Güncelleme Tarihi:
Ali LEYLAK-Ömer ŞULUL/ŞANLIURFA, (DHA)- ŞANLIURFA’da Balıklıgöl yakınındaki 200 dönümlük alana inşa edilen ve Türkiye'nin 'en büyük müzesi' unvanını alan Arkeoloji ve Mozaik Müze Kompleksi, tarihi eser, canlandırma ve imitasyonlarla ziyaretçilerini insanlık tarihine kronolojik bir yolculuğa çıkarıyor.
Şanlıurfa Müze Kompleksi bünyesindeki Arkeoloji Müzesi'nde teşhir edilen eserler, kronolojik düzende, ait oldukları döneme ilişkin görsel canlandırmalarla ziyaretçilerine adeta 'o dönemi yaşıyormuş hissi' uyandırıyor. Yüzlerce insan ve hayvan figürünün işlendiği oyma taşlar ve kitabelerin bulunduğu Arkeoloji Müzesi, ziyaretçilerini tarihsel süreç içinde yolculuğa çıkarırken, dönemlere göre oluşturulan salonlarda insanlığın gelişimine tanıklık etme olanağı da tanınıyor.
Geziye ilk olarak insanlık tarihinin başlangıç noktası olan Paleolitik Çağ Salonu ile başlayan ziyaretçiler, burada insanların avlanma şekli, ateşi nasıl yaktığı ve toplayıcılık faaliyetlerini anlatan canlandırmalarla karşılaşıyor. Güzergahı takip eden ziyaretçiler, milattan önce 9 bin 500'lü yıllara tarihlenen ve dünyanın gerçek boyutta yontulmuş ilk eseri olarak bilinen 180 santimetre boyundaki 'Balıklıgöl heykeli'ni görme imkanı buluyor.
Daha sonra 'Neolitik Dönemi' inceleme şansı yakalayan ziyaretçiler, burada Göbeklitepe, Nevali Çori gibi insanlık tarihine yön veren dönemlere ait eser ve imitasyonlarla geçmişe yönelik fikir edinebiliyor.
Kalkolitik Çağ Salonu'nda ise dönemin öne çıkan ticaret faaliyetleriyle ilgili canlandırmaları ve bölgede bulunan o döneme ait eserleri görebilen ziyaretçiler, Tunç Çağı'nda da Lidar Höyük'ten çıkan eserleri inceleme şansı yakalıyor. Milattan önce 3 bin 500'e tarihlenen oyuncak ve düdükleri yakından inceleme fırsatı bulanlar, ardından bazalt malzemeden yapılmış eserlerin yer aldığı Demir Çağı Salonu'nda Roma Caddesi'nde yürüyerek, canlandırması yapılan cam atölyesiyle karşılaşıyor. Arkeoloji Müzesi'nde son olarak İslami Dönem Salonu'nu gezen ziyaretçiler, sergilenen tarihi eserlerin yanı sıra 'Peygamberler Şehri Urfa'da insanların tek tanrı inancı ve Nemrut ile mücadelesini anlatan 12 projeksiyon cihazından 4 duvara aynı görüntüyü veren 360 derecelik video gösterisini izleme şansı yakalıyor.
'SAVAŞÇI AMAZON KRALİÇELERİ'
Şanlıurfa'da 'Amazon kraliçelerinin av ve savaş sahneleri'nin tasvir edildiği mozaiklerin bulunduğu Haleplibahçe semti, içerisinde 'mozaik müzesi' ise yerli ve yabancı turistlerin en fazla ziyaret ettiği yerlerin başında yer alıyor.
Haleplibahçe semtinde yapılması planlanan ''Temalı Park Projesi'nin temel kazıları sırasında milattan sonra 5 veya 6'ncı yüzyıllarda yapıldığı sanılan, Roma dönemine ait yönetici sarayının tabanında işlenen 'Savaşçı Amazon Kraliçeleri' mozaikleri bulunmuştu. İncelemede, mozaik üzerinde 'tek göğüslü efsanevi savaşçılar' olarak da bilinen 'Amazon Kraliçeleri'nin, av sahnesinin yanı sıra gülümseyen kız, keklik, aslan, 'çocuk erosu' ve tabiat figürleri yer alması üzerine arkeolojik kazıların başlatıldığı alandaki eserler, oluşturulan bilimsel danışma kurulunun eserlerin başka bir yere nakli sırasında zarar görebileceği endişesi üzerine, 'Temalı Park Projesi'nde değişikliğe gidilmişti.
Şanlıurfa arkeoloji ve mozaik müzesini gezmeye gelenlerin tarihe bir yolculuk yaptıklarını kaydeden Şanlıurfa Müze Müdürü Celal Uludağ, şunları söyledi:
“Şanlıurfa’da 2006 yılında yapılması planlanan Dinler Buluşması adı altında ‘Temalı Park Projesi’ kazısı sırasında mozaikler bulunması üzerine bu proje değiştirilerek bölge kazı alanına açılmıştı. Kazılar sonucunda mozaikli villa tespit edildi. Bu villa Amazonlar Villası olarak anılıyordu. Dünyada ilk kez Amazon kadınlarının mozaiklere resmedildiği yer Şanlıurfa’dır. Edessa krallığı döneminde Şanlıurfa mozaik sanatında çok gelişmişti. O dönemin saray ve villa yapılarında resmedilmiştir. Burada ortaya çıkan mozaikler dönemin yaşantısını tarzını, doğal ve süsleme sanatını görebiliyoruz. Özellikle Amazon kadınlarının av sahnesinin yer aldığı mozaikler, dünyada ilk defa Şanlıurfa’da bulunuyor. Bu müzelerimiz ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görüyor. Tarihe bir yolculuk yapan ziyaretçilerimiz Fırat Nehri'nden getirilen doğal ve dünyanın en küçük parçalarıyla yapılan mozaikleri gören ziyaretçiler, buraya hayran kalıyor. Yıl sonuna kadar ziyaretçi sayımız 200 bini bulacaktır” dedi.
ABD’YE KAÇIRILAN ‘ORPHEUS MLOZAİĞİ’ ANA VATININDA SERGİLENİYOR
Kazılarda bulunan eserlerin nakil sırasında zarar görmemesi için aynı bölgede inşa edilen müzede, Şanlıurfa'dan yurt dışına kaçırıldıktan sonra ABD'deki Dallas Sanat Müzesince iade edilen, milattan sonra 194 yılına tarihlenen 'Orpheus Mozaiği de özel bölümde ziyaretçilere sergileniyor. Şanlıurfa’dan yurt dışına kaçırılan Orpheus Mozaiği'nin ABD'deki Dallas Sanat Müzesi'nde sergilendiğini daha sonra Türkiye’ye getirildiğini ifade eden Müze Müdürü Celal Uludağ, şöyle dedi:
"Şanlıurfa’da tespit edilen mozaikler içersinde yer alan Orpheus Mozaiği, 1998 yılında defineciler tarafından kaçak kazıyla yurt dışına çıkarılan bir eserdir. Bu eserin kaçırılmasının ardından soruşturmalar devam ediyordu. En son ABD'deki Dallas Sanat Müzesi'nde sergilendiği sırada bu eserin Türkiye’ye ait olduğu tespit edilmişti. Daha sonra yapılan anlaşmalar sonucunda eser 2012 yılında Türkiye’ye getirilmişti. Kısa bir süre İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde kaldıktan sonra Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'ne getirildi. Eser kendi vatanında kendi evinde sergilenmeye başlandı. Orpheus çaldığı Lir müzik aletiyle herkesi ağlatan bir yapısı varmış. Eşine duyduğu aşk acısıyla yırtıcı hayvanlar dahil olmak üzere herkesi çaldığı müziğiyle büyüleyen bir özelliğe sahiptir. Bu mozaikleri görmeye herkesi davet ediyoruz.”
FOTOĞRAFLI