IHA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2015 18:54
SAMSUN BAROSU YAŞANAN TERÖR OLAYLARINA KARŞI BİRLİK VE BERABERLİK ÇAĞRISINDA BULUNDU.
Samsun Barosu yaşanan terör olaylarına karşı birlik ve beraberlik çağrısında bulundu.
Samsun Barosu’na kayıtlı avukatlar son zamanlarda meydana gelen toplumsal olaylar hakkında bir bildiri yayımladı. Bildiriyi Baro Başkanı Av. Kerami Gürbüz açıkladı. Gürbüz’ün baro adına okuduğu bildiri şöyle:
“Ülkemizin farklı bölgelerinden farklı görev, kademe ve rütbedeki güvenlik görevlilerimizin şehit edildiğine dair
haberler geliyor. Son olarak Malazgirt İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı
Aslan Kulaksız şehit edildi. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Ailesinin ve milletimizin başı sağ olsun. Son günlerde artma eğilimi gösteren bu olayların yegane hedefi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu devletin bünyesinde huzur içinde yaşamını sürdürmek isteyen insanımızdır.22 milyon km2’lik Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra canımız, kanımız pahasına tutunduğumuz 780.bin km2’lik bu vatan toprağı ve üzerine kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bize çok görülmektedir. Kavga bunun kavgasıdır. Ülke, yaklaşık yarım asırdır içindeki farklı unsurların hassasiyetleri kaşınarak sürekli teyakkuz halinde tutulmak istenmektedir. Binlerce vatan evladının canına mal olan sağ-sol kavgası, toplumsal hoşgörü ve saygıyı zedelemeyi amaçlayan Alevi-Sunni gerginliği, iç barışa en büyük tehdit olarak yaratılmaya çalışılan Türk-Kürt ayrışması ve uzun yıllardan beri güven ve adalet duygularının karşısındaki en büyük tehlikeyi oluşturan yüzlerce faili meçhul olay ve cinayetler nasıl bir ateş çemberi içinde tutulmak istendiğimizin açık göstergeleridir. Tarih tekerrürden ibarettir. Ancak ibret alınarak gerekli tedbirler alındığı takdirde tarihte yaşanan olumsuzlukların tekerrür etmeyeceği de bir gerçektir. Buna rağmen yıllardan beri farklı aktörlerin oynadığı aynı senaryodan üretilmiş benzer filmleri sürekli olarak izlediğimiz de bir vakıadır. Öyleyse bir yerlerde hata vardır, yanlışlıklar yapılmaktadır. Terör olayları sadece eylemi gerçekleştiren failler üzerinden değerlendirilmekte geri plandaki güç odakları ve onların bağlantılarıyla etkin mücadele edilmemektedir. Artık, ateşi yakan ve alevlendiren maşa ile yetinilmemeli maşayı tutan el kırılmalıdır. Demokratik bir topluma yakışır bir şekilde her insanımız bir değer, farklılıklarımız ise büyük bir zenginlik olarak kabul edilmelidir. Devletin ve siyasetin üslubu bu ilke çerçevesinde şekillenmelidir. Başta Anayasa olmak üzere tüm yasal düzenlemeler de buna uygun bir anlayışla gerçekleştirilmelidir. Bu olayların yaşanmasında gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle ya da başka sebeplerden dolayı sorumluluğu bulunan kamu görevlisi ya da siyasetçilerden hukuk devleti ilkeleri içinde hesap sorulmalı, olan bitenler, sorumluların yanına kar olarak kalmamalı, hesaplaşmalar ahirete ötelenmemelidir. Siyasi partilerimiz, sendikalarımız, meslek örgütlerimiz, ideolojilerimiz, makamlar, mevkiler ve benzeri hiçbir şey teröre kurban verdiğimiz herhangi bir candan, ya da kaybedilecek bir avuç vatan toprağından daha değerli değildir. Öyleyse 77 milyon insanımızın tamamının içini yakan bu olaylara karşı kısır ve dar bir bakış açısından ziyade bütüncül ve kucaklayıcı bir yaklaşıma ihtiyacımız bulunmaktadır. Gün siyasi, ideolojik ve sığ kavgaların günü değil bilakis birleştirici, bütünleştirici, kucaklayıcı tavırlar sergilenmesini gerektiren gündür. Sorumluluğu olan tüm makam sahiplerinden, herkesten birleştirici, bütünleştirici, kucaklayıcı üslup ve tavrı beklemek de en tabii hakkımızdır.”