IHA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2015 14:36
"DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK ADALARI PROJESİ"NİN MİMARI ÇİĞDEM KARAASLAN, BİR BAŞBAKANIN VE 592 KİŞİLİK KADROSUNUN 11 AY BOYUNCA YARGILANDIĞI ADADAN DÜNYAYA DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADINA BİR MESAJ VERMEK İSTEDİKLERİNİ BELİRTEREK, "BİZ BU PROJEYİ, KARANLIKTAN AYDINLIĞA GEÇİŞ OLARAK NİTELENDİRİYORUZ" DEDİ.
"Demokrasi ve Özgürlük Adaları Projesi"nin mimarı Çiğdem Karaaslan, bir başbakanın ve 592 kişilik kadrosunun 11 ay boyunca yargılandığı adadan dünyaya demokrasi ve özgürlükler adına bir mesaj vermek istediklerini belirterek, "Biz bu projeyi, karanlıktan aydınlığa geçiş olarak nitelendiriyoruz" dedi.
AK Parti Samsun milletvekili adayı Karaaslan, "Demokrasi ve Özgürlük Adası Projesi"nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemden itibaren hayalini kurduğu bir proje olduğunu söyledi.
Karaaslan, projenin temel fikri ve senaryosunu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile hazırladıklarını dile getirerek, bu anlamda 3 yılı aşkın bir süredir bu proje üzerinde çalıştıklarını anlattı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı törenle temeli atılan projenin aslında demokrasi ve özgürlükleri öne çıkaran bir çalışma olduğunu belirten Karaaslan, "Bazı mekanlar sahip oldukları kimlikten, sahip oldukları algıdan uzak düşünülemezler. Biz Yassıada ve Sivriada’ya yeni bir kimlik getirmenin çalışmasını yapmadık. Zaten var olan kimliğin üzerine, onlardan yola çıkarak, acılarla oluşmuş bu kimliğe aslında şimdi umut koymayı, umutla birlikte geleceğe bir mesaj vermeyi hedefledik" diye konuştu. Yassıada’nın Bizans döneminden beri politik sürgünlerin yeri olduğuna işaret eden Karaaslan, ada için önce bir fikir üreterek, "Yassıada demokrasi ve özgürlükler adası olsun" dediklerini aktardı.
Karaaslan, içinde bir başbakanın ve 592 kişilik kadrosunun 11 ay boyunca yargılandığı bir adadan dünyaya demokrasi ve özgürlükler adına bir mesaj vermek istediklerini vurgulayarak, bütün bu kurgu ve senaryonun, bu çerçevede gerçekleştiğini söyledi.
"27 Mayıs Platosu" Yassıada için hazırlanan tasarım hakkında da bilgi veren Karaaslan, tasarım anlayışında birkaç anlamda önemli noktanın bulunduğunu ifade etti. Karaaslan, bunlardan birinin "27 Mayıs Platosu" olduğuna dikkati çekerek, bunun, darbe döneminden sonra yaşanan Yassıada sürecini anlatan bir plato olduğunu dile getirdi. Karaaslan, burada hem bir demokrasi ve özgürlükler müzesi hem de Adnan Menderes Kongre Merkezi’nin bulunduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: "Demokrasi meydanı’ ve ’demokrasi parkı’ gibi açık alanlarla desteklenmiş bir proje. Burası dört tarafı denizle çevrili bir ada. Yassıada’nın denizden ilk algısı bu noktada çok önemli. Dolayısıyla Yassıada silüeti büyük bir önem arz ediyor. ’Yassıada’ dediğimiz silüet, tamamen dönemin dokusunu yansıtıyor. İnsanlara daha mesajı denizin üzerindeyken, adaya yaklaşırken verecek."
"KARANLIKTAN AYDINLIĞA GEÇİŞ"
Adanın içinde geçmişten itibaren kullanılan bir karşılama meydanı bulunduğunu ve orasının geliştirileceğini belirten Karaaslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarihi yol’ dediğimiz, Menderes ve arkadaşlarının adaya getirildiği ve o süreçte kullanılan yol. Yani peyzajıyla ve peyzaj düzenlemesiyle ve açık alan kullanımlarıyla birlikte iç mekan kullanımları birbirlerini destekleyecekler. Kongre merkezi, demokrasi müzesi, demokrasi feneri olacak. Demokrasi feneri de projede çok önemli. Karanlıktan aydınlığa geçiş olarak nitelendiriyoruz bu projeyi.”
Karaaslan, projenin felsefesine de vurgu yapmak gerektiğini ifade ederek, ortaya koydukları "Yeni Türkiye” idealine giderken, yaptıkları en önemli işlerden birinin "yüzleşmek" olduğunu anlattı.Tarihle acılarla yüzleşerek, onlardan ders çıkarıp geleceğe bakmayı hedeflediklerini belirten Karaaslan, "Onların üstünü örterek değil. Belki de en büyük fark o ve mimari anlamda da yaşatarak korumak istiyoruz. Dolayısıyla Yassıada’nın şu andaki terk edilmişliği ona karşı yapılan bir haksızlıktır. Biz Demokrasi ve Özgürlükler Adası olan Yassıada ve Sivriada’yı tarihimizle yüzleşeceğimiz ve oradan güç alarak geleceğe ilerleyeceğimiz bir nokta olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.
Sivriada’da bin 500 kişilik kongre merkezi planladıklarını anlatan Karaaslan, "Aslında bu kongre merkezi, anıtsal bir yapı olacak. Yani İstanbul’a gelmişken hatta Türkiye’ye gelmişken uğramadan geçmeyelim, onu da mutlaka görelim denilecek bir kurgunun parçası olacak" ifadelerini kulandı.
"PROJENİN 3 ÖNEMLİ ODAK NOKTASI VAR"
Ada içindeki kullanımlarda, özellikle demokrasi meydanı, demokrasi müzesi ve kongre merkezinin bulunduğu üçlü odak noktasının bulunduğuna işaret eden Karaaslan, "Bu odak noktasını destekleyen bir de otel olacak adada. Bu otel, kongre otelidir. 500 kişilik uluslararası kongrelerin yapılacağı ortamda hem koşullardan dolayı hem de böyle önemli çaptaki kongre merkezinin mutlaka birlikte kurgulandığı bir otelle işlevlendirilmesi hem mimari açıdan hem de teknik açıdan doğrudur. Dolayısıyla burada bir otelde var" dedi.
Otelle ilgili kamuoyunda spekülatif yorumlar yapıldığını kaydeden Karaaslan, "Bu otelde eğlencelerin yapılacağı gibi, tatil oteli olacağı gibi algı var. Sayın Başbakanımız bu anlamda çok önemli bir mesaj verdi hatta Sayın Başbakanımız adada açıklamasını yaparken alkışlanmamasını rica etti. Yani alkışlanmamasını rica edebilecek kadar ince bir düşünce ve zarif bir düşünce, bu adaya verilen önemi, oradaki maneviyatı ve oradaki maneviyata verilen önemi gösteriyor" açıklamasında bulundu.
Karaaslan, adada yargılamaların gerçekleştiği spor salonu ile adanın merkezinde bulunan şato ve altındaki zindanlarla tarihi tüm yapıların muhafaza edilerek, çevresindeki yeşil dokuyla entegresinin sağlanıp yeni bir tasarım anlayışı gerçekleştiğini dile getirdi.