Güncelleme Tarihi:
SAMSUN (AA) - Samsun'da Canik Belediyesi'nce düzenenlenen "Yeni Türkiye Yolun'da 7-28 Şubat Süreci" konulu konferansa, gazeteci-yazarlar Turgay Güler, Ahmet Kekeç, Ziya Cömert ve Hasan Öztürk ile siyasetçi Savcı Sayan katıldı.
Konferansın açılış konuşan Turgay Güler, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında hak ihlali yapıldığı yönünde karar vermesine tepki gösterdi.
Anayasa Mahkemesinin çok tartışılacak bir karar verdiğini öne süren Güler, şöyle konuştu:
"Anayasa Mahkemesi, 'Artık Türkiye'de casusluk yapılabilir' demiş oldu. Türkiye'de artık casusluk yapmak serbest midir? Bu bir skandal. Paralel yapı Türkiye'de bir operasyona kalkışacağını söylemiştim. Verilen bu kararı hukukçular, basın mensupları konuşur. Daha sıcak bir olay. Ama bakıyorsunuz Paralel Yapı'nın basın organları zil takıp oynamaya başladılar. Buradan Paralel Yapı'ya mensup, FETÖ elemanlarının da benzer bir kararla dışarı çıkacağını zannediyorlar. Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor. Dışarda Türkiye hedef alınmış ve sürekli olarak saldırılara maruz kalıyor. Ama şunu da görüyoruz ki asıl problem içeride."
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki milletvekilinin 28 kişiyi öldüren bir teröristin taziyesine katıldığına dikkat çeken Güler, "Bir başka milletvekili, 'eylemin terör eylemi olmadığını' söylüyor. Gamze İlgezdi CHP Milletvekili bir başka teröristin cenazesine katılıyor. Milletvekili Eren Erdem, 'İran'la Türkiye karşı karşıya gelirse, ben İran'ın safında yer alırım' diyor. Burada böyle bir garabet var. Bunu toplum görüyor. Bütün mesele milli ve yerli olmaktır. Kumaşı Anadolu'da dokunan ve dokunmayanların son 100 yıldır mücadelesi buralara geldi" dedi.
- "Türkiye'de artık casusluk serbest"
Siyasetçi -yazar Savcı Sayan ise Türkiye'nin büyük bir kuşatma altında olduğunu kaydetti.
Bu kuşatmaya sadece Cumhurbaşkanının değil halk ve siyasetçilerin direnmesi gerektiğine dikkat çeken Sayan, şöyle devam etti.
"Şubat aylarından nefret etmeye başladım. Neredeyse her şubat ayında Türkiye'ye bir operasyon yapılıyor. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararı da ben bir operasyon olarak görüyorum. Bunca yıldır bekleyenlerin dosyasına bakılmıyor ama henüz müracaat edenlerin dosyasına bakılıyor. Bu gücü nereden alıyorlar. Hukukun üstünlüğü diyorduk, bugün görüyoruz ki üstünlerin hukuku devrede. Türkiye'de artık casusluk serbest. Bu ülkede cezaevine girmemek için meslek olarak gazeteciliği seçeceksiniz. Ondan sonra yaptığınız her şey serbest. Hele adınız 'Can' ise bu ülkede size cezaevi yok gibidir. Memura ceza yok, dokunulmazlığı var. Milletvekiline ceza yok, dokunulmazlığı var. Dokunulmazlığı olmayan tek sivil halk var. Demek ki bu yasalar sadece sivil hakkı cezalandırmak için yapılmıştır."
Kimsenin ceza almasından yana olmadığını ifade eden Sayan, "Ama mahkeme sonucu beklenmeden Anayasa Mahkemesi karar verdi. Anayasa Mahkemesi, nihai mahkeme kararlarından sonra devreye girer. Bundan sonra köyden kız kaçıran vatandaş da daha mahkemede yargılanmadan Anayasa Mahkemesi'ne dilekçe verip 'Bir hak ihlaline uğradım derse şaşmayın. Ben şahsen üzüldüm. Ben insanların özgürlüğe kavuşmasından rahatsız olmuyorum. Ama bu ülkede herkes bir hesap vermek zorundadır. Bu hesap verme yeri de mahkemelerdir. Mahkemelerden netice alınmazsa Anayasa Mahkemesine gidilir. Ama Anayasa Mahkemesi herkesin yerine kendini koymuştur. Bana göre kendini aşan bir karar vermiştir" diye konuştu.
- "Yeni Türkiye'yi inşa etmek isteyen kişiye yönelik saldırılar devam ediyor"
Gazeteci- yazar Ahmet Kekeç de Türkiye'de 28 Şubat gerçeğinin olduğunu ifade etti.
"Bu ülkede insanlar inanç tercihleri doğrultusunda yaşayamazlardı, düşüncelerini söyleyemez ve okullarına gidemezlerdi" diyen Keçe, şunları kaydetti:
"Hatta bu insanların sokağa çıkmaması yönünde öneride bile bulunuldu. 28 Şubat bunun adıdır. Bir de 7 şubat var. 7 Şubat tarihinde ise MİT müsteşarını da tutuklamak istediler. 7 Şubat'ta Türkiye'nin Başbakanını ameliyat masasına yatıracaklardı. Bu ülkenin başbakanını ameliyat masasında öldürmeyi planlayan bir heyet, konsorsiyum vardı. Hele ki geç yattı. Hastaneye 1 saat gecikme ile gitti, bu arada MİT müsteşarına yönelik savcıların girişimi dönemin başbakanına ulaştırıldı. Başbakan, sakın ifade vermeye gitmemesi yönünde talimat verdi. 7 Şubat'ta darbeyi başaramayanlar Gezi Parkı olaylarını çıkarttı. Gezi'de tutturamayan 17 Aralık'ta deneme yaptılar. Arkasından MİT tırları üzerinde yine deneme yaptılar. Şimdi de bir terör örgütünü yani PKK'yı devreye soktular. Yani Türkiye'ye yönelik taciz devam ediyor. Bizleri eski Türkiye'den kurtarmak isteyen yeni Türkiye'yi inşa etmek isteyen kişiye yönelik saldırılar devam ediyor."
Gazeteci-yazar Ziya Cömert ve gazeteci-yazar Hasan Öztürk de 7-28 Şubat süreçleri hakkında değerlendirmede bulundu.