IHA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2015 15:41
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi (SASGEM) tarafından “Sosyal Bilimlerde Değer Problemi” isimli bir konferans düzenlendi.
SAÜ Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte, Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Şener konuşmacı olarak yer aldı.
Sosyalleşme çalışmalarının dünyanın her yerinde, özellikle pozitif bilimler olmak üzere, bilimsel açıdan farklı özellikler gösterdiğini belirten Prof. Dr. Sami Şener, “Pozitif bilimler bir nesneyi veya bir eşyayı ele alırken, sosyal bilimler insanı ve toplumu ele alır. Yani sosyal bilimlerin alanı insan ve insan ilişkileri olmalıdır. Sosyal dediğimiz zaman bir evreni anlatmış oluyoruz. Bu evrende insanlar sadece fiziki olarak değil; duygularıyla, düşünceleriyle, birbirleriyle olan ilişkileriyle ve geleceğe ait bakışlarıyla da bu evrende yer alırlar. Dolayısıyla onları pozitif bilimlerde olduğu gibi statik bir alanın içerisinde hep aynı tür tavırlar göstermelerini beklemek ve onları zaman içerisinde değişmeyen faktörler olarak görmek hatadır. Bu yüzden daha geniş bir çerçevede olaya bakmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Sosyal bilimlere verilen önemin araştırılması gerektiğine dikkat çeken Şener, “Biz toplumsal değişme sürecine girdikten sonra, kültürel coğrafyada nerede olduğumuzu kaybettik. Artık yerimizi bulmakta zorluk çekiyoruz. Bunun başlıca nedenlerini kapitalizm, sekülerizm ve pragmatizm olarak sıralayabiliriz. Ancak biz sosyal bilimlere verilen önemi arttırırsak, kültürel coğrafyadaki yerimizi de rahatlıkla bulabiliriz” dedi.
Değerlerle yaşanan bir hayatın ancak sosyal kanunlarla test edilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Sami Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani sahip olduğumuz değer başkalarının üzerinde olumlu etkiler meydana getiriyorsa, yeniliklere yol açıyorsa ve problemleri çözebiliyorsa o zaman biz sosyal kanunlara göre hareket ediyoruz demektir. Ama benimsediğimiz değerler insanları birbirinden uzaklaştırıyorsa, başkalarının üzerinde haksızlıklara yol açıyorsa veya insan ilişkilerini sabote ediyorsa o zaman bu değerler sosyal kanunlara uygun çalışmıyor demektir.”
Batı düşüncesinde aydınlanma döneminin bir kırılma çizgisi olduğundan bahseden Şener, Batıda aklın, maddi dünyanın, dinin ve ahlakın aydınlanma dönemine kadar önemli bir yer işgal ettiğini söyledi. Şener, “Batıda, Aydınlanma dönemine kadar, aklın, maddi dünyanın, dinin ve ahlakın önemli bir yer işgal ettiğini görüyoruz. Aydınlanma ile birlikte tamamen tek boyutlu bir dünya ortaya çıkıyor. Burada bir hatayla karşı karşıya kalıyoruz. Olayların aslında temelinde yer alan dini ve ahlaki dünyanın tamamen dışlanması, sosyal olayların ekonomik ve teknik mantalite ile izah edilmeye çalışılmasıdır. Batı dünyası o günden bugüne böyle bir yaklaşım içerisinde. Batı, sosyal bilimlerde çok büyük gelişmeler ortaya koymasına rağmen hayatı tam olarak algılayamamış, özellikle sosyal bilimler alanını tıkamış ve tek boyutlu bir dünyaya hapsolmuştur” ifadelerini kullandı. Sosyal bilimlerin pozitivist, mekanist veya pragmatist teorilerle değil, kendi kanunlarıyla açıklanması gerektiğini vurgulayan Şener, “Bir olguyu açıklarken metodunu da onun cinsinden oluşturmak zorundasınız” dedi.
Varlığımızı ortaya koyacak değerlere sahip olmamız gerektiğini söyleyen Şener, konuşmasını şu şekilde tamamladı; “Ya var olacaksınız ya da var olan birine bağlı olarak yaşayacaksınız. Bunun ortası yok. Var olabilmek için varlığımızı ortaya koyacak özelliklere, kavramlara ve kuramlara sahip olmamız lazım. Topluma faydalı olacak bir sistem ortaya konulduğunda sizin de söyleyecek bir sözünüz olmalı.”