IHA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2016 16:04
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ TEMEL İSLAM BİLMLERİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. ERDİNÇ AHATLI HADİSLERİN KÜLTÜRÜMÜZDEKİ YERİNİ DEĞERLENDİRDİ.
SAÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Erdinç Ahatlı, hadislerin kültürümüzdeki ve İslam’daki yerini değerlendirdi.
Türk toplumunun ve Anadolu coğrafyasında yaşayan diğer Müslümanların İslam’la tanıştıktan sonra değerlerinin önemli bir kısmının hadis ve sünnet aracılığıyla şekillendiğini söyleyen Doç. Dr. Erdinç Ahatlı, sünnetin de kültürel açıdan hayatımızda önemli bir yeri olduğunu ifade etti. Türk toplumunun örf ve adetlerinde bu konuda pek çok örnek görülebileceğini kaydeden Doç. Dr. Ahatlı, “Bizdeki çocukların sünnet merasimleri başlı başına bir sünnettir aslında. Bu Hz. İbrahim’den gelen ve devam etmiş bir sünnettir. Selamlaşmalarımız, bir topluluğun içine girdiğimiz zamanki sohbetlerimiz, kültürün önemli unsurlarından bir tanesi” dedi.
KÜLTÜRÜMÜZDEKİ UYGULAMALARIN HADİS DAYANAKLARI VAR
Sünnette yer alan uygulamaların kültürümüzde farkında olmadan yerine getirildiğini ve bunların hadis dayanaklarının da olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ahatlı, “Kültürümüzde ölünün arkasından konuşmamaya dikkat edilir. Kulağı çınlayan kişiye ‘seni kim anıyor’ diye sorarız. Bize özgü olarak cenaze duyurusu sala okunarak yapılır. Normal vakitler dışında sala duyduğumuzda birisinin vefat etmiş olduğunu anlarız. Mezarlıklar ağaçlanır, bunun dayanağını da gösteren bazı rivayetler vardır. Kur’an’da ‘Allah’a, peygambere ve sizden olan buyruk sahiplerine, yöneticilere itaat edin’, ‘Allah, peygambere kitabı ve hikmeti indirdi’ ayetleri var. Kitap Kur’an-ı Kerim’dir. Peki, hikmet nedir? Hz. Peygamber’in ailesi içerisinde otururken onlara öğrettiği şeylerdir hadis ve sünnet. Hadis ve sünnet derken Kur’an’dan bağımsız, ayrı bir durumu ifade etmiş olmuyoruz aslında. Kur’an’ın emrini, Allah’ın emrini ifade etmiş oluyoruz. Zaten din dediğimiz şey de Hz. Peygamber’in bize getirdiği şeydir. Elimizde Kur’an-ı Kerim var. Önce Hz. Muhammed’e inandık ki bu sayede onun getirdiği her şeyi esas almış oluyoruz” dedi.
HADİS DİNİN KAYNAKLARI ARASINDA
Kuran’da Hz. Muhammed’e birtakım yetkiler verildiğini aktaran Ahatlı, bir şeyi helal ya da haram kılma yetkisinin bunun bir örneği olduğunu söyledi. Sünnet ve hadisin aslında dinin kaynakları arasında olduğunu vurgulayan Ahatlı, “Yenilmesi haram olduğu sünnetle belirlenen şeyler vardır. Mesela ehlî (evcil) eşek eti Kur’an’da yenilmesi yasaklanan hayvanlar arasında sayılmaz. Bu sünnetle yasaklanmış bir şeydir. Sünnet bazı Kur’ân ayetlerinin anlamını daraltmıştır. Zaten İslam’ın beş esasını sünnetsiz yaşamamız da mümkün değil. Namazın tanımını Kur’an-ı Kerim’de bulamazsınız. Peygamber kılmış, biz de o şekilde kılıyoruz. Bazı unsurları bulabilirsiniz, rükûdan secdeden kıyamdan bahsedilir. Ama namazın nasıl başlayıp nasıl bitirileceğini ancak Peygamberin öğretmesiyle bilebiliriz. Yine aynı şekilde orucu bozan şeyler, oruca nasıl başlanır, hac ibadeti nasıl yapılır, hangi dönemlerde yapılır, bunların hepsini sünnet yoluyla biliyoruz” dedi.
HADİS İNKÂRCILIĞI SON İKİ YÜZYILDA OLDUKÇA YAYGINLAŞTI
Hadis inkârcılığının İslam dünyasında son iki yüzyılda oldukça yaygınlaştığına işaret eden Ahatlı, Osmanlı’nın yıkılışından itibaren oryantalist faaliyetlerin etkisiyle çok fazla yayın yapıldığını, özellikle Afrika’da, Ortadoğu’da, Mısır’da ve Hint alt kıtasında bu konuda çok yaygın faaliyetler yapıldığını söyledi. Yahudi asıllı Macar oryantalist Ignaz Goldziher gibi şarkiyatçı yazarların yaptıkları çalışmaların hadis inkârcılığı anlamında İslam dünyasını etkilediğini belirten Doç. Dr. Erdinç Ahatlı, “Genellikle bu tür insanlar hadis ve sünnet karşıtı olmadığını söyler. ‘Ben sünnete karşı değilim, Kur’an’a aykırı olanları, gerçek olmayan uydurma rivayetleri ayıklıyorum, Kur’an ile karşılaştırıyorum’ derler. Ama sonuç olarak bakıldığında inceledikleri sünnet malzemesinden birçok birim ortadan kaybolmuştur” şeklinde konuştu.
YALNIZCA MEAL OKUYARAK SAĞLIKLI BİLGİ ÖĞRENİLMEZ
Hindistan’da Ehli Kur’an hareketi gibi sünneti toptan reddeden grupların bulunduğunu, bunların bir nevi din tüccarlığı yaptığını belirten Ahatlı, sözlerini devamında, “Türkiye’de toptan sünnete karşı olan şahıs veya grup yoktur. Ama Türkiye’de geçmişte Mealciler dediğimiz bir grup vardı. Sadece meal okuyarak dini bilgilerini çoğaltmaya çalıştılar. Ama yalnızca meal okuyarak da sağlıklı bilgi öğrenilmez. Ayetlerin iniş sebebini, söylendiği sözün ortamını, niçin söylendiğini bilmek lazım. Her dönemde geçerli midir, evrensel midir, yerel midir bunlara bakmak lazım. Sadece meal okumak, meal üzerinden din inşa etmek yanlış bir şeydir. Peygamber bilinmeden, Kur’an’ın indiği ortam bilinmeden Kur’an’ın neler söylediği anlaşılamaz. Olayları ya da durumları parça parça okumamak gerek” ifadelerini kullandı.