IHA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2016 14:14
'AYDIN KİMDİR?' KONULU KONFERANS AKM'DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Şubat Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Aydın Kimdir? Türkiye’de Aydın Bunalımı’ konulu konferans ile devam etti.
Adapazarı Kültür Merkezi (AKM)’de gerçekleştirilen programa konuşmacı olarak katılan Gazeteci-Yazar Yıldıray Oğur, son dönemin dikkat çeken gündem maddelerinden biri olan Türkiye’de aydın bunalımı üzerine düşüncelerini kültür sanat dostları ile paylaştı. Konferansın moderatörlüğünü SAÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Al üstlendi.
Oğur, “Aydın meselesi çözemediğimiz en önemli konulardan biri. Bu konuda her yerde bir tartışma var. Ancak bunun tam tersine Türkiye’de Dünya literatürüne referans verilebilecek bir gazeteci, bir tarihçi, bir akademisyen neredeyse yok. Bu kadar çok aydın meselesi tartışılan bir ülke Türkiye ama birçok alanda referans olarak gösterilebilecek insan yok. Aydın bizde neden bu kadar siyasi tartışmanın ortasında, neden hep onları tartışıyoruz? Aydın eleştirilerine büyük çoğunlukla katılan bir kişiyim, bunun tartışılması, konuşulması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Bilginin sıradanlaşması konusuna da değinen Yıldıray Oğur, “Bilginin artık sıradanlaşması kolay hale geldi. İnternetin, kütüphanelerin yaygınlaşması bilgiyi sıradanlaştırdı. Bir şeyi bilmek artık bir vasıf hali olmaktan çıkıyor. Her konuda fikri olan insanları dinlemekten bıkmışsınızdır. Siz zaten bu bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Ve bu nedenle kamuoyunda yer bulan o yüzlerden daha fazla şey bekliyorsunuz. Yani artık bilgiyi bilmek artık o kadar mühim değil. Artık aydının önemi azalıyor” şeklinde konuştu.
Konferansta konukların sorularını da yanıtlayan Oğur, ‘Aydın her zaman muhalif mi olmalıdır?’ sorusuna şöyle cevap verdi; “Muhalif olmak, insana daima haklı ve iyi tarafta hissetme konforu yaratan bir durum. Müthiş bir kolaycılık. Kendi durduğunuz yerdeki fikirleri, sorunları, aktörleri hepsini masumlaştırıp diğerlerini önemsizleştiriyorsunuz. Herkes kendi pozisyonunu korumak için böyle bir ‘anti’ pozisyon inşa ediyor ve komplo teorileri üretiyor. Bakın, Türkiye’nin tarihi bu şekilde komplo teorileri ile dolu.”