Güncelleme Tarihi:
Arzu ERBAŞ- Mehmet Can PEÇE/FINDIKLI (Rize), (DHA) - RİZE'nin Fındıklı ilçesinde, parkta oynarken, kaybolan ve 17 saat sonra evlerine 1,5 kilometre uzaklıktaki ormanlıkta bulunan 2 çocuktan Selim Yağız Özkan'ın (4) parka birlikte gittiği babaannesi Fatma Özkan (63), kaygı duyduğu o anları anlattı. Torununun kendisine emanet edildiğini belirten Özkan, "Böyle korku yaşamadım. Allah, onu bana bağışladı. Torunuma bir şey olsaydı, ben yaşayamazdım" dedi.
Fındıklı'ya bağlı Merkez Mahallesi'nde, evlerinin önündeki parkta oynayan Selim Yağız Özkan ile Barış Yıldırım, çarşamba günü saat 17.00 sıralarında gözden kayboldu. Yakınları, çevrede çocukları aradı; ancak bulamayınca polise haber verdi. İlçede polis, Jandarma Arama Kurtarma (JAK), AFAD, AKUT ile İkizdere Arama Kurtarma (İDAK) ekipleri ve bölge sakinlerinin katılımıyla geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Ekipler, arazide, 'Oyma' adlı iz takip ve 'Kır' adlı arama kurtarma köpekleriyle ormanlığa girdi. Ormanda arama yapan ekipler, bölgede isimlerini seslenerek, çocuklara ulaşmaya çalıştı. Özel eğitimli köpeklerin arazide tepki verdiği bölgeye yönelen ekiplerin sesine, çocuklar karşılık verdi. Sesin geldiği bölgeye giden ekipler, 17 saat sonra, evlerinden 1,5 kilometre uzaklıktaki ormanlıkta, savaş döneminden kalma mevzide çömelerek, bekleyen çocukları buldu.
'ORMANA NASIL GİRDİLER ANLAMADIM'
Selim Yağız Özkan'ı parka götüren babaannesi Fatma Özkan, kaygı duyduğu o anları anlattı. Çocukların bulunmasıyla rahat nefes aldığını dile getiren Özkan, "Torunumla sokağa indik. Selim Yağız çocukların yanına gitti. Ben de yol ayrımında, onu göreceğim yerde beklemeye başladım. Ben çocuğun peşindeyim. Komşu kadınlarla beraber buradaydık. Bir süre sonra göremeyince seslendim. Çocuklar da 'Yağız burada yok' deyince hemen etrafı araştırdık. Barış da orada yoktu. Polise haber verdik. Kaç kişinin gözü önünde, kaşla göz arasında çocukları kaybettik. O ormana nasıl girdiler, bu işten bir şey anlamadım. Bir mucize oldu" diye konuştu.
'BÖYLE KORKU YAŞAMADIM'
Selim Yağız'ın daha önce tek başına bir yere gitmediğini, çocukların birbirinden destek alarak, uzaklaştığını anlatan Özkan, "17 saat boyunca 50 tane şey düşündüm. 'Kaçırıldılar mı? Yabaniler mi parçaladı?'. Her şeyi düşünüyor insan. O gece nasıl sabahladık bir Allah biliyor bir de ben. Bana emanetti. Allah onu, bana bağışladı. Torunuma bir şey olsaydı ben yaşayamazdım. Bulundu, diye haber gelince dünya koptu; ama sinirlerim boşalmış ya kendime gelemedim. Ben bu olayda çok fena oldum. 4 çocuk büyüttüm; hiç böyle bir korku, endişe yaşamadım. Artık nasıl bakarım, bilemiyorum. Çocuklara çok iyi baksınlar, ellerini bırakmasınlar. Bu dayanılacak bir şey değil" dedi.
Barış Yıldırım'ın dayısı İbrahim Yiğit de "Yeğenim o gün bize geldi. Evin önünde, sokakta çocuklarla oynuyordu. Ben de onlara bakıyordum. 10- 15 dakikalığına çarşıya kadar geçip, geri geldim. Yemek için Barış'a seslendim ve ama ortada yoktu. Her tarafa baktık, herkese haber verdik, aramaya başladık. Bulundukları yere gidebilecekleri, aklımıza gelmedi. Patika bile yok orada neredeyse. Çocukların geçebileceğini düşünmedik. Çok büyük bir korku yaşadık. Kötü bir gün geçirdik. Herkes dikkatli olsun, böyle bir acı yaşanmaz" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI