Güncelleme Tarihi:
RİZE (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, "Bu sabah bir operasyon ile uyandık. Beklenen operasyon. Aslında 5-6 seneden beri her sabah operasyonla uyanıyoruz" dedi.
Bekaroğlu, partisinin Rize merkez ilçe başkanlığını ziyaret etti. Burada CHP İl Başkanı Mehmet Aslankaya ve partililerce karşılanan Bekaroğlu, daha sonra gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bekaroğlu, Trabzon'a kongreye katılmak üzere Karadeniz'e geldiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Bu sabah bir operasyon ile uyandık. Beklenen operasyon. Aslında 5-6 seneden beri her sabah operasyonla uyanıyoruz. Her sabah polis baskınları, tutuklamalar, gözaltılar, gazetecilere ve televizyonculara baskılar... Bunlar artık Türkiye'nin normal rutinleri haline geldi. Bunlar iyiye işaret değil. Bu işler ancak baskı toplumlarında yapılır. Totaliter ve otoriter rejimlerde yapılır. Maalesef Türkiye gelişmiş demokrasi diye diye böyle karanlık bir çukura doğru yuvarlanıyor."
Ortadoğu'yu gezdiğini, Suriye ve Irak'ı gördüğünü anlatan Bekaroğlu, Hafız Esad zamanında Suriye’ye gidildiğinde her tarafta boy boy diktatörün resimlerinin görüldüğünü kaydetti.
Rize'de bütün elektrik direklerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın resimlerinin bulunduğunu anlatan Bekaroğlu, "Bunlar normal gelişmiş demokrasilerde görülen şeyler değil. İzlediğimiz bu operasyon biçimleri de normal demokrasilerde görülen şeyler değil. Maalesef AK Parti hükümeti zaman geçtikçe daha panik içinde demokrasi ve hak ve özgürlükleri tahrip eder bir noktaya doğru gidiyor" diye konuştu.
Bekaroğlu, hükümetin Türkiye'yi demokratikleşme, hak ve özgürlükleri geliştirme iddiası ile geldiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tam ve ileri demokrasi kuracaktı. 2007 ve 2011 yılına kadar bu doğrultuda bir takım adımlar atılmadı da değil. Bunları da teslim etmek durumundayız ama ne olduysa 2011 yılından sonra hükümet panik içinde kendisinin yaptığı iyileştirmelerde bile geri adım atıyor. Şu an Mecliste torba yasa görüşülüyor. Güvenlikle ilgili. Torba yasa bunların icadı. Orada bu operasyonlarla ilgili vahim bir durum var. Eskiden insanlar makul şüpheyle yani polisin, savcının keyfi değerlendirmeleri ile gözaltına alınabiliyordu. Sonra bunu gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi kuvvetli şüphe diye değiştirdiler. hükümet geri adım atıyor. Tekrar makul şüphe ifadesini getiriyor. Birisi ters, muhalif davranıyor, filanla görüştü gerekçeleri ile hiçbir somut delil olmadan insanlar gözaltına alınabilecek. Evleri arabaları iş yerleri aranabilecek. mal varlıklarına el konulabilecek. En vahim tarafı siz gözaltında iken avukatınız dosyanızı inceleyemeyecek. Bu normal demokrasilerde olan şeyler değil. Kimileri sevinebilir, e ne yapalım 'paralelcilere yapıyorlar oh olsun' diyebilir. Dün balyozcular, ondan önce ergenekoncular diye bir grup toplamışlardı. Sonra KCK diye benzer tutuklamalar yapmışlardı. Bunun nerede nasıl duracağını kimse kestiremez."
Her gün bir şekilde düşman icat edildiğini ve ona değişik şekillerde saldırıldığını ileri süren Bekaroğlu, bunun sadece savcı ve polis kullanarak değil, aynı zamanda medya organları kullanılarak yapıldığını iddia etti.
"Türkiye cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir şekilde medya neredeyse bütünü blok halinde AK Parti'nin eline geçti" diyen Bekaroğlu, "Bağımsız yayın yapan televizyon ve gazete neredeyse kalmadı. Bunlar totaliter ve otoriter hükümetler ya da yönetimlerin bulunduğu ülkelerde olur. Umarım Türkiye'de herkes aklını başına toplar. Olup bitenleri görür ve hükümetten sandıkta hesap sorar. Sandıkta hesap sorma cümlesinin altını çiziyorum. CHP, hükümetlerin seçim yoluyla sandıkta değişebileceğine inanıyor. İktidara gelmenin bir başka yolu yok" ifadesini kullandı.
- Seçim barajının düşürülmesi konusu
Bekaroğlu, Türkiye'de Haziran 2015'te yapılacak genel seçim için start verildiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Seçim barajı 12 Eylül Anayasası'ndan kalmıştır. Bugüne kadar çoktan kaldırılmalıydı. CHP bu barajın kaldırılmasıyla ilgili bugüne kadar iki kez kanun teklifi vermiştir. Bu kanun teklifleri komisyonlarda beklemiş. Meclis iç tüzüğünden yararlanarak komisyonundan görüşülmeyerek AK Parti tarafından reddedilmiştir. Yüzde 10 barajıyla demokrasi olmaz. Bu yanlış bir şeydir ama anayasamızda yapılacak değişiklikler bir yıl sonra yürürlüğe girer. Anayasa Mahkemesi'nde bazı partilerin açtığı davalar var. Bu davalarda bunun hak ihlali olduğu iddia ediliyor. Halk ihlalidir diye bir karar verilirse nasıl bir karar ortaya çıkacağını bilemiyorum. Umarım Anayasa Mahkemesi seçim barajı hak ihlalidir der ve barajsız bir seçim olur. CHP bunu öteden beri zaten söylüyor."
- Osmanlı Türkçesi tartışmaları
"Osmanlı Türkçesi tartışmalarını hükümetin, daha doğrusu sayın Cumhurbaşkanının çantadan çıkardığı bir tavşan olarak görüyorum" diyen Bekaroğlu, şöyle devam etti:
"Gündemi değiştirmek için ortaya atılan bir konudur. AK Parti tarihe ve geçmişe sahip çıkarak toplumun belli bir kesimini yanına toplamaya çalışıyor. Kullanmadıkları konu ve değer kalmadı. Her şeyi istismar ederek kullandılar. Şimdi de Osmanlıca'yı çıkardılar. Osmanlıca, Arapça harflerle yazılıyor. Buna karşı çıkanlar kuran ve dine karşı çıkıyorlar. Dolayısıyla bunların hepsi gavurdur. Biziz Müslüman, bizim yanımıza gelin gibi basit bir mantıkla toplumu tekrar bölüyorlar. Osmanlıca'nın öğretilmesine ve konuşulmasına kimse karşı çıkmıyor. Niye çıksın ki. Çünkü Türkiye'nin geçmişi Osmanlıca ile yazılmıştır. Bu kaynakların bugünkü nesille aktarılması gerekiyor. Dolayısıyla da yeterince osmanlıca bilen insanımızın olması lazım. Osmanlıca liselerde zorunlu ders olarak okutularak Osmanlıca öğretilmez. Bırakın bunu, bunlar yeterince İngilizce, Arapça, matematik, tarih öğrettiler mi ki Osmanlıca öğretsinler. Hepsini bir tarafa bırakıyorum, Türkçe'yi doğru düzgün öğretiyorlar mı ki Osmanlıca'yı öğretecekler. Bu tamamen toplumda yeni bir tartışma başlatarak saray ve 17-25 Aralık hırsızlık tartışmaları örtmek için icat edilmiş bir şeydir."
Bekaroğlu, geleceğin emanet edildiği öğretmenlerin bin 500 lira maaşla geçindiklerini ifade ederek, öğretmen maaşlarını, emekli maaşlarını konuşmaya yanaşmadıklarını savundu.
En büyük darbeyi 17- 25 Aralık tarihlerinde yapılan operasyonlarda ve saray tartışmalarında aldıklarını kaydeden Bekaroğlu, "Bunlar örtmek için bir sürü konu buluyorlar. Bence deniz bitti. Yapmadıkları, istismar etmedikleri bir şey kalmadı. Bundan sonra ne söyleyecekler. Çantadan hangi tavşanı çıkaracaklar merakla bekliyoruz" dedi.
- Çözüm süreci
Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olduğu zaman çözüm sürecini hiçbir şekilde rafa kaldırmayacağını söyleyen Bekaroğlu, şunları kaydetti:
"Kürt meselesi, diğer meselelerinin çözümü de ancak sosyal demokrat bir programla olur. Bunu da ancak CHP yapar. Bundan üç hafta önce sayın genel başkanımızla Diyarbakır'a gittik. Orada da açık bir şekilde söyledik. Biz çözüm sürecini eşit yurttaşlık içeresinde çözeceğiz. Bunun için Mecliste verilen kanun teklifleri var. Açıklanan demokratikleşme paketi var. CHP'yi çözüm süreci üzerinde engel olarak göstermemek yanlıştır. Tamamen bir algı operasyonudur. Halk ve özgürlüğünün pazarlığını kimseyle yapmayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu işin çözüm yeridir. Pazarlıklarla bu işi çözmeye çalışan AK Parti ve onun yandaş medyası sürekli olarak CHP'yi çözüm sürecinin önünde engel olarak gösteriyor. Eşit yurttaşlığı sadece ve sadece bir sosyal demokrat bir programla sağlanabilir. Dolayısıyla AK Parti bu işi çözemez. Zaten çözmüyor, oyalamaya devam ediyor."