Güncelleme Tarihi:
Aytekin KALENDER-Bayram Ali SARI/RİZE, (DHA) - MİLLİ Savunma Bakanı Nurettin Canikli, 4.5 ton ağırlığında, 1.5 ton faydalı mühimmat taşıyabilecek 'Akıncı' ismi verilen yerli insansız savaş uçağının siparişinin verildiğini belirterek, uçakların 2020 yılında teslim edilmeye başlanacağını açıkladı. Bakan Canikli, "4.5 ton ağırlığında 1.5 ton faydalı mühimmat dahil taşıyabilecek Akıncı ismini verdiğimiz insansız savaş uçağı sözleşmeleri yapıldı, siparişi verildi. 2020 ile 2021 yılında teslim edilmeye başlanacak. Biz insansız hava araçlarında dünyanın sahip olduğu teknolojiyi yakaladık" dedi.
AK Parti Rize İl Başkanlığı tarafından Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Konferans Salonunda düzenlenen 18'inci Siyaset Akademisi açılış töreninde konuşan Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, tarihin, coğrafyada çok hızlı aktığını belirterek bu bölgedeki devletlerin yapısının daha kolay yönetilmesi için yeniden şekillendirilmeye çalışıldığını söyledi. Yeniden şekillendirilmeye çalışılan ve operasyon yapılacak ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu ifade eden Canikli, "Türkiye'nin de en azından 4'te 1'i yakın toprağının bu bütünlükten alınarak başka bir siyasi yapılanmaya monte edilmesi planlanıyor. Bizim için düşünülen en düşük maliyet bu. Türk milletinin topraklarının yüzde 25'lik kısmı bu yapının hakimiyetinden alınarak başka yapılara kendilerinin çok rahatlıkla yönetebilecekleri başka yapılara monte edilmeye çalışılıyor. Türkiye olarak itirazımın ana omurgasını bu oluşturuyor. Buna itirazımız var. Diyoruz ki 'Siz bu coğrafyayı Türkiye dahil istediğiniz gibi dizayn edemez, istediğiniz gibi şekillendiremezsiniz'. Bu yeni oluşturulmak istenen yeni yapının temel amacı daha kolay yönetilebilir daha parçalara bölünmüş ve kendilerine tabi devlet ya da devletçikler oluşturmak. Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin güneyinde oluşturulmak istenen terör koridorunun da siyasi yapı olarak temel nedeni bu. Böyle bir yapı tamamen onu oluşturan ve ona destek veren, o terör yapılanması oluşumuna destek veren ülke yada ülkelerin emrinde onun taşeronluğunu ve tetikçiliğini yapacak onun bölgedeki amaçları ve emellerine hizmet edecek onun adına savaşacak bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor" dedi.
'KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ'
Bu itirazlarını etkisiz hale getirmek isteyen çok gizli güçlerin de ülke ve ülkenin lideri ile millete yönelik saldırılarının söz konusu olduğunu da kaydeden Canikli, şöyle konuştu:
"Bizim de bu saldırıları ortadan kaldırmak için beka mücadelemiz söz konusu. Bir terör yapılanması oluşturulmaya çalışılıyor. YPG, PYD bir terör örgütüdür. Onların da herkesin de kabul ettiği terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'nın Suriye uzantısıdır. Bunu anlattık ve kabul etmek zorunda kaldılar. Türk milletinin bağımsızlığını toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmaya çalışan bir terör örgütü var. Bu terör örgütünün hain çalışmalarının bertaraf edilmesi bu millet için bir görevdir ve mecburiyettir. Türkiye'nin toprak bütünlüğü hedef alınıyorsa müttefikimiz, müttefik hukukunun bir gereği olarak o terör örgütünün hain hedeflerine ulaşmaması için Türkiye'ye destek vermesi gerekir. Terörle mücadelede Türkiye'nin geleceğini tehdit eden ve 40 yıldır mücadele ettiğimiz terör organizasyonuna desteği bırakın. DEAŞ diye ortaya çıkarılan suni, taşeron, bölgeyi dizayn etmek amacıyla ortaya çıkan örgüte karşı o terör örgütü ile ortaklık yapıyorsun. Ona da her türlü desteği veriyorsun. Bize vermediğin, parayla satmadığın sofistike füze sistemlerini, roket sistemlerini ona veriyorsun. 30 bin kişilik orduyu donatacak kadar mühimmat, silah sistemi, araç gereç veriyorsun. Biz müttefikiz. Sen benim düşmanımı yarın bana karşı kullanacağı silahla donatıyorsun. Bana karşı kullanacak. DEAŞ tehdidi ortadan kalktı. Zaten bütün görüşmelerde 'İlişkimiz taktiksel ve geçici. DEAŞ tehdidi bittiği zaman ortaklığımız bitecek, işimiz kalmayacak verilen silahları da toplayacağız'. DEAŞ'ın bittiğini kendileri ilan ettiler. O zaman dedik 'O verilen sözlerine yerine getirin'. O taktiksel geçici ilişkiyi ortaya çıkaran neden ortadan kalktı. Bu ilişkiyi bitirin' dedik. Bu sefer başka gerekçelerle daha da kuvvetlendirdiler ilişkilerini, daha uzun vadeli bir projeye yayarak planlar çalışmalar yapmaya başladılar. Tam tersi. Bizimle konuşmaların tam tersine. Sonuna kadar bütün yöntemleri kullanıyoruz, kullanacağız. Diplomasinin bütün bu araçlarını açık tutacağız. Hedeflere ulaşmak için katlanabileceğimiz maliyetlerin azaltılması için bu gerekli ama bu yöntemle sorunları çözemiyorsanız, bütün iyini yetinize rağmen bu sorunları çözemiyorsanız Cumhurbaşkanımızın dediği gibi kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bu milleti tehdit eden terör örgütünden kurtulmak ve o riski tamamen bertaraf etmek için ne yapılması gerekiyorsa o yapılacak. Fırat Kalkanı operasyonunu DEAŞ için bu çerçevede düşünmek lazım. Zeytin Dalı operasyonunu ise bölücü terör örgütüne karşı bu çerçevede düşünmek lazım. Kendi göbeğimizin kendimizin kestiğinin işareti ve yansıması olarak göreceğiz"
'KENDİ ADIMLARIMIZI KENDİMİZ ATIYORUZ'
Zeytin Dalı operasyonu kapsamında yapılan saldırılarda terör örgütüne verilen füzeler, roketlerin Türkiye'ye karşı, sivil insanlara ve askerlere karşı kullanıldığını da ifade eden Canikli, "Bunu gördük yaşıyoruz. Her gün tespitini yapıyoruz. Bu iş böyle olmaz. Gerçekten müttefiksek, müttefikliğin gereği tıpkı bizim NATO içerisinde gösterdiğimiz o samimi yaklaşım çerçevesinde ortaya konulması gerekir. Bir tarafta terör bir tarafta o terörün hedef aldığı senin müttefikin. İkisi bir arada olmaz ki. Bizde bunu açık etmeye deşifre etmeye ve ona göre sürekli adım atmaya zorluyoruz. Mesele bununla çözülmüyor. Kendi adımlarımızı kendimiz atıyoruz" diye konuştu.
'İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞI SİPARİŞİ VERİLDİ'
Zeytin Dalı Harekatı'nda kullanılan mühimmatın yüzde 98'inin yerli ve milli olarak üretildiğini açıklayan Canikli, şöyle konuştu:
"Kalan yüzde 2'yi de gelecek yıldan itibaren üretir hale gelmiş olacağız. Aynı şeyi hava kuvvetlerimizin kullandığı mühimmat ve diğer silah sistemleri içinde geçerli. Bunlardan en önemlisi İnsansız Hava Araçları (İHA). Hakikaten Türkiye İHA'lar da bir tarih yazdı. Şu anda kullandığımız ve geliştirdiğimiz silahlı ve silahsız hava araçları dünyanın en kaliteli ve en teknolojik olanlarından bir tanesi. 2004 yılında terörle mücadele için müttefiklerimizden İHA satın almak istedik. Heron ismi ile 2004 yılından İsrail'den insansız hava araçları aldık. Çok yüksek paralar ödedik ama hemen hemen hiçbir tanesini etkili bir şekilde kullanamadık. Ürettiği görüntüleri gönderen ve süzgecinden geçiren İsrailli birileri vardı araçları kumanda edilen yerlerin başında. Sonradan öğrendik ki o bilgilerin önemli bir bölümü değiştirilmiş. Yanlış koordinatlar verilmiş. Süzgeçten geçmiş bilgiler olduğunu öğrendik. Bundan 2 ay önce hava kuvvetleri karargahında operasyonu canlı izliyoruz. Kandil'e operasyon yapılıyor. Orada hem bizim Bayraktar inanılmaz cesur kahraman insanların geliştirdiği SİH ve İHA'ların görüntüsü var. Bir de İsrail'den alınan Heronların görüntüsü var. Aralarında dağlar kadar fark var. Bizimkiler yerdeki toplu iğneyi görebilecek kalite ve kapasitede. Görüntüler iletiliyor. Hava kuvvetlerimiz gidip bombalıyor. Bizden ısrarla SİHA satın almak isteyenler var. Bu gururumuzu okşuyor. Şimdi 4.5 ton ağırlığında 1.5 ton faydalı mühimmat dahil taşıyabilecek Akıncı ismini verdiğimiz insansız savaş uçağı sözleşmeleri yapıldı, siparişi verildi. 2020 ile 2021 yılında teslim edilmeye başlanacak. F 35 pilotlu savaş uçağı insanlı son savaş uçağı olarak kabul ediliyor. Bütün dünya bundan sonra insansız savaş uçağı sistemine geçme çalışmaları var. Biz insansız hava araçlarında dünyanın sahip olduğu teknolojiyi yakaladık."
'BİZİM GİRDİĞİMİZ YERDE ŞEHİRLER, MEDİYET AYAKTA'
Harekatın kararlıkla sürdüğünün altını çizen Bakan Canikli konuşmasını şöyle tamamladı:
Yerleşim yerlerine çok yakın bölgelerde operasyon yapılıyor.TSK'dan kaynaklı kayıtlara geçmiş bir tane sivil zayiatı yok. Fırat Kalkanı Harekatı'nda da yok denecek kadar az sivil zayiat söz konusu. Biz sivil zayiat hassasiyetimiz olmasaydı çok kısa süre içerinde birkaç hafta içerisinde Afrin'e girer orayı yerle bir ederdik. Bir tane masum insan hayatını kaybetmesin diye hem mirasımız hem inancımızın gereği olarak dikkatli davranıyoruz. Dabık, El Bab ve Cerablus'ta yıkılan bina görmediniz. Bütün binalar yerinde, tahribat yok. DEAŞ'ı oralardan temizledik. Rakka'yı da koalisyon temizledi. Rakka'da ayakta kalan bina yok. Aradaki fark bu. İki medeniyet arasındaki fark bu. Halep, Bağdat için, Irak için geçerli. 'Terörden temizliyoruz' diye bütün şehirleri tarumar ettiler. Bizim girdiğimiz yerde, şehirler medeniyetler ayakta. Kimse bu konuda bize akıl vermesin herkes kendisine baksın. Onlar kendi operasyonlarına baksınlar. 'Operasyonu kısa tutun filan'. Ne zamandan beri terörle mücadele de bu tür tavsiyeler gündeme gelmeye başladı. Hani terör insanlık suçuydu. Herkesin terörle mücadele etmek görevi deniyordu. Terör görüldüğü yerde başı ezilmesi gereken insanlık adına bir beladır. Şimdi 'Kısa sürede bitirin'. Biz terör belasını temizlemeye çalışıyoruz. Terörü önce ülkemizden sonra bütün dünyanın başına bela olmaktan kurtarmaya çalışıyoruz. Nereden çıktı şimdi teröre karşı mücadelede bu tür tavsiyeler. Rahatsız mı oldunuz? Eğer bundan rahatsız olmuşsanız sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz. Kusura bakmayın. Gelin hep birlikte insanlık adına insanlığa zarar veren bütün örgütleri senin benim örgütü demeden hepsini birlikte temizleyelim."
FOTOĞRAFLI