Nehü’de ‘Akademide Kadın Çalışmaları’ Konulu Panel Düzenlendi

Güncelleme Tarihi:

Nehü’de ‘Akademide Kadın Çalışmaları’ Konulu Panel Düzenlendi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2015 13:49

NEHÜ'DE AKADEMİDE KADIN ÇALIŞMALARI KONULU PANEL DÜZENLENDİ

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı Akademi Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi tarafından ‘Akademide Kadın Çalışmaları’ konulu panel düzenlendi.
NEHÜ Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen panele; Rektör Prof. Dr. Filiz Kılıç, YÖK Başkanlığı Akademi Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi Başkanı Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İsmail Bekci, Prof. Dr. İlyas Gökhan ve Prof. Dr. H. Abdullah Şengül, Nevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sümeyra Buran, değişik üniversitelerden akademik ve idari personel, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, öğrenciler ve davetliler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başlayan panelin açılış konuşmasını yapan Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz Kılıç, kadın ve erkeğin insanlığı oluşturan ve onu anlamlı kılan vazgeçilmez parçalar olduğunu söyledi.
Rektör Kılıç, bu kutsal bütünün diğer yarısı olan kadının, insanlığa düşman olan kişilerce özellikle son yıllarda hor görüldüğünü, aşağılandığını, geri plana itildiğini, şiddete maruz kaldığını ve daha sayılamayacak kadar türlü olumsuzluklarla karşı karşıya bırakıldığını belirtti. Prof. Dr. Kılıç, “Ne yazık ki kadın, artık bu olumsuzluklarla anılır hale gelmiştir. Ne hazindir ki bu durum, sadece ülkemizde değil dünyanın genelinde böyledir. Kadına tesir eden her olumsuzluk insanlık hanesinin yıkılması anlamına gelir. Bu duruma engel olmak için her bir bireye büyük görevler düşmektedir. Bu problem, sadece ülkemizin değil bütün dünyanın ortak problemidir” dedi.
Rektör Kılıç konuşmasının devamında “Yaşanan olumsuzluklara rağmen son yıllarda güzel çalışmalar da gerçekleştirilmektedir. Unutulmamalıdır ki bu adaletsiz tablo, kökenine inildikçe değişecektir. Bu noktada aileler kadar eğitimciler; dolayısıyla eğitim kurumları da önemli birer aktördür. Biz de Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak kurulduğumuz günden beri bu konuyla ilgili elimizden geleni yapmaya çalışmış ve bu sorunun çözümü için önemli adımlar atmış bulunuyoruz. Üniversitemiz bünyesinde kadın çalışmalarına ilişkin bir merkezin yer alıyor olması veya “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” adlı bir dersin Üniversitemizdeki tüm bölümlerin ders programlarına konulması bunun somut örneklerindendir” dedi.
Kadın çalışmalarıyla ilgili olarak akademik zeminde yapılan çalışmaların son 35 yılda arada iniş çıkışlar yaşanmasına rağmen önemli bir yükselme kaydettiğini söyleyen Prof. Dr. Filiz Kılıç, “Şüphesiz bu durum kadınların yaşam şartlarının yükselmesi, her alanda istihdamlarının artması ya da karşılaştıkları toplumsal sorunlara karşı çözümlerin üretilmesi noktasında son derece ümit vericidir. Ancak yapılan lisansüstü tezlerin sayı ve niteliğinin artması elzemdir. Kadın çalışmalarına dönük bilimsel araştırma ve yayınların, sempozyum, konferans ve panel gibi bilimsel toplantıların sayılarının artması ve topluma yayılması yani pratikte bir karşılığının olması bizleri başarıya ulaştıracaktır. Bu açıdan bu gün üniversitemizin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan bu paneli son derece önemli buluyorum. Ümit ediyorum ki bu ve benzeri çalışmalar koordineli bir şekilde çoğalarak bizleri ulaşmak istediğimiz yarınlara kavuşturur” diye konuştu.
Panelin açılışında konuşan YÖK Başkanlığı Akademi Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi Başkanı Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, “Akademide kadın sorunlarıyla ilgili birimimiz olan Akademi Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimimiz Sayın YÖK Başkanımız Prof. Dr. Yekta Saraç tarafından Sayın Cumhurbaşkanımızın önerileriyle kuruldu. Birim olarak üniversitelerimizdeki kadın araştırmacılarımızla hem teorik hem de pratik olarak bu yıl içerisinde ülkenin 8 bölgesinde bu tür toplantılar yaparak bir farkındalık oluşturmayı hedefliyoruz.
YÖK tarafından bir komisyon kurularak “toplumsal cinsiyet eşitliği nedir; ne değildir?”, “üniversiteler bu konuda ne yapabilir; ne yapamaz?” konularında bir bildirge yayınlandı ve üniversitelere gönderildi. Bugün yaptığımız toplantı da bunlardan biri. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ortaya konması, yerleşkelerde güvenliğin sağlanması, akademik ve idari personel ile öğrencilerin toplumsal cinsiyet eşitliliği ve adalete ilişkin eğitimler almalarının sağlanmasına dair bir tutum belgesi yayınlandı. Bu çalışmalar YÖK tarafından da kredilendiriliyor ve ders haline getiriliyor” dedi.
Slayt gösterimi ile kadınların neler başarabileceğine dair örnekler veren Prof. Dr. Şener Komsuoğlu, “Genç öğrenciler ve akademisyenler ne olursanız olun aslen yapmak istediğiniz mesleğinize hiçbir şey mazeret olamaz” diye konuşmasını tamamladı.
Panele konuşmacı olarak katılan İstanbul Bilgi Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu da “Bu güzel etkinliğine ev sahipliği yapan ayrıca bir bölgenin coğrafyasına ve ruhuna bu kadar uygun ve estetik bir kampus yarattığı için saygıdeğer meslektaşım ve arkadaşım olan Rektör Prof. Dr. Filiz Kılıç’a öncelikle teşekkür ediyorum” diye sözlerine başladı.
Kadın liderliğine dair katılımcıları bilgilendiren Prof. Dr. Şerifoğlu, ‘Türkiye Cumhuriyeti bir kadın projesi, kadın özgürlüğü hareketinin başlangıcıdır. İnanın ki, Avrupa’nın birçok ülkesinden çok daha iyi ve çok önce başlamış bir harekettir. Dünyanın en fakir, okuryazarlıktan en yoksun topluluğu kadınlar. Dünya üzerinde 3 kadından 1’i yaşam süresi boyunca en az bir kere fiziksel veya cinsel saldırıya maruz kalıyor. Önümüzdeki 10 yılda 15 milyon kız çocuğu ‘çocuk evliliği’ yapacak. Çözümü ise kadınları güçlendirmektir. O yüzden bugün buradayız ve o yüzden bu konuları konuşuyoruz” dedi.
Türk Yükseköğretim alanında akademik kariyerle ilgili hiç bir engel olmadığını söyleyen Şerifoğlu, “Bizim sistemimiz eşitlikçi bir sistem, performans bazlı bir sistem. Üstelik kadın profesör oranı tüm batı ülkeleri içerisinde en iyi bizde. Yani kadın akademisyenlerin varlığı konusunda görevli olarak batı ülkelerine kıyasla daha iyi durumdayız. Ama yükseköğretimin karar mekanizmalarında, yönetim basamaklarında, liderlik basamaklarında kadınlar temsil edilmiyor. Yani akademisyen kadınlar olarak Avrupa’dan daha iyi durumda olmamıza rağmen, gelin görün ki yöneticilik ve idarecilik pozisyonlarında gerideyiz.
Bir kadının yükselmesi, bir yerlere gelmesi için büyük mücadele etmesi gerekiyor. Diğer taraftan kadınların esas sorunlarından bir tanesi de ‘kendi isteksizlikleri’. Yani kadınlar yöneticilik pozisyonlarına aday olmuyor, parmak kaldırmıyor, ‘ben yaparım’ demiyorlar. Çünkü aile-iş dengesini kurarken kendisine destek olacak; kreş, çocuk bakımı yani kadının üstlendiği bütün rollerin kurumsal bir yapı tarafından yapılmaması sebebiyle kadınlar bocalıyor ve hem onu hem bunu yapamam sanıyor. Bu nedenle kadınların başka rol modeller ile biraya gelmeleri ve getirilmeleri gerekiyor. Bize düşen en büyük görev ise kadınları eğitmeye ve desteklemekle beraber genel olarak bir kültür değişimine ihtiyacımız var. Bu değişim yine kadınların çabasıyla olacaktır” dedi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sümeyra Buran ise konuşmasında “Biz kadınlar hem çocuk bakabiliriz, hem büyüklerimize bakabiliriz aynı anda kariyer de yaparak birçok iş başarabiliriz. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda yapılan en önemli gelişmelerden biri kamusal alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliliği politikalarının devlet tarafından uygulanması gerekliliğidir. Avrupa Birliğinde 1971’lerde kadınların çalışan olarak haklarını inşa eden kapsamlı eşitlik yasaları geliştirilmiştir. Genel olarak yurt dışına bakıldığında cinsiyet eşitliğine ilişkin üç farklı kararlaştırma olduğunu görüyoruz. Bunlardan ilki kadın ve erkek aynı olduğu varsayımı üzerine oluşturulan eşitlik kavramıdır. Bu anlamda eşitlik kadınlara erkek gibi davranmayı gerekli kılmaktadır. İkinci eleştiri ise kadın ve erkek arasındaki farklılığa vurgu yapan karamsarlaştırmadır. Kadınların farklı olarak değerlendirilmesi gerektiği, çünkü kadınların erkeklerden farklı oldukları ileri sürülmektedir. Üçüncü yaklaşım ise, toplumsal cinsiyet ilişkilerinin ve rollerinin dönüştürülmesidir. Bu üç yaklaşım Avrupa Birliğinde toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarında mevcuttur. Türkiye’de ise her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmak için pek çok bu tür düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler evrensel cinsiyet eşitliği politikaları ve Avrupa Birliği direktifleri ile uyum içerisindedir.
Avrupa ülkelerinde kadın akademisyenler desteklenirken, Yükseköğretim kurumlarımızda kadın-erkek akademisyen oranlarına bakıldığında Avrupa ülkelerine oranla kadın akademisyenlerimiz Türkiye’de üst düzey yönetimde yer almalarında pozitif ayrımcılığa maruz kalmaktalar. Sonuç olarak üniversitelerimizde toplum cinsiyet eşitliği bakış açışının kazandırılması, farkındalık ve duyarlılık yaratılması, bilgilendirme ve bilgi veri ağları kurulması, kadın akademisyenlerimizin üst düzey akademik konulardaki varlığı gözetilmeli ve öğretim elemanlarına yönelik kurumsal destek verilmelidir. Ayrıca üniversitelerde cinsel saldırı ve taciz olaylarının yaşanmadığı bir akademik ortam oluşturulmasına yönelik çalışmalarda ve politikalarda bulunulması gerekmektedir” diye konuştu.
Görüş ve soruların yer aldığı panel, Rektör Prof. Dr. Filiz Kılıç tarafından YÖK Başkanlığı Akademi Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi Başkanı Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sümeyra Buran’a plaket takdimi ile son buldu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!