Vali Yavuz’dan Kamu Çalışanlarına Uyarı

Güncelleme Tarihi:

Vali Yavuz’dan Kamu Çalışanlarına Uyarı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2016 17:01

MUŞ VALİSİ SEDDAR YAVUZ, HASKÖY İLÇESİNDE KAMU KURUM AMİRLERİ VE İDARECİLERİ İLE BİR ARAYA GELDİ

Muş Valisi Seddar Yavuz, kamu kurum amirlerine ve personellerine vatandaşlara en iyi şekilde hizmet verilmesi uyarısında bulunarak, “Biz etnik ayrım yapan hiç kimseyi kamuda istemiyoruz. İnanç ayrımı yapan hiç kimseyi kamuda istemiyoruz” dedi.
Hasköy ilçesinde bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunan Vali Seddar Yavuz, kamu kurum amirleri ve kanaat önderleri ile bir araya geldi. İlk olarak kamu kurum amirleri ve idarecileri ile bir toplantı düzenleyen Vali Yavuz, vatandaşa en iyi şekilde hizmetin verilmesi uyarısında bulundu. Devletin vatandaşına her zaman şefkat elini uzattığını ifade eden Vali Yavuz, “Devletin tanımı, görevleri, sorumlulukları genel olarak değişiklikler gösterir. 21. yüzyılda devlet tanımlaması, devletten beklenenler, devlet vatandaş ilişkileri ve beklentiler çok fazla değişmiştir. Kutsal devlet anlayışından bireye ve bireyin hak ve özgürlüklerinden, kamu gücü karşısında bireyin korunmasına kadar, daha çok devletin yetkilerinin sınırlandırılmasına doğru bir evrim yaşanmıştır. Bu bağlamda Türkiye’de kendisine yer ve konum belirlemek için gayret gösteriyor. Hedefimiz hukuk devleti ilkelerinden, insan haklarından ödün vermeden kamu düzeninin tesis edilmesidir. Devlet vatandaşını mutlu ettiği ölçüde kıymetli ve değerlidir. Dolayısı ile devlet organizasyonunda görev alan tüm görevlilerin hedefinin hizmet ettiği kesimleri memnun etmesi, onların sorunlarını en kısa sürede çözüyor olmasına bağlıdır. Biz kendimizi mi sağlama alacağız yoksa hizmet ettiğimiz insanları mı? Biz hizmetkâr mıyız yoksa toplumun efendisi miyiz? Tüm bu soruların cevapları bu yüzyılda veriliyor. Bugün artık halkına karşı hukuk ölçüleri çerçevesinde hesap veren bir devlet anlayışı hakim olmaktadır” dedi.
Türkiye’de son 15 yılda birçok alanda önemli değişikliklerin yaşandığını, ancak halen daha kamu kurum ve kuruluşlarının buna adapte olmadığını kaydeden Vali Yavuz, “Buna mutlaka adapte olmalıyız. Vatandaşın sorunlarını çözdüğümüz ölçüde işimizi iyi yaptığımızı, vatanımızı ve milletimizi çok sevdiğimizi anlayıp idrak etmeliyiz. Bu ülkede yaşayan 78 milyon vatan evladı mutlu değilse, hizmetlerden yeterince faydalanamıyorsa, kamu kurum ve kuruluşlarına gittiğinde iyi karşılanmıyorsa, insanların suratına ekşi suratla bakıyorsak ve mutsuzsak, o zaman biz toplumu mutsuz hale getiririz. Bizim en birinci vazifelerimizden ilki, hizmet ettiğimiz, emrinde olduğumuz millete karşı vazifemizi en iyi şekilde yerine getirmektir” ifadelerini kullandı.
“EĞER SİZ KİMSESİZLERİN KİMİ OLAMIYORSANIZ TAHTLARINIZ TABUT OLUR”
Devletin kapılarının herkese açık olması gerektiğinin altını çizen Vali Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kimsesizlere kapımız açık olmalıdır. Kimilerinin kimi olun ama kimsesizlerin kimi olmayı da unutmayın. Eğer siz kimsesizlerin kimi olamıyorsanız, tahtlarınız tabut olur. Dolayısı ile zihinsel bir devrim yapmamız gerekiyor. Bu toplumun eski medeniyet kodlarına tekrar geri dönmesi gerekiyor. Zihinlerimiz işgal edilmiş. Ne batılıyız ne doğulu. Ne kuzeyliyiz ne güneyli. Ne Müslüman’ız ne Hıristiyan. Arada sıkışmış bir toplum gibi yaşıyoruz. Bir tarafımız doğulu bir tarafımız batılı. Zihinler berrak değil. Bütün sorunumuz bu. Biz devleti eleştirmeliyiz. Devlet kim? Devlet biziz. Yoksa devlet elle tutulan bir nesne değil. Eğer benim şahsımda insanlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni seviyorsa ben görevimi yapıyorum demektir. Eğer benim şahsımda insanlar devletten nefret ediyorlarsa demek ki ben görevimi yapmıyorum. Bu şehirde 16 bin memur var. Bu 16 bin memur görevini hakkı ile yapsa vatandaşımızın devlete olan bakışı değişir. Hizmet etme noktasında zihinsel kodlarımıza yönelik yeni bir yapılanma ve çalışanlarımızın bu doğrultuda yeniden motive edilmesini bekliyorum. Uzun yıllar aynı yerde çalışanlarımız var. 20 yıl bir yerde çalışan arkadaşımız yönetici körlüğüne sahip olur. 20 yıl bir yerde çalışan arkadaşım, çalıştığı yerdeki hiçbir eksiği göremez. Bizim görevimiz sadece imza atmak değil. Biz dünyadaki trendleri, anlayışları takip edeceğiz. Çünkü biz dünyadaki son evrensel ve emperyal imparatorluğun sahibiyiz. Biz sıradan bir millet değiliz. 5 bin yıllık devlet geleneği olan, dünyaya hükmetmiş, yönetmiş, adaleti, hakkı, hukuku haykırmış bir milletin evlatlarıyız.”
“BİN YILDIR BERABER YAŞAMIŞ İNSANLARIN BU KADAR ETNİK DÜŞÜNMELERİ FACİADIR”
Etnik yapı ayrımlarına tepki gösteren Vali Yavuz, “Osmanlı medeniyeti Türkün olduğu kadar Kürdün medeniyetidir. Kürdün medeniyeti olduğu kadar Arap’ın medeniyetidir, Çerkez’in, Laz’ın medeniyetidir. Boşnak’ın Arnavut’un medeniyetidir. Dolayısı ile bu medeniyetin adı Türk’tür, ama bu kültürel Türk’tür. Etnik Kürt, Türk değildir. Boşnak’a sorduğunuzda Türk olduğunu söyler. Etnik olarak değil kültürel olarak Türk olduğunu söylüyor. Biz kavramları da tartışır hale geldik, bilmez hale geldik. Çünkü kitap okumuyoruz. Tarih bilgimiz yok bizim. O sebeple Türk’üm demekten alerji duyulmasına gerek yok. Ben Kürt kadar Kürdüm, Arap kadar Arap, Boşnak kadar Boşnak’ım, Türk kadar Türküm. Bunları kompleks haline getirmeyin. Bin yıldır beraber yaşamış insanların bu kadar etnik düşünmeleri faciadır. Bu medeniyeti biz beraber kurduk. Beraber yaşıyoruz. Önemli olan insan olmak değil mi? Bir medeniyete mensup olmak değil mi? Yetmez mi bu?” diye konuştu.
Tüm kamu kurum ve idarecilerine bir mesaj gönderen Vali Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sizlerden ricam; bütün çalışma arkadaşlarınıza lütfen bu mesajlarımızı iletin. Biz etnik ayrım yapan hiç kimseyi kamu da istemiyoruz. İnanç ayrımı yapan hiç kimseyi kamuda istemiyoruz. 78 milyon vatan evladını kucaklayacak, ona saygı duyacak bir devlet anlayışı istiyoruz. Çünkü biz bu medeniyeti etnisite üzerine kurmadık. Öyle olsaydı Osmanlı kurulmazdı, olmazdı. Bugünde bizim devlet anlayışımız etnisite üzerine oturmaz. Anayasamızda deniyor ki; ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.’ Türk anadan babadan olan herkes Türk’tür demiyor. Buna bakınca etnik bir tanım olmadığı açıkça görülmektedir. Allah katında Tük olmanın Kürt olmaya, Kürt olmanın Türk olmaya bir üstünlüğü olduğundan söz edebilir miyiz? Hayır. Söz edebilirsek o zaman biz gerçekten Müslüman mıyız? Değil miyiz? Sorusunu sormalıyız kendimize. ’Bütün müminler kardeştir’ diyorsa, biz Kürt ile Kürt, Türk ile Türk kardeştir diyebilir miyiz? Türkiye’nin sorunu bu. Türkiye kavramları doğru tartışmıyor. Adam ‘Müslüman’ım’ diyor, kafa tasçılık yapıyor. Müslüman’ım diyen bir insan etnik ayrım yapamaz. Bunları bir tarafa bırakalım, insan olmanın şeref ve haysiyeti bize yetmiyor mu? Dünyadaki en değerli varlık insan değil mi? Buna dinen de, felsefi olarak da, hukuken de bakın, nasıl bakarsanız bakın. En değerli varlık insan ise biz birbirimize bakarken etnik kökenlerimize göre mi bakacağız? Hak dağıtırken, Laz, Kürt, Türk, Hıristiyan, Yahudi diye mi dağıtacağız, yoksa hakkı kim olursa olsun teslim mi edeceğiz. Peki Müslüman olmak, gayri Müslimlerin veya Müslüman olmayanların hakkını yemeyi bize veriyor mu? Bu ülkede bizim kafamız karışık. Zihinler işgal altında. Bu ülke de çok eğitim görenlerin en büyük problemi bu. Biraz batı, biraz doğu. İnsanlar bir sentez yapamamış durumda. Kafa karışık.”
“BU ÜLKEDE EVRAK İMZALAMAK SİZLERİ YÖNETİCİ YAPMAZ”
“Okuyun, araştırın ve kendinize bir sentez belirleyin” diye vurgulayan Vali Yavuz, “Aksi halde kendinize verdiğiniz zarar bir yana topluma zarar verirsiniz. Benim işim sadece valilik yapmak değil. Bizim işimiz düşündürmek, kendimizi sorgulamak, nereye gidiyoruz? Sorusunun cevabını bulmak. Bu ülkede yöneticiler düzelmedikçe bu toplum düzelmez. Yöneticiler hakkı, hukuku haykırmadıkça, bu toplum düzelmez. Biz kendimizi düzelteceğiz. Ben dahil hepimiz kendimizi sorgulayacağız. Bu sözden daha etkilidir. Davranışlar sözlerin çok önündedir. Lütfen gençlere sahip çıkıp ve sevin. Sevmeden kimseyi etkileyemezsiniz. Yarınlarımızı güvence altına almak istiyorsak gençlerle temas kuralım, onlarla birebir görüşelim. Gençlerin dertleri, sorunları her ne ise onlarla ilgilenelim. Rehberlik servislerini aktif çalıştırın. Bu toplumun en büyük eksiği sevgi ve şefkat açığıdır. Doğu toplumlarının en büyük açığı sevgi ve şefkat açığıdır. Ne gariptir ki bizim medeniyetimizin adı da sevgi medeniyetidir. Sevgimizi göstermekte son derece cimriyiz. Eşimize ve çocuğumuza bile sevgimizi göstermekten imtina ederiz şımarır diye. Bırakın şımarsın. Bırakın insanlar sevgiden şımarsın, sevgisizlikten değil. O sebeple çocuklarımıza, geleceğimizin teminatlarına sevginizi göstermekten uzak durmayın” şeklinde konuştu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!