Güncelleme Tarihi:
MUŞ (AA) - 28 Şubat sürecinde Muş'ta imamlık yaparken tutuklanan ve görevden alınan Ali İhsan Güven, 16 yıldır ailesini hamallık ve gündelik işler yaparak geçindiriyor.
Güven, AA muhabirine, Muş'ta imamlık yaptığı dönemde kendisi gibi birçok imam ve memurun inancından dolayı görevden alındığını anlattı.
28 Şubat sürecinde hayatının değiştiğini belirten Güven, "28 Şubat süreci bugünden çok farklıydı. O gün ülkeyi tamamen karanlık güçlere teslim etme süreciydi, karanlık güçler bölgede ve Türkiye'de cirit atıyorlardı" dedi.
- "Hukuksuz bir şekilde görevden alındım"
İmamlık yaptığı sırada üç defa gözaltına alındığını, mahkeme süreci tamamlanmadan Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yazılan yazıyla görevden alındığını anlatan Güven, devlet memurlarının basit gerekçelerle işlerine son verildiğini belirtti.
Güven, görevden alındıktan sonra ailesini geçindirmek için inşaatlarda çalıştığını, hamallık yaptığını, çiftçilikle uğraştığını ifade ederek şöyle konuştu:
"İfademde söylemediğim şeyler dosyama eklendiği için cezaevine gönderildim. Cezaevinden çıktıktan sonra memurluğumuz da elimizden alındığı için çalışacak bir işim yoktu. O an elimden gelen tek iş hamallıktı. Daha sonra inşaatlarda çalıştım. 7 nüfuslu ailemi geçindirmek için o zamanın şartlarında da geçindirmek öyle kolay değildi ne iş bulursam yapmaya çalıştım. İlimle uğraşan bir insanın inşaatlarda çalışması ayrı bir zulümdü."
Okula giden çocuklarının eğitimine devam etmesi için bunları yapmak zorunda olduğunu dile getiren Güven, "Benim mesleğim olmadığı için bana çok zor geliyordu inşaatlarda çalışmak ama bu zorlukları aşmaya mecburdum. Çünkü evimde ekmek bekleyen çocuklarım ve geçindirmek zorunda olduğum ailem vardı. Kimseye muhtaç olmamak için bu zorluklara katlandım. Ben hakkımı o insanlara helal etmiyorum. Bu meseleyi Mahkeme-i Kübra'da onlardan hakkımı soracağım" diye konuştu.
- "Herkes nasibini aldı"
Güven, "Bu süreçte herkes bir nebzede de olsa nasibini aldı, kimi aşından, kimi işinden oldu" ifadelerini kullandı. Güven, şöyle devam etti:
"Bunların hiçbirisi de hukuk çerçevesinde yapılmadı. Hukuk işlemiyordu sanki bu yaşanan şeyler Türkiye Cumhuriyeti'nde değil de işgal edilmiş bir yerde yaşanıyordu. Vatandaşın, vatandaşa yapacağı şeyler değildi, devletin kendi evladına yapacağı şeyler değildi. Nasıl olur da bir devlet kendi vatandaşını cezalandırır, hukuksuz suçsuz bir şekilde."