Güncelleme Tarihi:
Hümeyra PARDELİ- Zafer KUMRU/MALAZGİRT (Muş), (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu'nun kapılarını Türklere açan Malazgirt Zaferi'nin 947'nci yıl dönümü törenlerinde yaptığı konuşmada, siyasetten diplomasiye, ekonomiden teknolojiye topyekûn güçlü olmak gerektiğini belirtti. Aksi durumda, bu millete ne bu coğrafyada ne de dünyada bir gün bile yaşama hakkı vermeyeceklerini söyleyen Erdoğan, "Üzerimize nasıl böyle kargalar var ya leş kargaları, akbabalar gibi çullandıklarını siz de görüyorsunuz. İçimizdeki bazı gafiller sanki meseleyi Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti meselesi gibi görüyor. Hayır, mesele Türkiye meselesidir. Mesele milletimizin şahsında sembolleştirdikleri İslam meselesidir" dedi.
Malazgirt Zaferi'nin 947'nci yıl dönümü kutlamaları, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da coşkuyla yapıldı. Cumhurbaşkanlığı himayesinde Okçular Vakfı tarafından gerçekleştirilen organizasyon kapsamında tören alanında sala verildi, kasideler okundu. 1071 Milli Parkı içerisinde oluşturulan miting alanında havanın sıcak olması nedeniyle vatandaşların üzerine fıskiyelerle su sıkıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve davetlileri taşıyan uçak, saat 12.30'da Muş Havalimanı'na indi. Erdoğan ve beraberindekiler, buradan helikopterlerle Bitlis'in Ahlat ilçesine geçti. Erdoğan buradaki törenin ardından saat 15.00'te Muş'un Malazgirt ilçesine geldi. Coşkuyla karşılanan ve kutlamaların yapıldığı alana gelen Erdoğan, burada toplanan kalabalığa hitap etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayraklarla donatılan meydanı dolduran binlerce kişiyi selamladı.
Konuşmasına bayram tatili sonrası dönüş yoluna çıkan sürücüleri uyararak başlayan Erdoğan, dikkatli olmalarını ve trafik kurallarına uymalarını istedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Sultan Alparslan'ın otağını kurduğu Ahlat'a Cumhurbaşkanlığı Köşkü kurulması teklifine olumlu yanıt veren Erdoğan, "Esasen 26 Ağustos burası, 24 Ağustos Ahlat. Ahlat'ta otağ kuruldu, oradan yolculukla 2 günde buraya gelindi. 26 Ağustos'ta da Malazgirt Zaferi ile ilgili adımlar atıldı. Sayın Bahçeli Ahlat'a bir ziyaretinde 26 Ağustos'u konuşurken 'Ahlat'a bir Cumhurbaşkanlığı Köşkü yakışır. Çünkü otağı Sultan Alparslan oraya kurdu. Biz de varisleri olarak oraya böyle bir otak kuralım' demişti. Bugün valiyle ve belediye başkanımızla görüştük. Onlar 1071 metrekare yer düşünmüşler. Dedik 'Olmaz. 1071 metrekare oturma alanı olur.' Çevre düzenlemesi yapacağız, en azından 5 dönüm gerekir. Belediye başkanı coştu, '10 dönüm yaparız' dedi. Orada böyle bir otağ merkezini yapacağız. Selçuklu mimarisiyle çok kısa sürede onu da bitirip, artık geldiğimizde hem oraya uğrayacak, ondan sonra da Malazgirt'e geleceğiz" diye konuştu.
MALAZGİRT'E MEDENİYETİN ATAN KALBİ OLARAK BAKMALIYIZ
Malazgirt ruhunun unutulmamasını isteyen Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:
"Malazgirt ruhunu unutursak ne ülkemiz kalır ne coğrafyamız. Biz Malazgirt'te aynı zamanda millet olduğumuzu, nasıl bir millet olduğumuzu cümle aleme ilan ettik. Malazgirt'i nasıl bir millet haline gelerek zafere dönüştürdüysek, haçlının, Moğol istilasından, tüm saldırıların aynı hissiyatla üstesinden geldik. Malazgirt ruhunu yaşatamazsak, geçmişimizle birlikte, geleceğimizi de kaybederiz. Milli park olarak ilan ettiğimiz bu ovaya taş toprak olarak değil, medeniyetin atan kalbi olarak bakmalıyız. Burası bizim hikayemizin sadece başladığı yer değil, hiç sönmeyecek istiklal ve istikbal ateşimizin kıyamete kadar yanacağının alameti farikasıdır. Malazgirt'i hatırlamak demek, kim olduğumuzu hatırlamak demektir. Kim olduğumuzu hatırlamak için niçin burada olduğumuzu anlamak demektir. Niçin burada bulunduğumuzu hatırlamak tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülkümüze sıkı sıkı sarılmak demektir. Rabiamıza sıkı sıkı sarılmak demek, 2023 hedeflerimiz için daha çok çalışmak demektir. 2023'e ulaşmak demek, 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirebilecek büyük, güçlü, itibarlı bir Türkiye'nin inşası demektir. Her şey zincirin halkaları gibi birbirine bağladır. Bu zincirden hangi halkayı çıkarırsanız, medeniyetin geleceği tehlikeye düşecektir."
'SAHİP ÇIKIN'
Ecdadın ayak bastığı gönül kazandığı her yere sahip çıkılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Maziden atiye uzanan bu büyük mirasa çok iyi sahip çıkın. Mekke'ye Medine'ye sahip çıkın. Bu mübarek topraklara namusumuz gözüyle bakın Kudüs'e sahip çıkın. Hazreti İbrahim'in Hazreti Muhammed Aleyhisselam, Hazreti Ömer'in, Yavuz Sultan Selim'in emaneti bu şehri gözünüz gibi koruyun. Malazgirt'e, Ahlat'a, her yere sahip çıkın. Selçukluya, Osmanlı'ya sahip çıkın. Söğüt'ten başlayıp, Bursa'ya, Edirne'den İstanbul'a uzanan Osmanlı başkentlerine sahip çıkın. Balkanlara sahip çıkın. Ecdadın giderek ayak bastığı, gerek gönül kazandığı her yerde emaneti yere düşürmeyin. Çanakkale'nin, Kutul Amare'nin, Medine Müdafaası’nın gerisindeki manayı çok iyi kavrayın. Kurtuluş Savaşımıza ve cumhuriyetimize çok iyi sahip çıkın. Bu vatanı hangi şartlarda, ne fedakarlıklarla kurtarabildiğimiz unutmadan, ülkemizi ileriye götürmenin mücadelesini verin" dedi.
'SİZLER, HEM MİLLETİN, HEM ÜMMETİN UMUDUSUNUZ'
15 Temmuz'a da sahip çıkılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk milletinin inancı, ezanı, bayrağı, özgürlüğü, geleceği için topyekun ayağa kalkabileceğini gösterdiği bu tarihi hadiseyi unutmayın, unutturmayın. Sizler hem bu milletin, hem de bu ümmetin, tüm insanlığı umudusunuz. Türkiye her dönemde olduğu gibi sadece kendi sınırlarından, kendi vatandaşlarından ibaret değil. Tıpkı buzdağının görünen yüzü gibi gerisindeki koskoca medeniyet, tarihin insanlığın sorumluluğunu taşıyor. Biz ülkemizin ve dünyanın meseleleriyle ilgilenmeye başladığımızdan beri bu sorumluluğu hissedip, ideallerimizi siyaset yoluyla hayata geçirmek için bu sorumlulukla hareket ediyoruz. Sizlerden de hangi alanlarda çalışırsanız çalışın, aynı şekilde davranmanızı bekliyorum, Sizleri Mehmet Akif'in hayalindeki Asım'ın nesli olarak görüyoruz. Üstad Necip Fazıl'ın Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koymayı vasiyet ettiği gençlik olarak görüyorum. Arif Nihat Asya'nın 'delikanlım işaret aldığın gün atandan yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan' diye tarif ettiği gençlik olarak görüyorum."
'GENÇLER VAR MISINIZ?'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 75 bin kişinin doldurduğu alandaki gençlere özel olarak seslendi. "Gençler sizlere özel olarak sesleniyorum" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Zafere kadar birlikte yürümeye var mısınız? Endülüs'e ayak basan, bir daha geri dönmeyi düşünmeyerek gemilerini yakan Tarık Bin Ziyad gibi hedeflerimize doğru yürümeye var mısınız? Gençler var mısınız, Sultan Alparslan gibi ya zafer kazanırız, ya cennete gideriz diyerek karşımızdaki düşmanın büyüklüğüne bakmadan üzerine atılmaya? Gençler var mısınız, İstanbul surları önünde atını denize sürüp 'Ya ben İstanbul'u alırım, ya İstanbul beni alır' diyen Fatih Sultan Mehmet'in kararlılığıyla mücadeleye girişmeye? Gençler var mısınız, aşılmaz denilen Sina Çölü'nü 13 günde geçerek hedefine yürüyen Yavuz'un cesaretiyle zorlukların üzerine gitmeye? Gençler, Mehmet Akif'in 'En kesif orduların yükleniyor dördü beşi' dediği Çanakkale'deki kahramanlar gibi yedi düvele meydan okumaya. Gençler var mısınız, bir olarak, kardeş olarak hep birlikte Türkiye olarak, bu ülkeyi hedeflerine ulaştırmaya."
'ANADOLU BİR BENTTİR'
Anadolu'nun insanlığın geleceğinin kilit taşı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarih boyunca büyük devletlerin bu topraklara sahip çıkmak istediklerini söyledi. Erdoğan, "Tarihteki tüm büyük toplumlar, büyük devletler, büyük liderler Anadolu'ya sahip çıkmak istemişlerdir. Nice büyük mücadeleler verilmiştir. Gazi Mustafa Kemal, o gençleriyle beraber, 14 yaşındaki gençlerle beraber 7 düvele karşı savaşarak 'Çanakkale geçilmez' dediler. Ülkemizin işte bir süredir yaşadığı sıkıntıların sebebini konjonktürel gelişmelerde arayanlar yanılıyorlar. Üzerimizde oynanan oyunların perde gerisinde, yazılan senaryoların böyle tarihi bir arka planı var. Bin yıllık gözbebeğimiz Anadolu'yu ne kadar güçlü tutarsak, tarih birikimini de o kadar güçlü tutmuş oluruz. Unutmayın, Anadolu bir benttir. Bu bent yıkılırsa ne Ortadoğu, ne Afrika, ne Orta Asya ne Balkanlar, ne Kafkasya kalır. Anadolu denen ulu çınarın gölgesi altında kalan bu coğrafya her türlü tehlikeye, tehdide, istilaya açık hale gelir" dedi.
'BİR LOKMA YEMEK YEME İMKANI VERMEZLER'
Konuşmasında son dönemlerde yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Siyasette, diplomaside güçlü olmak zorundayız. Ekonomide, ticarette, teknolojide güçlü olmak zorundayız. Ordumuzla, üniversitelerimizle, sanayi kuruluşlarımızla, tüm kurumlarımızla güçlü olmak durumdayız. Aksi takdirde bize bırakınız bu vatanı, coğrafyayı, bu dünyada bir tek gün yaşama hakkı tanımazlar. Güçlü olmazsak bize nefes alma imkanı, su içme, bir lokma yemek yeme imkanı vermezler. Üzerimize nasıl böyle kargalar var ya leş kargaları, akbabalar gibi çullandıklarını siz de görüyorsunuz. İçimizdeki bazı gafiller sanki meseleyi Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti meselesi gibi görüyor. Hayır, hayır, hayır. Mesele Türkiye meselesidir. Mesele milletimizin şahsında sembolleştirdikleri İslam meselesidir. Batıyı az çok tanıyan bilir ki; onlar için Türk demek Müslüman demektir. Haram görmüş, kursak çürümüş bir gönül, akıbeti ölüm olan çaresiz bir hastalığa tutulmuş demektir. Son 5 yılda yaşadığımız her hadisede gördük ki; milletimiz her iki bakımdan tertemiz. Eksikler yok mu, yanlışlarımız yok mu? Hatasız ve noksansız olan sadece yüce Mevla'dır. İnsanın olduğu her yerde bunlar olur. Önemli olan istikamet kaybetmemektir. Diğerleri halledilir. Bu milletin istikametinin doğru olduğunu gördük, yaşadık. Bugün de karşımda sırat-ı müstakim üzere bir topluluk görüyor olmanın memnuniyeti içindeyim."
Erdoğan'ın konuşmasının ardından tören, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın ettirdiği duayla sona erdi.
FOTOĞRAFLI