Güncelleme Tarihi:
Cihan KAYA/ORTACA (Muğla), (DHA)- MUĞLA'nın Ortaca ilçesinde yaşayan bedensel engelli Gülay Çolak (39), resimle hayata tutundu. Mahallesinde yerleşik yaşayan yabancılar ile eski ve yeni muhtarının desteğiyle atölyeye dönüştürülen evinin odunluğunda tuvale ve çeşitli objeler üzerine resimler yapan Çolak, bu sayede renklerin dünyasından hayata baktığını söyledi.
Ortaca'nın kırsal Okçular Mahallesi'nde doğup büyüyen Gülay Çolak, Muğla Kız Meslek Lisesi Resim Bölümü'nü bitirdikten sonra hedefini resim öğretmenliği olarak belirledi. Bunun için özel yetenek sınavına giren Çolak, mülakatta elenince, bu hedefini rafa kaldırdı. Bu süre içerisinde evde resim çalışmalarını sürdürdü. Denizli'de 18 yaşındayken tanışıp, gönlünü kaptırdığı Suat Çolak (48) ile evlenen Gülay Çolak, evinin geçimine katkı sağlamak için bir fabrikada desinatör olarak çalışmaya başladı. 1997 yılında 'Şerife Ayşe' ismini verdikleri kızları dünyaya geldi. 'Her şey tam yoluna giriyor' derken, 2001 yılında 22 yaşındayken geçirdiği trafik kazası Çolak'ın hayatını altüst etti. Çolak, kazadan 2 ay sonra, omurilik felçlisi olup, bir daha asla yürüyemeyeceğini öğrenince yıkıldı. Doğup, büyüdüğü Okçular Mahallesi'ne dönen Çolak'ın talihsizliği burada da yakasını bırakmadı. Sırtındaki platin kırılan ve akciğeri bu nedenle su toplayan Çolak, Ankara'daki Ayaş Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada doktorların yüzde 10 yaşama şansı olduğunu söylediği Çolak, "Herkesle vedalaşıp, ameliyata girdim. Ameliyatım 18 saat sürdü. 7 bin lira tutan hastane masraflarının yarısını ödeyemeyince Ankara'daki Ayaş Hastanesi'nde rehin kaldım. Ankara'daki bir işadamı durumu öğrenip, parayı ödeyince taburcu edildim. O dönemde üzüntüden saçlarım döküldü" dedi.
EVİNİN ODUNLUĞUNU ATÖLYEYE DÖNÜŞTÜRDÜLER
Hastaneden çıktıktan sonra tekrar Okçular'a döndüğünü ve tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak yaşamını sürdürmeye başladığını belirten Çolak, yaşadıkları şöyle aktardı:
"O dönemde Dalyan Mahallesi'nde yaşayan işadamı Atilla Karabulut, benden kanserden ölen babasının resmini yapmamı istedi. Böylelikle tekrar resim yapmaya başladım. Ardından bunu, Okçular İlkokulu'nun duvarına İngiliz Alan Fenn ve eşi Janet Surman ile İskoçyalı Fiona Mac Rae ile birlikte yaptımğız resimler takip etti. Sonrasında ise ilçede yaşayan yabancı uyrukulardan çok büyük destek gördüm. Okçular Mahallesi'nde yaşayan John Codling, Stave Smith, Tina Roymattingly, Karl Pilcher, Therasa Whideof ve Rolant Whideof, Joes Macrhe, Alan Fenn, Janet Surman, Len Young, Fiona Malrae ile Nazan Albayrak, o dönem muhtar olan Ömer Çoban ve eşi Zennur Çoban ve şu an muhtar olan Bayram Özal, elele verip, evimin yanındaki salaş durumdaki oldunluğumuzu restore ederek ve bana da tek kuruş harcatmadan pırıl pırıl bir resim atölyesi haline getirdi. Şimdi bu atölyede eserlerimi yapıyorum. Sipariş üzerine tablolar yapıyorum. Çoğu zamanda değişik obje ve materyalleri tuval gibi kullanıp, yaptığım resimler de oluyor. Ayrıca son bir yıldır su kabaklarına şekline göre penguen ve keklik resimleri çiziyorum" dedi.
'RENKLERİN DÜNYASINDAN BAKIYORUM HAYATA'
Hedefinin ileride resim sergisi açmak olduğunu da söyleyen Gülay Çolak, "İnsanlar bizlere acımasınlar, sadece imkan yaratılsın yeter. Hayat güzel ile çirkinin içiçe girdiği, herkesin başka bir pencereden baktığı çeşitlilik ülkesidir. Ben o pencereyi kendi yaratanlardan biri olarak, renklerin dünyasından bakıyorum hayata. Çünkü aslolan yaşamak, sevdiklerinle bir gün daha güneşin doğuşunu görebilmektir" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI