Güncelleme Tarihi:
MUĞLA (AA) - Fethiye'de Rum köyü olarak bilinen Kayaköy'ün Osmanlı arşivlerinde "Kayı" isminde Türk köyü olduğu iddia edildi.
Fethiye Yörük Türkmen Derneği ve Bağlıağaç Şehit Nizamaettin Akan Ortaokulu Sosyal Bilgiler Öğretmeni Eren Fehmi Eroğlu’nun yaptığı araştırmalar sonucunda, Kayaköy'de 1400'lü yılların başında Osmanlı’ya bağlı Kayı ve Karakeçili Yörüklerinin yaşadığı belirtildi.
Köyün çevresindeki ev, medrese ve cami kalıntıları ile mezar taşlarında "Kayı" damgasına rastlayan araştırmacılar, bölgede Rumlardan önce Türklerin yaşadığını öne sürdü.
Bölgeye 1530 yılında Rumlar tarafından 66 hane olarak kurulan Elviz (Kayaköy) yerleşim yerine ise yoğun olarak 1850 yıllarında, adalarda yaşayan Rumların ticaret yapmak için göç ettikleri belgelerde yer alıyor.
Eroğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, 2. Beyazıt dönemi Tahlil Defteri,1530 yılına ait 166. Muhasebe-i Vilayeti Anadolu Defteri, 1583 yılına ait 110. nolu Tahlil Defteri, 1600, 1700 ve 1800 yıllarına ait Osmanlı belgeleri ile Menteşe Sancağı Nüfus Sayımlarında bölgede çoğunlukla Türklerin yaşadığına dair belgeler bulduklarını söyledi.
Bölgeye 1850 yıllarında adalardan Osmanlı'ya sığınmak ve ticaret yapmak amacıyla Rumların göç ettiğini belirten Eroğlu, "1860 yılında yaklaşık 400 olan Rum nüfusu, 1914 yılında Elviz'te 6 bin 626'ya ulaşmış. Osmanlı belgelerinden elde ettiğimiz veriler, bölgeye Rumların yoğun şekilde göç ettiğini kanıtlıyor ama bu bölgede her zaman Türkler yaşamış" dedi.
Eroğlu, 1843 yılında Osmanlı belgelerinde bölgedeki köylerin isminin, "Kayı Köy", "Taş Kayı Köy", "Elviz", ilerleyen dönem de Karakeçililer mevkisi şeklinde bulunduğunu anlattı.
2. Beyazıt döneminde Kayı ve Taş Kayı köylerinde Türklere ait 343 hanenin kayıtlı olduğunu bildiren Eroğlu, yakın dönemde Rum nüfusun artması nedeniyle bölgenin Rum köyü olarak gösterilmeye çalışıldığını savundu.
Eroğlu, belgelerde Rumların yaşadığı yerin Elviz olarak ayrıldığını, atalarına ait ve Kayı köy olarak belgelenen köyü Rum köyü ilan etmenin tarihe ve gerçekliğe aykırı olduğunu ifade etti.
2. Beyazıt döneminden itibaren yörenin tamamen Kayı ve Karakeçili cemaatinin yurdu haline geldiğine dikkati çeken Eroğlu, şöyle konuştu:
"Köyde, üzerinde Kayı damgası olan mezar taşları çalınmış ama unutulan bir şey var, Kayılar gittikleri her yere damgalar atıyordu. Köyün çevresinde yaptığımız araştırmalarda bu damgalara rastladık. Menteşe bölgesinde Müslüman mezar taşları bu bölgedeydi. Yaklaşık 7 yıl önce yaptığımız araştırmada, 1000 ve 1100 yıllarına ait 3 mezar taşı bulmuştuk. Yani Türkler 1071'den önce buradaydı ancak bugün o mezar taşları çalındı."
Eroğlu, Kayı köyünde 1530 yılına ait 166. nolu Tahlil Defterinde bahsedilen bir medrese olduğunu, 1851 yılında meydana gelen büyük depremde bu binanın büyük hasar gördüğünü ancak medresenin namaz odasının günümüze kadar nispeten ayakta kalmayı başardığını anlattı.
2. Beyazıt döneminden sonra gelen 343 hanelik Kayı cemaatinin bölgede yerleşik hayata geçtiğini ve evler oluşturduğunu vurgulayan Eroğlu, "Binaların çoğu depremlerde yıkılmış ama evlerin kalıntılarında sonraki yıllarda binayı güçlendirmek amacıyla duvarların genişletildiğini görüyoruz. Ayrıca bu evlerde Kayı damgaları yer alıyor. Bunları da yaptığımız araştırmalarda bulup belgeledik" diye konuştu.
- "Mezar taşları çalındı"
Fethiye Yörük Türkmen Derneği Başkanı Ramazan Kıvrak ise 15 yıl önce bölgedeki mezarlıkta Kayı boyuna ait damgalar bulunan mezar taşlarını belgelediklerini ancak bu taşların geçen zaman içinde kaybolduğunu söyledi.
Mezar taşlarının bir milletin tapusu olduğuna dikkati çeken Kıvrak, şunları kaydetti:
"Bir köyün ne zaman yerleştiğini, orada kimlerin yaşadığını ancak mezar taşlarından öğrenebilirsiniz. Kayı köyünün tapuları çalınmıştır. Burada devletimize görev düşüyor. Kayı köyünün adını belgeleyen mezar taşlarını kim çaldıysa bulunmasını istiyoruz. Kayı köylüleri de dedelerinin mezar taşlarını korusunlar. Bir tapu kaydı olan mezar taşlarını yok ederek buranın Türk yurdu olmadığını göstermeye çalışıyorlar."