Güncelleme Tarihi:
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Tacettin Çolak, bir grup parti üyesiyle, Yunanistan'ın 2004 yılından bu yana işgal ettiğini ileri sürdüğü Ege'deki 18 adayla ilgili Bodrum Belediye Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. 'Emperyalistler, işbirlikçiler geldikleri gibi gidecekler', 'Yeni Sevr'e karşı yaşasın ikinci kurtuluş savaşımız', 'Kahrolsun ABD, AB emperyalizmi' sloganları atan 11 kişilik grup, ellerinde 'Ege adalarının işgaline sessiz kalmak, vatana ihanettir', 'Lozan kazanımı 18 adanın işgaline göz yumanlar halkın iktidarında mutlaka hesap verecekler' yazılı dövizler taşıdı.
HKP Genel Sekreter Yardımcısı Çolak, basın açıklamasında Ege'deki 18 adanın Yunanistan tarafından işgal edilmesine tepki gösterdi. Çolak, şöyle devam etti:
"Ege'de son günlerde bir hareketlilik yaşıyoruz. Bu hareketlilik,2004 yılından bu yana yapılması gereken daha doğrusu yapılmayıp ihmal edilen görevlerin karikatürü bile değildir. Genelkurmay Başkanı yanına kuvvet komutanlarını alarak o kadar işgal edilmiş adamız olmasına rağmen iskana açılmış, silah ve mühimmat doldurulmuş adalarımız olmasına rağmen, bir kayalığa çıkmak istiyor. Oraya da çıkamadan dönüp geliyor ve bu milletin ulusal onuru maalesef ayaklar altına alınıyor. İşte biz buna karşı duyarlı olmak gerektiğini savunuyoruz. Ege'nin bir Yunan gölü olmadığını savunuyoruz. Lozan'ın 12. maddesi ile birlikte Asya kıyılarından 3 mil uzaklıktaki Ege'deki kara parçalarını Türkiye'ye bırakan anlaşma uyarınca bu adaların Türk toprakları olduğunu biliyoruz. Uluslararası sözleşmelerle de bu adalar Türkiye'ye bırakılmış yerlerdir. Topraklarımızda, bizim yöneticilerimiz, şu anki başbakan ve bir önceki başbakan pasaportla giriyor buralara ne yazık ki. O da yetmiyor adalara tatile gittikleri yatlarındaki Türk bayrağını bile kapatarak tatil yapıyorlar. İşte biz bunlara itiraz ediyoruz. Geçen 29 Ocak'ta maalesef Kuvvet Komutanları ve Genelkurmay Başkanı aynı suçu işlemiştir. Turistik gezi dahi yapamadan geri dönmüşlerdir. Oraya savaşmaya gidilmesi gerekir. Ancak, savaşmaya değil de sanki 'paşa paşa' sıvışmaya gitmişlerdir. Lafa gelince, 'Bize Sevr'i gösterip Lozan'a razı ettiler. Şöyle bağırsan sesimizin duyulacağı uzaklıktaki adalarımızı verdiler' diyen başkomutan ise günlerdir ölü numarası yapmıştır. Halkın Kurtuluş Partisi olarak ülkemizin egemenlik haklarını ayakları altına alındığı bu acıklı duruma itiraz ediyoruz, sorumlularının hesap vermesini istiyoruz."
Çolak, Çeşme ve Didim'de de oradaki adaların işgali ile ilgili Çeşme ve Didim Adliyesi'nde suç duyurularında bulunduklarını savcıların bu başvuruları 40 yere danışarak alabildiklerini anlatırken, "Yunanistan Ege'de keyfi davranışlarını kendi kara sularımızdaki vatandaşlarımıza da uygulamaktadır. İşte Yunanistan'ın bu saldırıları aynı zamanda Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 102. maddesinde tanımlanan 'Devlet gemisiyle deniz haydutluğu' suçunu oluşturmaktadır. Sonuç olarak Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki adalarımızı işgal etmesi, balıkçılarımızı katletmesi ve tutuklaması Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) kuruluşunu öngören Roma statüsünün divanın yargı yetkisine giren suçları düzenleyen 5. maddesinde öngörülen 'savaş suçları' ve 'saldırı suçunun' kapsamına girmektedir" dedi.
Çolak, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvuru yapma yetkisinin devletlere bırakılmış olduğuna dikkati çekenmeh buna rağmen 2004 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkililerinin kayıtsız kaldıklarını söyledi. Grup, açıklama ardından Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne suç duyurusunda bulunmak için postaneye gitti. Bodrum PTT Bank'tan hazırladıkları dosyayı Hollanda'nın Lahey kentindeki UCM'ye gönderdi. Grup, daha sonra buradan ayrıldı.