Güncelleme Tarihi:
MUĞLA'da sivil toplum kuruluşları, eşi 27 yaşındaki G.G. (Gökhan Günay) tarafından dövülerek öldürülen iki çocuk annesi 26 yaşındaki Gizem Günay'ın cinayetini ortak yazılı açıklamayla kınadı.
Akdeniz Yeşilleri Derneği, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Emek Benim Kadın Derneği, Karya Kadın Derneği ile Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Kadın Komisyonu, Menteşe Kent Konseyi Kadın Meclisi ve Menteşe Kent Konseyi Engelli Meclisi, yayınladıkları ortak basın açıklamasıyla, 7 Ağustos'ta eşi tarafından öldürülen Gizem Günay'ın cinayetini kınadı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"2010-2015 yılları arasında en az 1134 kadın öldürüldü. Öldürülen iki kadından birinin faili kocası veya eski kocası oldu. 235 cinayet devam eden ayrılık veya boşanma sürecinde yaşandı. Özetle failler koca, sevgili, baba, oğul, erkek kardeş, kısaca kadınların en yakınındaki erkekler. Tıpkı Muğla'da geçtiğimiz günlerde Gizem Günay'ın kocası Gökhan Günay tarafından dövülerek öldürülmesinde olduğu gibi. Hikaye Türkiye'deki pek çok kadın cinayetiyle benzer nitelikte. Basından okuduklarımız cinayetin her zaman ki gibi 'Geliyorum' demiş olması. Türkiye'de kadın cinayetlerinde öldürülen kadınların tamamına yakınının cinayet öncesinde şiddet gördüğü gibi Gizem de önce şiddet görüyor, sonra boşanıyor. Ancak ailesinin baskısıyla şiddet gördüğü için boşandığı kişiyle tekrar evlenmek zorunda bırakılıyor. Ve sonuç 1.5 yaşındaki kızının gözleri önünde dövülerek öldürülüyor. Bizler ise her kadın kaybının ardından 'Bir kişi daha eksilmeyeceğiz' diye, avazımız çıktığı kadar bağırırken her seferinde bu cinayetlerin nasıl önlenebileceğini de yetkililere defalarca hatırlatacak taleplerimizi iletmekten bıkmadık, bıkmayacağız. Ama özetle ve bir kere daha devletin yasa koyucularla birlikte uygulayıcılarına diyoruz ki: 'Her ilde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) kurulmalı ve kurulacak. ŞÖNİM'lerde kadın örgütleriyle ilişkili uzman personel çalıştırılmalıdır. Ayrıca, kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatmaktadır. Unutmayınız ki kanunlar ne kadar iyi olursa olsun, uygulayanların zihniyeti değişmediği sürece yol alınamaz. Bu sebeple kreş çağından başlayarak müfredata toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri konulması gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyoruz'
Hukukçulara özellikle diyoruz ki 'Cinsel kimlik ayırımcılığı etnik ayırımcılık kadar kötüdür. Kadın ve erkeğin hak ve hukuk korunurken eşit olduklarını unutmayınız. Hiçbir kadın cinayeti failinin sebebi hafifletici olamaz. Ailelere diyoruz ki kız çocuklarınızı, oğlan çocuklarından ayırmadan yetiştirmekle işe başlayabiliriz. Çocuklar ilk yaşlardan itibaren birlikte oynamalı, büyümeli ve okula gitmelidirler. Unutmayalım ki herkes üzerine düşeni yaparsa kadın cinayetleri önlenebilir"
Cavit AKGÜN / MUĞLA, (DHA)
FOTOĞRAF