IHA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2015 18:57
BODRUMLU’LAR RES’E KARŞI KARARLI “ÖLÜRÜZ, DAĞLARIMIZI VERMEYİZ”
Muğla’nın Bodrum İlçesi Yalıkavak mahallesinden yaklaşık 125 kişilik bir grup, RES-rüzgar enerji santrallerini yerinde görmek için Çeşme Karaburun’a gitti.
Bazı sivil toplum örgütlerinin de katıldığı gezide RES’in yarattığı tahribatı gören Bodrumlular, "Ölürüz de dağlarımızı vermeyiz" diyerek, RES’e karşı mücadeleyi sürdürme sözü verdi.
Bodrum’un Yalıkavak Geriş tepelerine kurulması planlanan Rüzgar Enerji Santrali-RES’e karşı mücadele vermeyi sürdüren Bodrumlular, Çeşme Karaburun’da tamamlanan RES projesini görmek üzere hafta sonunda bir gezi düzenledi. Yalıkavak halkı, Çeşme’deki durumu görünce, davalarında ne kadar haklı olduklarını bir kez daha anladıklarını belirterek, “Canımızı veririz, dağımızı vermeyiz” dedi.
Geriş’ten sabah dört otobüsle yola çıkan Bodrumlular, önce Yaylaköy’e gitti. Burada tepeleri kuşatan 100’ü aşkın RES türbinini gören Bodrumlular, yöre halkıyla sohbet edip bilgi aldı. Yaylaköy sakinleri, “Bize 8 türbin yerleştirileceğini söylediler. Sonra 100’ü geçti” diye konuştu. Köylüler, türbinlerin günlük yaşamlarını ve tarım faaliyetlerini olumsuz etkilediğini belirterek “Sakın köyünüze bunu yapmalarına izin vermeyin” uyarısında bulundu. RES gezisi, Karaburun’la devam etti. Karaburun’un yüzölçümünün üçte ikisine yayılan rüzgar türbinlerinin doğaya zarar vermeye başladığını söyleyen yöre halkı, türbinlerin oluşturduğu titreşim ve gürültünün rahatsız edici boyuta ulaştığını belirtti.
Günübirlik RES turunun ardından Bodrum’a dönen Yalıkavak halkı, bir gün sonra gezinin değerlendirmesini yapmak için Geriş Meydanı’nda toplandı. Halk, orada gördüklerini anlattı ve mücadele konusunda yol haritasını çizdi.
“FACİA GİBİYDİ”
Hüseyin Hamurlu, “Görüntü çok kötüydü. Halk perişan halde. Yatak odasına kadar o gürültü, titreşim ulaşıyormuş. Ben sanıyordum ki ince elektrik direği gibi bir şey olacak. Ama dev gibi direkler, 100 metre yükseklik. Bir helikopteri tepesine koymuşlar. 50’şer metrelik pervanesiyle. Facia gibiydi. Hiç dönmedikleri halde korkumuzdan bakamadık yukarıya. Dönerse, yanına yaklaşmak mümkün değil” diye konuştu. Hamurlu, “Biz vatandaşız. Bunlara da karşı değiliz tabii ki. Olsun. Ama yaşam alanımıza bu kadar yakın olamaz. Bizim rüzgarlı dağlarımız öyle çok ki. Gelip turizmin tam göbeğine bunları yerleştirmek olur mu hiç” yorumunu yaptı.
Meryem Ürkmez ise Karaburun’a ve Yaylaköy’e gittikleri sırada türbinlerin çalışmadığını ancak buna rağmen görüntülerinden ürktüklerini belirtti. Ürkmez, “Orada halkla konuştuk. Eskiden domuz avına çıkarlarmış. Şimdi artık domuz olmuyormuş. Yarasalar bile gelmiyormuş. Keçilerinin yavruları olmuyormuş, süt bile alamıyorlarmış. Terk edecek duruma gelmişler.Canınızı verin dağınızı vermeyin” diyorlar bize. Gafil avlamışlar onları. İnsanları kandırmışlar” diye konuştu.
Hasan Yokarlı da kendilerini ‘rantçılıkla’ suçlayanlara seslenerek “Sizin menfaatiniz var diyorlar. Benim köyüm burası. Rantı varsa, ben bunun içinde doğmuşum zaten ve yaşıyorum. Sen neden geliyorsun” diye konuştu. Çeşme gezisini anlatan Yokarlı, şunları söyledi: “Karaburun Muhtarı dedi ki, ‘Köyü satın almak için para dağıttılar, seçimde de beni alaşağı ettiler. Çünkü ben RES’lere direndim’ dedi. Bu siyasi parti işi değil, birkaç vatandaşın da meselesi değil. Yarın çocuklarımız ‘ne biçim insansınız siz’ derse ne cevap vereceğiz. Mezarlık bile kamulaştırmanın içinde kalmış. Yarın bu insanlar nereye gidecek? Yazık memleketimize” dedi.