Güncelleme Tarihi:
Cavit AKGÜN/MUĞLA, (DHA)- MUĞLALI hırdavatçı Kazım Eren (37), hiç vazgeçmediği avukatlık hayalini gerçeğe dönüştürdü. 7 yıldır işlettiği hırdavat dükkanını kapatıp, hukuk fakültesi okuyan Kazım Eren, kredili sistemle 4 yıllık okulu 3 yılda bitirerek, avukatlık diplomasını aldı. Cüppesini giyer giymez soluğu babasının mezarı başında alan Eren, kendisine hukuk bürosu da açtı.
Muğla Anadolu Lisesi'nden 1999 yılında mezun olan Kazım Eren, sınav sistemindeki değişiklik nedeniyle hukuk fakültesine kaydını yaptıramayınca tercihini Eskişehir Üniversitesi Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü'nden yana kullandı. Üniversiteyi başarıyla tamamlayan Eren, memleketine dönüp, hırdavat dükkanı açtı. 2009 yılında Gülşah Hacıoğlu ile evlenen ve 7 yıl ticaretle uğraşan Kazım Eren'in, hayallerini süsleyen avukat olma isteği hiç geçmedi.
Eren, bu süreçte eşinden, 2010 yılında Açıköğretim Fakültesi'nin 'Adalet' adlı 2 yıllık önlisans bölümü olduğunu ve bu okuldan mezun olanların Dikey Geçiş Sınavı (DGS) ile hukuk fakültesine geçebildiklerini öğrendi. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Adalet Bölümü'ne kaydını yaptırdı. 2 yıllık ön linsans bölümünden 2011 yılında onur belgesi alarak mezun oldu.
Mezun olduktan 1 yıl sonra kalp krizinden babasını kaybeden genç işletmeci, 2013 yılında DGS'yi kazanıp, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırdı. Üniversite ile iş hayatını bir arada yürütemeyen Eren, yol ayrımına gelince dükkanını kapattı ve 4 yıllık üniversiteyi kredili sistem sayesinde 3 yılda tamamladı. Eren'in 1 yıl önce de oğlu Mehmet Ali dünyaya geldi.
Yakınlarının desteği ile ailesinin geçimini sağlayan Eren, geçen yıl üniversiteden mezun oldu. 1 yıllık stajını tamamlayan Eren, avukatlık ruhsatını alır almaz cübbesini giyerek babasının mezarını ziyaret etti.
SINAV SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİK PES ETTİRMEDİ
Sınav sistemindeki değişiklik nedeniyle hukuk fakültesine gidemediğini anlatan genç avukat Kazım Eren, "Ortaokul yıllarından itibaren avukatlık mesleğine her zaman ilgim oldu. Bu ilgi lise yıllarında, kişilik yapımı iyi tanıyan anne ve babamın da desteklemesi ile bir ideal halini aldı. Hedefim olan avukatlık için şart olan hukuk fakültesini kazanabilmek için o yıllarda sözel bölümden üniversite sınavına girilmesi gerekiyordu. Ben de lise son sınıfa kadar tüm hazırlıklarımı bu yönde yapmama rağmen tam üniversite sınavına gireceğimiz 1999 yılında, ülkemizin artık kanayan yarası haline gelen sınav sistemi değişiklerinden ben de nasibimi aldım. O yıllara kadar sözel puanla girilen fakülte, bir anda eşit ağırlık bölümüne kaydırıldı. Bundan dolayı girmiş olduğum üniversite sınavında, bir önceki sene Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girebilecek bir puan elde etmişken hiçbir hukuk fakültesine giremedim ve tercihimi Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü'nden yana kullandım. O yıllarda özel hukuk fakültesi çok azdı. Benim puanım bunlara yetiyordu. Öğretmen olan babam ve annem özel okullarda eğitimin yeterli olamayacağını düşünerek bu okulları yazmama müsaade etmediler. Babam sonraki zamanlarda, 'Seni özel üniversitenin hukuk bölümüne göndermemek hayatımda yaptığım en büyük hatadır' diyerek pişmanlığını dile getirdi" dedi.
'HAYATIMIN EN ÖNEMLİ KARARLARINDAN BİRİNİ VERDİM'
2005 yılında askerliğini bitirip Muğla'ya döndüğünü anlatan Avukat Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerek okumuş olduğum bölümü sevmediğimden gerekse yaşadığım memleketin kısıtlı imkanlarından dolayı kendi başımın çaresine bakmam gerektiği düşüncesi ile ticarete atıldım. Hırdavat dükkanını açtım. 2012 yılına kadar çeşitli sektörlerde aktif ticaret hayatımı sürdürdüm. Ancak ticarete atılmış olsam dahi benim aklım her zaman idealim olan hukuk fakültesiydi. Bu okulu kazanıp, avukat olduğum için mutluyum. Avukatlık ruhsatımı aldığım gün ilk işim rahmetli babamın mezarını ziyaret edip, 'Rahat uyu babacığım. Senin hata olarak görmen gereken artık hiçbir şey kalmadı' demek oldu."
GENÇLERE ALTIN ÖĞÜTLER
Gençlere tavsiyelerde bulunan avukat Kazım Eren, "Genç arkadaşlarımda gördüğüm en büyük eksiklik çoğunun hayatlarını ideallerinin üzerinde şekillendirmemeleri ve hayattan ne istediklerini bilmemeleri. Onlara tavsiyem, kendilerine bir ideal belirlemelidirler. Kendi yapılarını iyi analiz edip ileride yaparken mutlu olacakları işi seçmelidirler. Çünkü insan mutlu olduğu meslekte başarılı olabilir. Sonra asla vazgeçmemeyi kişiliklerinin, hayat görüşlerinin bir parçası hailine getirmeliler. Hayat hiçbir zaman başarıyı altın tepside sunmaz. Zaten o yüzden herkes başarılı olamaz. Başarılı olmanın yolu; başarıya giden yoldaki engelleri akılcı çözümlerle ortadan kaldırmaktır. Bundan sonra başarı kendiliğinden gelecektir. Bunu da yolu ancak ve ancak çok çalışmaktan geçer " dedi.
'KENDİM VE AİLEM İÇİN İDEALLERİMİN PEŞİNDE KOŞTUM"
Eren, Hukuk Fakültesi'nde okurken evli ve 1 çocuk babası olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm düzenimi bozarak, birçok insanın göze almayacağı bir riske girerek kendim ve ailem için idealimin peşinden koştum. Bunu ileride büyüdüğünde çocuğuma da örnek olsun diye yaptım. İdeallerinizden vazgeçmeyin. Unutmayın ki, ideallerinize ulaşmak size daha büyük işler yapmanız için gerekli olan özgüveni, iç saygıyı ve özgürlüğü kazandıracaktır. Kimsenin size yapamazsın demesine müsaade etmeyin. En başarılı insanların hayatlarını incelediğinizde şunu göreceksiniz ki istinasız hepsi çok büyük yoklukların ve zorlukların içinde çıkmışlardır."
FOTOĞRAFLI