IHA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2015 17:19
MERSİN ÜNİVERSİTESİ'NDE LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER İÇİN HAZIRLANAN 'YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇENİN ÖĞRETİMİ' YAZ OKULU ETKİNLİĞİ BAŞLADI.
Mersin Üniversitesi’nde (MEÜ) lisansüstü öğrenciler için hazırlanan ’Yabancı Dil Olarak Türkçe’nin Öğretimi’ yaz okulu etkinliği başladı.
MEÜ’de farklı üniversitelerden 32 yüksek lisans ve doktora öğrencisinin ve 18 öğretim elemanının eğitmen olarak yer aldığı ’Yabancı Dil Olarak Türkçe’nin Öğretimi’ yaz okulu etkinliği, 12-19 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek. TÜBİTAK’ın BİDEB 2229 destek programı kapsamında desteklenen etkinliğin konukları, Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Suna Ağıldere ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Veli Doğan Günay oldu.
60 saat teorik, 15 saat uygulama olmak üzere toplam 75 saatlik içeriğe sahip etkinlik kapsamında, Yabancı Dil Olarak Türkçe’nin Öğretimi, yöntem ve teknikler, sınıf içi etkinlikler, dinleme becerisi, yazma becerisi, konuşma becerisi, sözcük öğretimi, kalıp ifadelerin öğretimi, derlembilim çalışmaları, kaynaklar ve materyal geliştirme, dilbilgisi öğretimi, öğretmen yeterlilikleri, okuma becerisi, okuma ve yazma becerilerinin geliştirilmesi, görsel okuryazarlık, sınav hazırlama ve uygulama konularında eğitimler verilecek. Alan uygulamaları ve öğrenci sunumlarının ardından sınav yapılacak.
Etkinliğin 12 Ekim Pazartesi günü yapılan açılışında konuşan etkinlik koordinatörü Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bülent Özkan, son yıllarda Türkçe öğrenmeye yoğun bir talep olduğunu söyleyerek, Türkiye’deki yerleşik üniversitelerde yabancılara Türkçe öğretimi konusunda lisans düzeyinde bir eğitim programının ve bu alanda yetişmiş elemanının eksikliğine dikkat çekti. Özkan, düzenledikleri etkinliğin bu amaca yönelik hazırlandığının altını çizdi.
’Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretimi’ yaz okulu etkinliğinin ilk eğitimi Özkan tarafından "Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri" başlığıyla verildi. Türkçenin izlerine çok geniş bir coğrafyada rastlamanın mümkün olduğunu belirten Özkan, her dilin bulunduğu coğrafi bölgeye ve koşullara göre yayılım, dağılım ve kullanım alanlarının bulunduğunu söyledi. Türkiye Türkçesinin bugün 77 milyon kişi tarafından konuşulduğunu kaydeden Özkan, bu sayıyı artırma konusunda şunları söyledi: "Dil öğrenmek isteyenlerin ilk başvurduğu kaynak sözlük olmuştur. Ancak yabancılara Türkçeyi öğretmede kullanılabilecek bir sözlük mevcut değildir. Türkçenin yabancılara öğretilebilmesi için söz varlığının toplanması, anlam sıralarının çıkarılması gerekiyor. Hatta Türkçenin söz varlığını anlık olarak, hem liste hem de derlenmiş biçimde, elektronik veri tabanlarında sunmamız gerekiyor."
Etkinliğin öğleden sonra devam eden bölümünde Gazi Üniversitesi Afrika Medeniyetleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Suna Ağıldere ve Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Veli Doğan Günay tarafından birer konferans verildi. Konferansın dinleyicileri arasında Mersin Üniversitesi Rektör Danışmanı Doç. Dr. Aslıhan Doğan Topçu ve Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nisa Ünaldı Coral da yer aldı.
Ağıldere, "Türkçe: Türkiye’nin Afrika Kıtasındaki Yumuşak Gücü" başlığıyla verdiği konferansında Türkçeyle ilgili genel bir değerlendirme yaparak Afrika kıtasında Türkçenin yaygınlaştırılması için yapılan faaliyetlerden ve paydaşlarından bahsetti. Türkiye ve Afrika kıtası arasında, kökleri tarihe uzanan çok yönlü bağların bulunduğunu söyleyen Ağıldere, bu bağların 1998 yılından bu yana daha da güçlendirildiğini belirtti. Yumuşak güç olarak üniversiteler ve uluslararasılaşmanın önemine değinen Ağıldere, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve YÖK nezdinde yapılan Türkçeyi yaygınlaştırma faaliyetlerinden söz etti.
Günay ise "Dil Politikaları ve Türkçenin Dünyadaki Durumu" konulu konferansında dünyadaki dillerin durumu, dil planlamaları, dilsel düzenlemeler, dünya devletlerinin resmi dil durumu, kaybolmakta olan diller ve yapılması gerekenler ile Türkçeyle ilgili dil politikasının nasıl olması gerektiği yönünde bilgiler aktardı. İngilizcenin, bilim, ticaret ve eğitim dili olarak yaygınlaşması karşısında küçük dillerin var olma şansının giderek azaldığını söyleyen Günay, "Her 14 günde bir doğal dil kayboluyor. 21’inci yüzyılın ortalarında mevcut dillerin yüzde 70-90’ı yok olacak. Dillerin ölümü, kültürel mirasın yok olması demektir" şeklinde konuştu.
Türkçenin dünyada öğretilmesiyle ilgili Türkiye’deki çalışmalardan söz eden Günay, Türkçenin konuşulduğu bölgelerde kültürel bir işlevi olacağını vurguladı. Demografik, ekonomik ya da askeri nedenlerden birini ya da bir kaçını kullanarak Türkçeyi yaygınlaştırmanın mümkün olacağını vurgulayan Günay, Türki Cumhuriyetlerinde Türkçe öğretmeye yönelik ders müfredatları ve araçların geliştirilmesi çalışmalarından da söz etti.