Mersin Barosu, Kadına Yönelik Şiddeti Kınadı

Güncelleme Tarihi:

Mersin Barosu, Kadına Yönelik Şiddeti Kınadı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2015 14:30

MERSİN BAROSU BAŞKANI ALPAY ANTMEN, KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ALINAN TEDBİRLERİN SADECE KAĞIT ÜZERİNDE KALDIĞINA DİKKAT ÇEKEREK, KADINA YÖNELİK ARTAN ŞİDDETTE DEĞİŞEN TEK ŞEYİN, ÖLEN VEYA ŞİDDETE MARUZ KALAN KADINLARI ANLATAN RAKAMLAR OLDUĞUNU SÖYLEDİ.

Mersin Barosu, giderek artan kadına yönelik şiddeti kınadı. Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için alınan tedbirlerin sadece kağıt üzerinde kaldığına dikkat çekerek, “Kadına yönelik artan şiddette değişen tek şey ise ölen veya şiddete maruz kalan kadınları anlatan rakamlar oluyor” dedi.
Mersin Barosu tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla açıklama yapıldı. Mersin Adliye Sarayı’ndaki Avukatlar Odası’nda yapılan açıklamaya Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen ile Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Seher Yalçınkaya Çetin ile merkez üyesi avukatlar katıldı.
“DEĞİŞEN TEK ŞEY ŞİDDETE UĞRAYAN KADINLARI ANLATAN RAKAMLAR”
Baro Başkanı Antmen, yaptığı konuşmada, kadın cinayetlerine dikkat çekti. Adalet Bakanlığı’na göre, 2002-2015 yılları arasında 5 bin 406 kadın cinayetinin işlendiğini belirten Antmen, ancak resmi rakamlardan derlenen Birleşmiş Milletler (BM) istatistiklerinin ise aynı dönem için kadın cinayetleri rakamını 13 bin 381 olarak açıkladığına işaret etti. TBMM İnsan Hakları Komisyonu tarafından yayınlanan “Kadına ve Aile Bireylerine Yönelik Şiddet İnceleme Raporu”na göre, son 10 yılda kadın cinayetlerinde yüzde 1400 gibi dev bir artış olduğunu belirten Antmen, “Kadına yönelik şiddet, özellikle ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla iç içe geçerek artıyor. Kadına yönelik artan şiddette değişen tek şey ise ölen veya şiddete maruz kalan kadınları anlatan rakamlar oluyor. Kadına yönelik şiddet, geleneksel ön kabuller, toplumun ve devletin duyarsızlığı ile büyüyor. Şiddet yalnızca bedenlere zarar vermiyor, kadınların öz saygısını, ihlale direnme ve hak arama arzusunu zayıflatıyor veya yok ediyor” diye konuştu.
Antmen, Türkiye’de kadına yönelik işlenen en çok şiddet suçlarını ise ‘cinsel taciz ve saldırı, çocuk düşürtmek, fuhuşa zorlamak, eziyet, tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali, kasten veya tedbirsizlik nedeniyle yaralamak, bekaret kontrolü, kötü davranış, hakaret, çocuğun kaçırılması, çalışma özgürlüğünün engellenmesi, alıkonulması, huzur bozmak, izinsiz kısırlaştırmak, töre veya namus cinayetleri’ olarak sıraladı. “Yapılması gereken, her türlü ayrımcılığa olduğu gibi cinsiyet ayrımcılığına da tavizsiz olarak karşı çıkmaktan ibarettir” diyen Antmen, kadını şiddetten korumaya yönelik yasal düzenlemelerin hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Kadınların, mücadelelerinde hukuku yanlarında göremediklerini dile getiren Antmen, “İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdi, ancak sözleşme hükümleri hayata geçirilemiyor. Tedbirler sadece kağıtta kalıyor. Sigaraya karşı oluşturulan eylem planları gibi planlar ne yazık ki, konu kadınlar olunca geri planda bırakılıyor. En başta kadına olmak üzere tüm canlılara yönelik ayrımcılığı ve şiddeti kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
“İLK 9 AYDA 236 KADIN BOŞANMAK İSTEDİĞİ VEYA EVLENMEK İSTEMEDİĞİ İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ”
Antmen’in ardından Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Seher Yalçınkaya Çetin de merkez üyesi avukatlarla birlikte, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu’nun (TÜBAKKOM) ülke genelinde yaptığı ortak basın açıklamasını okudu. Kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğunu vurgulayan Çetin, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nin önsözünde, kadına yönelik şiddeti önlemenin bir devlet politikası olması gerektiğinin belirtildiğini kaydetti. Çetin, günümüzde, kadına yönelik şiddet olgusunun, sadece bir kadın sorunu olarak değil, toplumsal bir sorun olarak çok yönlü olarak gündeme alındığını ve çözüm üretmek için sosyoekonomik koşullar, politik gelişmeler ve kültürel etkenlerle birlikte değerlendirildiğini ifade etti.
Yerel ve ulusal medyaya yansıyan haberlere göre, 2015 yılında Ekim ayına kadar erkeklerin, 236 kadını, boşanmak istediği veya evlenmek istemediği için öldürdüğünü söyleyen Çetin, şöyle devam etti: “Kadına yönelik şiddet artarak devam etti, 15 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 5 kadın ve kız çocuğuna zorla fuhuş yaptırdı, 29 kadını yaraladı, 6 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulundu. Öldürülen kadınlar arasında, yasal haklarını kullananlar, katili hakkında 3 kez koruma kararı çıkartmış olan da vardı. Hangi yasayı getirirsek getirelim, ailede ve toplumda bu yetiştirilme sorunları aşılmadan, temel eğitimde, hatta anasınıfında bu yönde eğitim metotlarıyla dersler verilmeden, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan yasaların bir anlamı kalmamakta, her gün çığ gibi büyüyen kadına yönelik salt şiddet, öldürme fiillerinin önüne geçilememektedir.”
Çetin, kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı: “Türk Ceza Yasamızda mevcut olan ve hakim takdirine bırakılan ‘haksız tahrik indirimi’ ve ‘iyi hal indirimi’ne dair maddelerin, erkek terörüne maruz kalan şiddet mağduru kadınlarda, özellikle de tecavüz ve taciz mağduru kadın dosyalarında maddelerin gerekçelerine, amacına, kapsamına ve mehaz kanunlardaki uygulama şekilleri ile uluslararası sözleşmeler hükümlerinin de dikkate alınarak toplumsal cinsiyet bakış açısından kurtulmuş olarak hukuka uygun uygulanması toplumsal tepkiler ile sağlanmalıdır. Risk gruplarına, şiddetle sık karşılaşan meslek gruplarına ve kamuya yönelik eğitim ve bilgilendirme çalışmalarına hız verilmelidir. Kadına yönelik şiddetle mücadele için hazırlanan Ulusal Eylem Planı hızla ve kararlı bir devlet politikasıyla hayata geçirilmelidir.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!