Anne ve babasını öldüren hemşire yargılanmaya başlandı

MERSİN (AA) - Mersin'de anne ve babasını öldüren hemşire Seher Dadak'ın, iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı.

Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, tutuklu sanık Dadak (30), Karataş Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifade verdi.

Eşinden habersiz anne ve babasına gönderdiği para nedeniyle kredi borcunu ödeyemez hale gelince babasını arayıp kendisine ait altınları istediğini belirten Dadak, "Babam olumsuz yanıt verince, bilet alarak Mersin'e gittim ama geldiğimi söylemedim. Onlara sürpriz yapmak istiyordum. Annem geldiğimi pencereden görünce sevindi, ona ve babama sarıldım. Onlardan birikimlerimi alıp, borçlarımı kapatmayı istiyordum ama ilk 3 gün bunu söylemedim" diye konuştu.

Ailesinin sürekli ev tadilatına para harcadığını savunan Dadak, engelli oğluna hediye edilen altınla da ev eşyası alındığını ileri sürdü.

Dadak, kahvaltıda babasına maddi problemlerinden bahsettiğini aktararak, otizm hastası oğlu nedeniyle kendisi ve eşine hakarette bulununca cinnet getirdiğini iddia etti.

Mutfaktan aldığı sarımsak eziciyle babasının ensesine vurduğunu anlatan Dadak, şunları dile getirdi:

"Yere düştükten sonra istifra etti, ellerimle boğdum. Televizyonun sesi açıktı, içerideki annem duymadı. Oğlum özürlü olabilir ama ben bir anneyim, onu birikimlerimle otizm okuluna götürecektim. Sonra yatak odasına giderek altınları aramaya başladım çünkü bozdurduklarına inanamıyordum. Altınların bir kısmını buldum. Sonra annem yanıma gelerek, 'Ne yapıyorsun' diyerek, boğazıma sarıldı. Babamla sözleşmişler gibi hakaret etti, çocuğuma 'özürlü' deyip durdu. Sonra içeri gidip babamın kafasına vurduğum sarımsak eziciyi alıp, anneme vurdum. Tülbentini alıp boğazına doladım. Sonra göz göze geldik, 'Allah'ım ben ne yapıyorum' dedim ama cinnet getiriyordum. Annem o esnada bana 'Hakkını helal et' dedi. İkisini de çok seviyordum, böyle bir şey olmasını istemezdim. Olaydan sonra başlarında oturup ağladım."

- "Televizyonda kendi haberlerimi gördüm"

Cinayetlerin ardından kuyumcuda bozdurduğu çeyrek altının, oğlunun doğumu dolayısıyla verildiğini ileri süren Dadak, Muğla'daki evine dönerken komşusundan, kendilerinden haber alamadığı için anne ve babasının kaldığı eve bakmalarını istediğini söyledi.

Dadak, altınları Muğla'daki evine bıraktıktan sonra yeniden Mersin'e dönerek, polise ifade verdiğini belirtti.

Mahkeme başkanının, "Neden bize 25 sayfalık mektup yazdın?" şeklindeki sorusu üzerine Dadak, "Koğuşa ilk girdiğimde televizyonda benim haberlerim vardı. Ağlamaya başladım. Oradaki mahkumlardan etkilenip bir mektup yazdım ancak şu an verdiğim ifade geçerlidir" dedi.

Tanık olarak dinlenen sanığın kardeşi C.K. ise evlenene kadar ailesine kendisinin yardım ettiğini, sonrasında ise kız kardeşi Dadak'ın giderleri üstlendiğini söyledi.

Yaşananlardan sonradan haberdar olduğunu savunan C.K, "Anne ve babamla, kız kardeşim arasındaki diyalogları bilmiyorum. 2011'den beri ailemin yaşadığı ev, muazzam değişti. Yaptığım araştırmada 60 bin liralık harcama yapıldığını öğrendim. Babam, bin 100 lira emekli aylığı alan birisi, yani bunları yapması imkansız. Sonrasında yeni araba aldı. Ben sıkıştıklarında yardımcı oluyordum ama evlendikten sonra hep Seher yardım etti. Şikayetçi değilim" diye konuştu.

Sanık avukatı da müvekkilinin kendisine ait birikimleri almak istediği için "yağma" suçlamasının doğru olmadığını, ağır tahrik indirimlerinin uygulanmasını istedi.

Mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 22 Nisan'a erteledi.

- Olay

Merkez Toroslar ilçesinde ikamet eden Fethi (57) ve Aile Korkmaz (55) çifti, geçen yıl 6 Aralık'ta evlerinde öldürülmüş halde bulunmuş, Mersin Cinayet Büro Amirliği ekipleri, çifti en son ziyaret eden kişinin Muğla'nın Milas ilçesinde hemşirelik yapan kızları Seher Dadak olduğunu belirlemişti.

Dadak, emniyetteki çelişkili ifadelerinin ardından anne ve babasını öldürdüğünü itiraf edince 9 Aralık'ta tutuklanmıştı.