Güncelleme Tarihi:
Nezir GÜNEŞ-Emrullah KARAKAŞ/DERİK (Mardin), (DHA)- MARDİN'in Derik ilçesinde, okuma yazma kursuna katılan ve 5 çocuğu doktor, öğretmen ve hemşire Kezban Koyun'un (58) doktor oğlu Hacı Koyun (35), "Kardeşlerimle birlikte okuduk. Bu da ailemize ciddi maddi sıkıntılar getirdi. O dönemin Derik Kaymakamı ve Astsubay Kemal Sarıkaya bize maddi ve manevi yardımcı olarak eğitimimizin tamamlanmasına yardımcı oldu. Haberin yayınlanmasından sonra, 25 yıl önce beni okutan öğretmenim beni aradı. Onur ve gurur duydum" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde, Derik ilçesinde başlatılan okuma yazma seferberliği kapsamındaki kursa katılan Kezban Koyun'un (58), çocuklarını okutma azmi büyük takdir topladı. 5 çocuğu okuyup doktor, öğretmen ve hemşire olan Kezban Koyun'un (58) doktor oğlu Hacı Koyun, 4 kardeşiyle güç koşullarda eğitimlerine tamamladıklarını söyledi. Kezban Koyun'un büyük oğlu Dr. Hacı Koyun, şöyle dedi:
"Çok şükür ben ve kardeşlerim ailemize bir şey katığımıza inanıyorum. Hem köyümüze örnek olmak anlamında hem de öğretmenlerimin adını yaşatmak anlamında iyi bir şey yaptığıma inanıyorum. Çünkü bir birey yetiştiği, eğitim aldığı zaman, inanıyorum ki hem toplumunun hem ülkesinin geleceğine bir şeyler katıyor. Bu anlamda beni okula gönderen başta annem, babam, ninem Sultan Koyun olmak üzere, emeği geçen herkese, öğretmenlerime, dönemin kaymakamına, babamın yakın arkadaşı olan Astsubay Kemal Bey'e yani Kemal Sarıkaya'ya şükranlarımı sunuyorum." Dr. Hacı Koyun, lise son sınıfta eğitim görürken maddi durumlarının iyi olmadığını da belirterek, "O dönemde bir kişiyi okula göndermek zorken, babam hepimizi aynı anda okula gönderebiliyordu. Çünkü, hepimiz bir sene arayla doğmuştuk. Aynı zamanda hepimiz okula gidiyorduk. Ev için ekonomik bir güçtü. Belki şu anda iyi gibi görünebilir. Köy şartlarında ve ekonomi zorluklar altında 5 çocuğu aynı anda okula göndermek, ciddi bir maddi yüktür. Babam bunları başardı" diye konuştu.
'ÖĞRETMENİM BENİ ARADI'
Dr. Hacı Koyun, annesi Kezban Koyun ile ilgili haberin yayınlanmasının ardından ilkokul öğretmeni Galip Gülmez'in kendisini aradığını ve çok duygulandığını ifade ederek, "25 yıl önce ilkokula gittiğim yıllarda öğretmenim olan Galip Gülmez, bana telefonla ulaşarak tebrik etti. Bir öğretmen aradan geçen bu kadar yıl olmasına rağmen öğrencisini unutmuyorsa bu da gurur verici ayrı bir olay. Bunun üzerine ben de Ankara'ya giderek halen çalıştığı bakanlıkta ziyaret ettiğim öğretmenimin elini öperek kendisine teşekkür ettim" dedi.
'BİZİMLE ALAY EDİYORLARDI'
Türkçe bilmediği için Kürtçe konuşan anne Kezban Koyun da, anne ve babasının Mazıdağı ilçesinde yaşadığını ve 40 yıl önce evlenerek Derik ilçesine bağlı Tepebağ köyüne geldiğini söyledi. Kezban Koyun, "Biz fakirdik, bizden uzak olduğu halde, Derik'e bazen yayan, bazen de traktörle çocuklarımızı okula gönderiyorduk. Köyde çok kişi bizimle alay ediyordu. Her şeye rağmen biz pişman olmadık. Çocuklarımız hayatlarını kurtardı. Biz onlarla gurur duyuyoruz. Şimdi bu yüzden herkes bize saygı duyuyor. Bizim çocukların durumunu görenler, onlar da çocuklarını okula göndermeye başladı. Oğlum Doktor Hacı çocuklarımın en büyüğüydü. Oğlum Ferhat sonra geliyordu, o da doktor, Zeynep kızım da doktor oldu. Gurbet kızım öğretmen, Semra kızım da hemşire oldu. Yokluk içerisinde yetiştiler, ben hayvanları besliyordum, eşim de dışarıda çalışıyordu. Kızlarımı okula gönderirken kayınbabam bile bizimle alay ediyordu. Kızım Zeynep'in bir gömlek ve bir pantolonu vardı. Bu giydiği gömlek ve pantolonu, akşam yıkıyor, ertesi sabah yeniden giyiyordu. İmkanımız yoktu, fakirdik, çok zor şartlardaydık. Allah'ın yardımıyla zoru aştık. O elbisesi olmayan kızım bugün doktor olmuş. Başım dik ve bütün çocuklarım beni çok gururlandırdı" dedi.
Kezban Koyun'un eşi Fahrettin Koyun (57) da, çocuklarını yaz kış demeden 3 kilometre uzaklıktaki okula götürüp getirdiğini belirterek şunları söyledi:
"Okul bizden 3 kilometre uzaktı. Kar kış demeden, sabah, öğle, akşam demeden çocuklarımı Derik'e götürüp, getiriyordum. Okuldan getirdiğim zaman çamur çoktu ve çocuklarımın elbiseleri fazla yoktu. Sabah tekrar giymek için, elbiselerini akşamdan yıkıyorlardı. Öyle şartlarda bu çocukları yetiştirdim. Derik ilçesinde su yoktu. Gece, gündüz su satıyordum. Tankerle, traktörle bu çocukları büyüttüm, pişman değilim. İnşallah darısı bütün halkın başına. Çocuklarımı okula gönderdiğimizde bize tepki geliyordu, bize gülüyorlardı. Şimdi o kişiler bize saygı gösteriyor. Artık o insanlar da çocuklarını okula gönderiyor. Çocuklar okula gittiklerinde bazen param olmuyordu. Sağdan soldan, komşulardan borç alıyordum. Çocuklar parayı nereden getirdiğimi sorduklarında, 'Hayvanlarımız vardı, sattık' diyordum. Yanlış anlamayın biz köye örnek olduk. Artık bizim köyümüz 7'den 70'e kadar okula gitmeye başladı. Derik'te o dönem bir kaymakam vardı ismini hattırlamıyorum. O çocuklarıma elbise alıyordu, harçlık veriyordu, okula gönderiyordu. İlçe Jandarma'da Kemal Astsubay vardı, Allah razı olsun. O kendi imkanlarıyla çocuklarıma yardım ediyordu, para veriyordu, harçlık veriyordu, elbise alıyordu. Hayatta Kemal Astsubay'ı ve adını hatırlayamadığım Derik Kaymakamını hiç unutmayacağım. Çocuklarımın okul okumasında en az benim kadar emekleri olmuştur."
FOTOĞRAFLI