Güncelleme Tarihi:
Nermin UÇTU/MANİSA, (DHA)- MANİSA Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, horlama ve uykuda solunum durması olarak bilinen uyku apnesinin görülme sıklığının kilolu kişilerde 7 kat fazla olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, uyku apnesinin depresyona yol açabildiğini belirterek, şeker, tansiyon ve kalp hastalarının hastalıklarının seyrinin şiddetlenmesine neden olabildiğini ifade etti.
MCBÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, uyku apnesinin uyku bozuklukları birimine en sık başvurulan şikayetlerden biri olduğuna dikkat çekti. Uyku merkezlerine en çok uykusuzluk, horlama, uykuda nefes durması, sabah yorgun kalkma gibi şikayetlerle başvurulduğunu ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, uykuda solunum durması olarak adlandırılan bu rahatsızlığın tedavi edilebilir olduğunu söyledi. Hastalığın hem çocuklarda, hem de yetişkinlerde ortaya çıkabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Yılmaz, fazla kilolu olan kişilerde uyku apnesinin görülme sıklığının 7 kat arttığını vurguladı. Prof. Dr. Yılmaz, şunları söyledi:
"Bir kişinin horlaması varsa, gece sık sık uyanıp tuvalete gidiyorsa, ağız kuruluğu yaşıyorsa, gece başı, göğsü terliyorsa, sabahları yorgun kalkıyorsa, sabahları baş ağrısı varsa, gün içerisinde dayanılmaz uyuma isteği duyuyorsa, unutkanlık, sinirlilik, halsizlik, çabuk yorulma, tüm aktivitelerinde ilgi-istek kaybı, işlevlerinde bir bozulma varsa, gece yattığında ağzına ekşi su geliyorsa, yatak arkadaşı ya da kişilerin uykusuna tanık olan insanlar 'Senin uykuda nefesin duruyor. Bir ara nefes bile alamıyorsun' diyorlarsa, mutlaka uyku apnesi açısından araştırılmaya gerekiyor. Özellik küçük çeneli, alt çenesi geride, kısa boyunlu, dili büyük, küçük dili sarkmış olanlarda, kısa zamanda hızla kilo alanlarda mutlaka uyku apnesi araştırılmalı. Kiloyla uyku apnesi arasında sıkı bir ilişki var. Fazla kilo, uyku apnesini 7 kat artırıyor. Uyku apnesi, kalp hastalıklarıyla, yüksek tansiyonla, şeker hastalığıyla, epilepsiyle, sarayla birlikte olabiliyor."
'UYKU APNESİ CİDDİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇABİLİR'
Uyku apnesinin bütün rahatsızlıkları olumsuz etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, "Yüksek tansiyonu olan hastada bir tane tansiyon ilacıyla tansiyonu kontrol altına alınabilecekken, eşlik eden uyku apnesi varsa 2'li 3'lü tansiyon ilacıyla bile tansiyonu düzene girmiyor. Kalp hastalığı varsa, daha ağır seyrediyor. Sara hastasıysa daha sık nöbet geçiriyor. Şeker hastasıysa şekeri kontrol etmek daha da zorlaşıyor. Depresyona, diğer uyku bozukluklarına yol açıyor" dedi.
Prof. Dr. Yılmaz, bu hastalığın toplumsal sonuçlar da doğurabileceğini belirterek, "Dikkatsizlik nedeniyle, gündüz aşırı uyuma isteği gibi nedenlerle toplumsal sonuçları da olabiliyor. Fabrikada çalışan bir işçiyse hatalı üretim yapabiliyor. Trafik ve iş kazalarında artış oluyor. Geçmişte dünyayı etkileyen felaketlere baktığımızda bir Exxon Valdez kazası, bir Çernobil nükleer sızıntı faciası gibi olayların temelinde bu hastalık vardır. Uyku apnesi, uyku bozukluğu ya da uyku yoksunluğuna neden olduğu için toplumsal maliyeti yüksek bir hastalık" diye konuştu.
'BAŞKA HASTALIKLARLA KARIŞTIRABİLİYOR'
Uyku apnesinin birçok hastalıkla karıştırılabildiğini ve hastaların başka doktorlara gittiğini ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, "Hasta sık tuvalete gidiyor, uykuda nefesi duruyor, karın içi basınç artıyor, mesaneye baskı oluyor, gece 7-8 kere tuvalete gidiyor. Zannediyor ki prostat oldu, üroloğa gidiyor. Gece ağzına acı su geliyor, zannediyor ki midede bir sorun var gastroenterolağa gidiyor. İlgi, istek kaybı, mutsuzluk oluyor, 'Bende depresyon var' deyip psikoloğa gidiyor. Gece hava açlığıyla, apneyle kalkıyor, 'Bende herhalde bir kalp rahatsızlığı ya da akciğer hastalığı var' deyip ya kardiyolağa ya da göğüs hastalıklarına gidiyor. Bize bu nedenle olgular biraz geç geliyor" dedi.
5 MİLYONA YAKIN HASTA
Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, uyku apnesi endeksi yüksek kişilerde oda havasını üfleyen, nefes alıp verirken basınç değişikliği yaparak çalışan pub cihazlarının kullanıldığını belirterek, devlet tarafından bu cihazların maliyetlerinin karşılandığını söyledi. Yılmaz, Türkiye'de 5 milyonun üzerinde tanı ve tedavi bekleyen, cihaza ulaşmayı bekleyen uyku apneli olgu olduğunu düşündüklerini belirterek, "Bir hastada ağır uyku apnesi varsa, ölene kadar bu cihazla yatmak zorunda. Cihazı bir süre kullanıp bırakma gibi bir olasılık yok. Zaten bu cihazlar yılda 1200 saatten az kullanıldığında devlet tarafından geri alınıyor" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI