IHA
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2015 17:44
SELENDİ TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZİ BAŞKANI DOKTOR HASAN AKINCI, "KALP VE DAMAR HASTALIKLARI KÜRESEL OLARAK BİR NUMARALI ÖLÜM SEBEBİDİR" DEDİ. AKINCI, KALP VE DAMAR HASTALIKLARINA BAĞLI ÖLÜMLERİN ARTARAK 2030 YILINDA 22,2 MİLYONA ULAŞACAĞININ TAHMİN EDİLDİĞİNİ SÖYLEDİ.
Selendi Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Doktor Hasan Akıncı, "Kalp ve damar hastalıkları küresel olarak bir numaralı ölüm sebebidir" dedi. Akıncı, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin artarak 2030 yılında 22,2 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini söyledi.
Akıncı, sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite etkisiyle bireylerde kan basıncında yükselme, kan şekeri yüksekliği, kan lipidlerinde yükselme, fazla kilo veya obezite görüldüğünü söyledi.
Sosyal ekonomik faktörler ve kültürel değişikliklerin (küreselleşme, şehirleşme) toplumun yaşlanması, stres, herediter faktörler kardiyovasküler hastalıkların diğer belirleyicileri olduğunu anlatan Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü: "30 yaş üstü her birey için kardiyovasküler riskin hesaplanması ve varsa davranışsal risk faktörlerine uygun müdahaleler ile kalp krizi, inme, kalp yetmezliği ve diğer komplikasyonların gelişmesini önleyebilecek tedbirlerin alınması önerilir. Her bir bireyin kalp ve damar hastalıklarına yol açan davranışsal risk faktörleri ile ilgili farkındalığının artırılması ve hasta olmamak için riskli davranışlarını olumlu davranışlara değiştirmesi için teşvik edilmesi, sağlıklı kalmak ve kalp ve damar hastalığına yakalanma riskinden uzak durmak için sağlıklı beslenelim, düzenli fiziksel aktivite yapalım, tütün ve tütün ürünleri kullanmayalım, alkol kullanmayalım."
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2012 yılında tüm dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölümlerin yüzde 46,2’si (17,5 milyon) kalp ve damar hastalıkları nedeniyle. Bu ölümlerin 7,4 milyonu kalp krizine, 6,7 milyonu inmeye bağlı. Beklenilenin aksine ölümlerin yüzde 80’i iyi gelir düzeyi olan ülkelerde değil, düşük ve orta gelir düzeyinde yer alan ülkelerde gerçekleşti. Kadınlarda risk düzeyi erken yaşlarda daha düşük iken, yaşın ilerlemesi ile risk artmakta ve hastalıktan kadınlar ve erkeklerde eşit olarak etkilenmektedir. Ülkemizde 2013 yılında ölen her 5 kişiden ikisinin kalp-damar hastalığına bağlı nedenlerden öldüğü görülmektedir. Davranışsal risk faktörleri yani; sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün kullanımı ve alkol kullanımı koroner kalp hastalığının yüzde 80’inden sorumludur. Kardiyovasküler hastalıkların çoğu risk faktörleriyle mücadele edilerek engellenebilir. Risk faktörlerinin kontrolü ile kalp ve damar hastalığı görülme sıklığının yarıya indirilebileceği bildirilmektedir.