Güncelleme Tarihi:
MALATYA (AA) - Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu, 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davada cinayeti planlayanlardan ve azmettiricilerinden olduğu iddiasıyla yaklaşık 17 Mart 2011'de tutuklanan ve geçtiğimiz hafta yapılan 101. duruşmada tahliye edilen İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, "Evimden çocuklarımın, sevdiklerimin gözü önünde alındım. Neyle suçlanacağımızı bilmeden 1,5 yıl bekledik. Bu süreçte 5 defa kalp krizi geçirdim" dedi.
Abat, AA muhabirine tutukluluk sürecinde yaşadıklarını ve davaya ilişkin düşüncelerini anlattı. Cezaevinde geçirdiği dönemi "zorlu bir süreç" olarak nitelendiren Abat, fiziki ve diğer şartlar bakımından içeride bir sıkıntı çekmediklerini, ancak "yaklaşık 4 yıl boyunca suçsuz bir şekilde içeride kalmanın acı bir durum" olduğunu söyledi.
-"5 kez kalp krizi geçirdim"
1,5 yıl neyle suçlandığını bilmeden Silivri Cezaevi'nde kaldığını belirten Abat, "Evimden çocuklarımın, sevdiklerimin gözü ününde alındım. Neyle suçlanacağımızı bilmeden 1,5 yıl bekledik. Bu süreçte 5 defa kalp krizi geçirdim. Ben cezaevine girmeden önce, sağlık karnem incelenebilir, aspirin bile yazdırmamış bir insanım. Hiçbir sağlık problemim yoktu. 5 kalp krizinin sonucunda bypass ameliyatı geçirdim. 4 damarım değiştirildi. Sonra Malatya'ya geldim. Burada tekrar kalp krizi geçirdim. 5 damarıma stent takıldı" diye konuştu.
- "Dinlerarası Diyalog Söyleminin Tartışma Noktaları" makalesi
Cezaevine geçirdiği süreçte sadece kendisinin değil, çocuklarının, ailesinin, dostlarının, yakınında bulunan herkesin sıkıntı yaşadığını, ithamlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Abat, şöyle konuştu:
"Cezaevine girmemin tek bir nedeni var. O da 1998 yılında bir akademik dergide yayınladığım 'Dinlerarası Diyalog Söyleminin Tartışma Noktaları' isimli makalemdir. Yıl 1998 ve bu makalemden dolayı Yurt Atayün ekibinin hazırlamış olduğu polis fezlekelerinde ben AK Parti'ye karşı sözde darbe yapmakla itham ediliyorum. Düşünebiliyor musunuz yani AK Parti 2001 yılında kurulmuş. Siz 1998 yılında yazmış olduğunuz bir makaleyle nasıl 2001 yılında kurulmuş olan henüz iktidar bile olmamış bir partiye darbe yapmakla suçlanabiliyorsunuz."
Davaya 3. iddianameyle dahil olanların AK Parti'ye darbe yapmakla itham edilip içeri alındığını belirten Abat, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun söz konusu iddianameyi incelemelerini istediğini söyledi.
Kendisine ait olduğu ileri sürülen ses kaydı için "gerçek değil" iddiasında bulunan Abat, "Ruhi Abat'ın böyle bir ses kaydı yok. Olması da mümkün değil. Şunu da ifade edeyim: Eğer benim bu cinayetlerden zerre kadar önceden bilgim olsaydı, maktullerin ve ailelerinin, cinayete karışan çocukların ve ailelerinin hayatının mahvolmasına hayatım pahasına da olsa izin vermezdim. Hayatım pahasına bunu engellemek için elimden geleni yapardım" dedi.
-"(17/25 Aralık süreci) Çok daha vahim bir darbe girişimidir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye için önemli bir fırsat olduğunu dile getiren Abat, "Şayet bunlar, Cumhurbaşkanı gibi dik duran bir insana toslamamış olsaydı inanın Türkiye'de çok insanın canı yanacaktı. 17-25 Aralık süreci ne 1960 darbesine, ne 1971 muhtırasına ne 28 Şubat postmodern darbesine, ne 12 Eylül darbesine benziyor. Bu çok daha vahim bir darbe girişimidir" diye konuştu.
Paralel yapıya karşı mücadelede herkesin birlik olması gerektiği görüşünü dile getiren Abat, "Yüce milletimize sesleniyorum; lütfen hangi düşüncede, hangi dünya görüşünde olursanız olun bugün bu paralel bela ülkenin, insanımızın başından def edilene kadar Cumhurbaşkanını, hükümeti destekleyelim. Müthiş bir bilgi kirliliği var. Milletimiz kandırılıyor" ifadelerini kullandı.