Güncelleme Tarihi:
'AHKAM KESMEKLE OLMAZ'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Malatya'da Ticaret ve Sanayi Odası ziyaretinin ardından, bir otelde sivil toplum kuruluşu temsilcisi, muhtarlar ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Seçim vaatlerini anlatan Kılıçdaroğlu, hükümete yönelik eleştirilerini burada da sürdürdü.
'Muhtarlık Kanunu' kuracaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Bir muhtarlık binası olmalı. Muhtarın siyasi kimliği yoktur. Lafla peynir gemisi yürümez. Ahkam kesmekle olmaz. Muhtarlık, hamasetle büyümez. Muhtarlık, hakkını ve hukukunu teslim ettiğiniz zaman büyür. Muhtarlığın bütçesi olmalıdır. Ama şu anlama gelmemeli; 'Biz bütçeyi tahsis edelim, muhtar har vurup harman savursun.' Bütçenin hesabını verebilmeli. Ama muhtarın hakkını teslim edeceksiniz. Bu kadarını, kapsamlı bir muhtarlık projesi geliştiren yoktur" dedi.
'TEK ADAM REJİMİ DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİNDE YOKTUR'
Kemal Kılıçdaroğlu, bütün yetkilerin, tek kişiye verilmemesi gerektiğini kaydederek, "Tek adam rejimi dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Bizim tarihimizde de örneği yoktur. Osmanlı'da padişah vardır ama başbakan vardır veziriazam. Selçuklular'da vardır, Mete Han'dan bu yana gelen bütün tarihimizde vardır. 'Şimdi Başbakanlığı kaldıracağız.' Yok öyle bir şey. Bütün yetkiler tek kişide. Bir kişi, her şeyi bilir mi? Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. Bir kişi her şeyi bilirse liyakate gerek yok o zaman, düşünmeye gerek yok o zaman. Nasıl olsa her şeyi biliyor. Niye ben düşüneyim? Oysa Kur'an-ı Kerim'de yüce Rabbimiz defalarca sorar; 'Aklınızı kullanmıyor musunuz?.' Aklın ne kadar değerli olduğunu 21'inci yüzyılda da en stratejik ürünün insan beyni olduğunu bütün kainat kavradı. Hayatı sorgulamak zorundayız" diye konuştu.
'ESKİ ANLAYIŞLA, TÜRKİYE BÜYÜMEZ'
Çiftçinin faiz borcunu tamamen sileceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bunun için gerekli olan kaynağın da olduğunu kaydetti. Türkiye'de, vatandaşların teneffüs ettikleri hava haricinde her şeye vergi ödediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kaynağın doğru kullanılmasıyla gerekli kaynağı bulacaklarını ifade etti. Türkiye'nin değişim ve dönüşüme ihtiyacı olduğunu yineleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Eski anlayışla, siyaset yürümez. Eski anlayışla, Türkiye büyümez. Demokrasilerin çıkış noktası şudur; vatandaş ödediği vergilerin hesabını sorar iktidara. Bunu soran ülkelerde demokrasi gelişmiş demektir. Bunu sormayan ülkelerde demokrasi yok demektir, birbirimizi kandırmayalım. Hepimiz vergi ödediğinize göre bu soruyu sormak durumundasınız. Biz güçlü bir parlamenter sistemi savunuyoruz. Bunu söylediğimizde 'Siz eskiye mi dönmek istiyorsunuz' diyorlar. Zinhar, asla eskiye dönmek istemiyoruz. Eski parlamenter sistemini en çok eleştiren biziz. Yüzde 10 seçim barajını eleştiren biziz, YÖK belasını eleştiren biziz, Seçim Kanunu'nu eleştiren biziz. Siz sanıyorsunuz ki milletvekillerini seçen biziz. Hayır efendim tam bir aldatmaca. Milletvekilini seçenler genel başkanlar, sizin önünüze liste konur, gelir altına imza atarsınız o kadar. Gerçek bu. Milletin vekilini, millet seçerse orada demokrasi vardır. Bunu kim getirdi askerler getirdi, 12 Eylül'de geldi. Biz bunu reddediyoruz. Yüzde 10 seçim barajı; yüzde 34 oy alıyorsun parlamentoda yüzde 65 milletvekili çıkarıyorsun. Böyle saçma şey mi olur? Milli iradenin oraya yansıması lazım. Siyasi parti yüzde 1 oy alıyorsa 1 milletvekili çıkarsın. Neden korkuyoruz. Biz darbeye, darbecilere ve darbe hukukuna karşıyız. Biz demokrasiyi savunuyoruz, demokrasiden yanayız. Bütün siyasi partilere şapka çıkarırız. Vatandaşıma da hiçbir zaman niye bu siyasi partiye oy verdin diye eleştirmedim"
DANIŞTAY ÜYESİNE TEPKİ
Kılıçdaroğlu, güçlü bir demokratik parlamenter sistemden yana olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, Danıştay üyesi Aysel Demirel'in paylaştığı 'Evet çok şükür başörtüsü mesele olmaktan çıkmıştır bugün gizlemeye çalıştığınız gerçek niyet ve çabalarınıza rağmen. Muharrem İnce zihniyetindekilerin yaşattıklarını unutmadık unutmayacağız' şeklindeki tweet'e de tepki gösterirken, şunları söyledi:
"Liyakatsiz bir devlet olmaz. Siyasette liyakat olmaz. Şef olmanız için üniversite mezunu olmalısınız. Müsteşar olmak için en az 12 yıl devlette çalışmalısınız, en az 6 yıl üst düzey görevlerde bulunmak zorundasınız. Ama Başbakan, bakan ya da milletvekili olmak için ilkokul diploması ve savcılıktan temiz kağıdı. Devletle siyaset arasındaki bu farkı hiç kimse unutmasın. Devlet bakidir, hükümetler geçicidir. Hükümet bugün var, yarın gider. Ama Türkiye Cumhuriyeti bakidir. Öyle olması lazım. Liyakat üzerine inşa edilmiştir. Osmanlı'da da böyleydi, Selçuklu'da da böyleydi, Karamanoğlular'da da böyleydi. Ne zaman liyakat bozulur, o zaman devlet çöker. O nedenle biz, güçlü bir demokratik parlamenter sistemden yanayız. Her makam denetlenmeli. Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı, 80 milyonu kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olmalı. Bir partinin genel başkanı mahkemeye hakim tayin ederse, o hakime kim güvenir. Düşünün ben bir mahkemeye hakim atadım. AK Partili kardeşimin de davası o hakime düştü. O AK Partili kardeşim demeyecek mi 'Bu hakimi CHP'nin genel başkanı tayin etti. Bu benim davama bakmaz, bu tarafsız olmaz.' Bir partinin genel başkanı Danıştay’a hakim tayin etti. Hakim ne yapıyor? Tweet atıyor. Ne diye, Muharrem İnce’yi eleştiriyor. Ya sen hakim misin, partinin kadın kolları başkanı mısın? Kimsin sen? Siyasete saygı duyarım, o da siyasete merak sarabilir, olabilir yadırgamam. O zaman hakimlikten ayrılacaksın geleceksin siyaset gireceksin? Şimdi o mahkemeye, Muharrem İnce’nin davası düştüğünde ne diyecek? O hakim ne diyecek? O hakim tarafsız mı? Değil. Adalet dağıtacak o hakim. Adalet farklı bir şeydir. Adalet bütün inançların ortak temelidir. Adalet bir kutup yıldızı gibidir, yerinde durur bütün kainat onun etrafında döner."
FOTOĞRAFLI