IHA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2015 11:48
HASAN FEHMİ KİNAY
TBMM Eski KİT Komisyonu Başkanı Hasan Fehmi Kinay, asgari ücretin bin 300 TL’ye çıkartılacak olmasının sevindirici bir gelişme olduğunu ifade etti.
Çalışma barışı tesis edilmesinin devletin, dolayısıyla siyaset kurumunun en önemli görevi olduğunu dile getiren Kinay, "Öncelikle belirtmek isterim ki, asgari ücretin bin 300 TL çıkarılması çok sevindirici bir gelişmedir. Tüm çalışanlarımıza hayırlı olsun. Bunun AK Parti tarafından gerçekleştirmesi bizler için övünç vesilesidir. İşçilerimizin ayda bin 300 TL ile geçinmeleri bile zor. Bu ücreti sonuna kadar hak ediyorlar. Ama asgari ücrete işveren kesiminden önemli tepkiler var. Bu tepkileri de anlamak gerekir. İşverenler
seçim döneminde asgari ücretin vaat konusu yapılmasına karşıydılar ama bunu seslendirmediler. Şimdi ise oluşacak maliyetin devletle paylaşılmasını istiyorlar.Asgari ücretin politik malzeme yapılmasını eleştirenler olabilir. Ancak, bir ülkede siyaset kurumunun araya girmesi gereken işlerin başında endüstriyel ilişkiler yer almalıdır. Çalışma barışını tesis etmek, devletin, dolayısıyla siyaset kurumunun en önemli işidir" diye konuştu.
Türkiye’de istihdamın yüzde 90’ının mikro işletmelerin oluşturduğunu anlatan Hasan Fehmi Kinay, "Kim ne derse desin artan ücret maliyetlerinin fiyatlara yansıtılması halinde enflasyon, yansıtılmaması halinde gelir tablolarının bozulması söz konusu olacaktır. Piyasada maliyetleri fiyatlara yansıtabilecekler daha çok büyük firmalardır. Bunlar zarar görmezler. Bunlar ürün fiyatlarına zam yapar yükü tüketiciye yansıtırlar. Ancak, asgari ücretliyi çalıştıran herkes maalesef bu şansa sahip değil. Türkiye’de istihdamın yüzde 90’ını mikro işletmeler oluşturuyor. Ortalama sigortalı işyeri başına düşen işçi sayısı 7-8 civarında. Yani mikro ölçekli işyerleri bu asgari ücret artışını taşıyamaz. Zira aşırı rekabet koşullarında çalışmaktalar ve çoğu hizmet üretiyor. Bu durumda iki yola başvuracaklar; ya işçi çıkarmak zorunda kalacaklar ya da yasal asgari ücretin altında ücret vermeye devam edecekler. Bu da istenen amaca ulaşmayı engellediği gibi mikro işletmelerin devletle olan ilişkilerinde bir türlü gelişmeyen kalite sorununu daha da kötüleştirecek" şeklinde konuştu.
Yeni dönemde asgari ücrete endeksli cezaların da artacağını söyleyen Hasan Fehmi Kinay, "Öncelikle bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmeli. İstanbul’da zaten asgari ücretle geçinemezsiniz ki? Büyükşehirlerde çalışanların çoğu asgari ücret üzerinde maaş alıyor ama bunu düşük gösteriyor. Yani asgari ücretin bin 300 TL olması devletin gelirlerini artırmaktan başka bir anlam taşımıyor. İşçi zaten bin 200-bin 300 TL alıyor ama asgari ücret üzerinden alınan sigorta ve stopaj vergisi bin 50 TL’den gösteriliyor. Bu durumda işçi için fark eden bir şey yok. Ama işverenin ödeyeceği vergi ve sigorta yükü artıyor. Bir de kıdem tazminatı. Ayrıca, asgari ücrete endeksli cezalar da artacak.İkinci olarak sektörel asgari ücret uygulamasına geçilmeli. Zira Madenciler için Soma faciası sonrası asgari ücreti iki katına çıkardık. Ancak, maden sektörü dışında da benzeri zorluklar yaşayan yüksek riskli sektörler var. Mesela ulaşım sektörü. Buralarda asgari ücretten gösterilenlerle asgari ücret alanların yine aynı kategoride olduğunu göreceksiniz.Ayrıca, usta, kalfa, çırak farklı ücret aldığı halde bu maaş bordrolarına yansımıyor. Hepsi asgari ücretle gösteriliyor. Çalışandan alınan vergilerde mutlaka indirime gidilmesi gerekir. Yoksa ücret kalitesi hiçbir zaman tesis edilemez. Bizdeki asıl sorun, özel sektördeki çalışma koşullarına ve ücret politikalarına toptancı yaklaşımdan ileri geliyor. Esnek çalışma modelleri hiç tartışılmayan bir ülkede yaşıyoruz" dedi.
"AK PARTİ DÖNEMİNDE YILLIK ENFLASYON 7-8 SEVİYESİNE GERİLEDİ"
Asgari ücretin 3 yıllık dönemler halinde belirlenmesini tavsiye eden Kinay, "İşçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları, avukatlar, doktorlar yetmiyormuş gibi, TSE standartlaşma maliyetleri, Çevre ve Şehircilik maliyetleri, Belediye vergileri, Meslek Odalarının aidatları.Liste uzun. Vergi ve Sigorta dışında, Kıdem Tazminatı da var. Aslında Avrupa standartlarının üstünde piyasa oluşmadan ücret ve çalışma haklarında Avrupa’yı geçtik. İyi yolda ilerliyoruz ama bu maliyetin tamamını KOBİ’lere taşıttığımızı da unutmayalım. Büyük ölçekli işletmeler yatırım indirimi, diğer dışsal etkilerle önemli ölçüde para kazanıyorlar. Ancak, aynı avantajlar KOBİ’ler için yok. Bu nedenle bir tutulmaması gerekir.Asgari ücreti her altı ayda bir belirliyoruz. AK Parti öncesinde aylık enflasyon yüzde 7-8 seviyesinde olunca ücretlerin erimesi çok daha kısa sürede gerçekleşiyordu. O zaman 6 ay bile geç kabul edilebilirdi. Her ay ücretlilerin maaşlarını alır almaz döviz bürolarına gitmeleri bu yüzdendi. Almanlar 1923 yılında öylesine büyük bir enflasyon krizi yaşamıştı ki, alışverişe giderken yanlarında bavulla Papiermark’ı taşıyorlardı. Derler ki, lokantaya girdiklerinde parayı peşin ödemezseniz çıktığınızda zamlı tarifeden ödemek zorunda kalırmışsınız. Bu yüzden 1923’te paralarından 12 sıfır atıp Reichsmark’a geçtiler. Bizim durumumuz da pek farklı değildi. 31 Aralık 2005’te TL’den 6 sıfır attığımızı unutmayalım. İşte bu yüzden asgari ücretin altı ayda belirlenmesi o dönem için geçerli sebeplere bağlıydı. Ancak, AK Parti döneminde enflasyon yıllık yüzde 7-8 seviyesine geriledi. Buna paralel olarak asgari ücret artış oranları düştüğü için AK Parti’ye haksız eleştiriler yapılıyor. Oysa asgari ücret bu dönemde 183 TL’den 1050 TL’ye yükseldi. Yaklaşık 5 kat arttı. Ancak benim tartışmak istediğim konu asgari ücretin geçmişiyle ilgili değil geleceğiyle ilgili.
2006 yılında Eski Başbakan Yardımcımız Prof. Dr. Nazım Ekren’le birlikte birçok ülkeyi ziyaret ettik. Bu ülkelerde yatırım ortamı, genel ekonomik politikalar ve istihdam konularında örnek alabileceğimiz uygulamalar hakkında araştırmalar yaptık. Bu ülkeler arasında Çek Cumhuriyeti, asgari ücreti üç yıllık orta vadeli perspektifte ele alıyordu. İşveren önünü görüyor, işçi önünü görüyor ve herkes halinden memnun. Şimdi yaşadığımız asgari ücretin yüzde 30 artması işverenler için bir sürprizdir. Eğer orta vadeli bir kademelendirme yapılsaydı belki 1500 TL de olabilirdi. Herkes hesabını ona göre yapardı. Asgari ücretle ilgili en büyük reform, üç yılda bir müzakere etmemiz olacaktır. Artışlar yıllık TÜFE’ye endekslenecek ama refah uyarlamaları üç yılda bir yapılacak.Son olarak, asgari ücretin 10 yıl içerisinde en düşük memur maaşına eşitlenmesini sağlamalıyız. O zaman özel sektörde çalışma isteği kendiliğinden artacak ve devlet kapısında iş arayan gençler bu açmazdan kurtulacaktır. Bugün için makas çok açık. Neredeyse yarı yarıya. Devlet ne kadar istihdam sağlayabilir ki? Sonuçta çalışma çağındaki nüfusun yüzde doksanı özel sektörde çalışmaktadır. O zaman bu kesimin tatmini öncelikli hedef olmalıdır" ifadelerini kullandı. (EFE)