IHA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2015 09:49
NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ’NDE 26 ŞUBAT 1992 YILINDA HOCALI KATLİAMINDA HAYATINI KAYBEDENLERİN ANISINA BİR KONFERANS GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde (NEÜ) 26 Şubat 1992 yılında Hocalı Katliamında hayatını kaybedenlerin anısına bir konferans gerçekleştirildi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Toğrul İsmayıl’ın konuşma yaptığı programa, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kırbıyık, Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kemal Özcan ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Mehmet Kırbıyık, tarihin milletlerin hafızası olduğunu ve hafızamızı kaybetmememizi vurgulayarak yüreğimizdeki ateşin hiçbir zaman sönmemesi gerektiğini, sadece anmanın yeterli olmadığını bunları gelecek kuşaklara da aktarmamız gerektiğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Kemal Özcan ise yaptığı konuşmada, bu davaların unutulmaması ve sürekli canlı tutulması gerektiğini belirterek, “Ermeniler, yüz yıldır sözde soykırım iddiaları ile Türkiye’yi her platformda köşeye sıkıştırma gayreti içerisindeler. Kendi yaptıkları ise maalesef dünya kamuoyu tarafından gündeme gelmemektedir. Türkiye’de bile bu konu yeterince ilgi görmemekte ve anlaşılmamaktadır” diye konuştu.
Türkiye, Azerbaycan, Rusya, Ermenistan, İran ve Gürcistan başta olmak üzere Avrasya coğrafyasında bölgesel ve ülkeler arası dengeler üzerine çeşitli çalışmaları bulunan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Toğrul İsmayıl da düzenlenen programda önemli açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Toğrul İsmayıl, Türkiye’de katliam olarak bilinen Hocalı olayının Azerbaycan’da soykırım kabul edildiğini ve bu katliamın Azerbaycan’da sonuncu facia olduğunu ama ilk olmadığını söyledi. Rusya’nın kendine itaat eden bir millet istediği için Güney Kafkaslara 1 milyonun üzerinde Ermeni yerleştirdiğini vurgulayan İsmayıl, “Özellikle Rus tarihine baktığımızda bizim tarihimizle oynayarak bir Ermeni tarihi oluşturmaya çalışmışlardır. Ermeniler 1918’de bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Azerbaycan Türkleri savaşın olmaması barışın olması için Erivan ve civarını Ermenilere hibe etmiştir, fakat Ermeniler bununla yetinmeyip daha sonra Karabağ bölgesinde isyan çıkarmışlardır. 1920’de 11. Kızıl Ordunun işgaline maruz kalındı. Kanlı komünist rejiminin esareti altına girildi ve böylece Ermeni meselesi tekrar gündeme geldi. 1947’ye gelindiğinde Ermeni nüfusunu fazla göstermek için Ermenistan’da yaşayan Azeriler sürüldü” açıklamalarında bulundu.
Hocalı’da bir katliam yapıldıysa bunun bilinçli bir şekilde yapıldığını, insanları öldürdüklerini, binaları yakıp yıktıklarını ve taş üstünde taş bırakmadıklarını vurgulayan İsmayıl, şimdi Hocalı diye bir yerin olmadığını ve bunun da bir soykırım olduğunu yineleyerek, katliamdan sağ çıkanların ise artık normal bir insan olmadıklarını belirtti. Kendi yaptıkları zulümleri biz yapmışız gibi Avrupa’ya gösteriyorlar diyen İsmayıl, “Biz Türkler bundan daha büyük zulümler yaşadık. Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya ve Doğu Türkistan gibi pek çok yerde katledilen Türkleri Avrupa konuşmaz. Sizden ricam bu tür olaylara göz yummayın. Yaşanmış bu facianın yanlış yorumlanmasına izin vermeyin. Kolu kesilmiş, babası gözü önünde yakılmış, kızı öldürülmüş insanlara haksızlık olur. Suskunluk o acımasız cinayette katledilmiş insanların ruhu karşısında büyük bir cinayettir” dedi.
Soru cevap bölümünün ardından program sona ererken Hocalı Katliamını anlatan fotoğraf sergisi de öğrencilerin ziyaretine açıldı.