Güncelleme Tarihi:
KONYA (AA) - Karaman'ın Ermenek ilçesinde 2 işçinin öldüğü, 16 işçinin mahsur kaldığı maden ocağının ruhsat sahibi Cenne Linyit Kömürü Limited Şirketi'nin tutuklanan şirket müdürü Abdullah Özbey'in avukatı Tevfik Buğdaycı, "Kendisi, 'Maden Yönetmeliğinin 100. maddesinin ikinci fıkrası gereğince rödovansçı değil, ruhsat sahibi şirket olduğu için benim hiçbir sorumluluğum yok' diye, kanun maddesini okuyarak savunma yaptı" dedi.
Buğdaycı, Konya'daki bürosunda gazetecilere yaptığı açıklamada, olayın olduğu maden sahasının 1965 yılında devletten Cenne şirketi olarak olarak ruhsatlandırıldığını, firmanın 9 aile tarafından kurulduğunu söyledi.
Daha sonra bunun limited şirket haline dönüştüğünü belirten Buğdaycı, bu şirketin üretimle bir alakasının olmadığını, sadece ruhsat sahibi olduğunu, sözleşmelerle bu ailelerce kurulan başka şirketlere rödovansçı olarak maden sahasını kiraya verdiğini ifade etti.
Üretici firmaların da aynı zamanda Cenne şirketinin ortakları olduğunu dile getiren Buğdaycı, şöyle konuştu:
"Herkes kimin nerede ne zaman çalıştığını biliyor. Böyle bir üzücü olay oldu. Bu olay niye oldu diye hep beraber araştırdık. Sistem şu; her rödovansçı şirketin kendi daimi nezaretçi maden mühendisi var. Normal mühendisleri ve şefleri var. Üretim yaptıkları zaman, üretime ilişkin raporları her yıl nisan ayında maden İşleri Genel Müdürlüğüne verirler. Bu haritaları yapanlar rödovansçı şirketlerdir. Bu şirketlerin haritaları ve bir yıl sonraki üretim raporları Maden İşleri Genel Müdürlüğüne verilir. Olay bundan ibarettir."
Abdullah Özbey'in ruhsat sahibi şirketin müdürü olması sıfatıyla hiçbir hukuki ilgisi olmamasına rağmen tutuklandığını ileri süren Buğdaycı, savcılık ve mahkeme aşamasında hep Maden Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği'nin 100. maddesindeki rödavanş işlemlerini içeren ikinci fıkrası ile savunma yaptıklarını vurguladı.
Tevfik Buğdaycı, şöyle devam etti:
"Maden Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği'nin 100. maddesindeki rödovans işlemlerini içeren ikinci fıkrasında şunu söylüyor; 'Maden ruhsat sahiplerinin ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödovans sözleşmelerinde bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak iş kanunu, iş sağlığı, iş güvenliği, idari, mali hukuki sorumluluklar rödovansçıya aittir'. Kanun diyor ki; ruhsat sahibi şirket sorumlu değil, rödovansçı şirket sorumlu. Bu madde aynı zamanda sözleşmelerde de yazılı. Devletin şirketlerinde de rödovans olarak kiraya verilir. Bu tip olaylarda hiçbir zaman devletin ruhsat sahibi olduğu yerlerde devlet adına hiç kimse soruşturma geçirmemiştir. Burada, üzücü durum nedeniyle müvekkilim, açık hükme rağmen ruhsat sahibi şirketin hiçbir hukuki ve cezai sorumluluğu olmamasına rağmen ruhsat sahibi olarak şu anda tutuklanmış bulunuyor. Biz buna itiraz edeceğiz. Yanlış ve hukuka aykırı bir karar."
Abdullah Özbey'in, savcılık ve mahkemede verdiği ifadelerde bu şirkete 2009 yılında müdür olarak atandığını söylediğini dile getiren Buğdaycı, "Müvekkilim, 'ortaklar bu şirketin iyi yönetilmesi için rica ettiler. Görevim burayı yönetmektir. Yönetirken de tekniğin gerektirdiği şekilde bir maden şirketi ile anlaştım. Gerekli her türlü organizasyonu yaptım. Bugüne kadar yapılmayan çalışmaları yaptım' dedi. Kendisi, 'Maden Yönetmeliğinin 100. maddesinin ikinci fıkrası gereğince rödovansçı değil, ruhsat sahibi şirket olduğu için benim hiçbir sorumluluğum yok' diye, kanun maddesini okuyarak savunma yaptı" ifadelerini kullandı.
Dosyadaki bilgilerden Maden İşleri Genel Müdürlüğünün rödovansçı şirketleri denetlediğini ve bazı eksiklikler bulduğunu öğrendiklerini aktaran Buğdaycı, "Rödovansçı firma Has Şekerler'in sondaj makinesi almasına ilişkin bir talimat verilmiş. Onların da ekonomik durumu müsait olmadığı için alamamışlar. Has Şekerler'in tutuklanan orman mühendisi, bu işin sondaj makinesi ile alakalı olmadığını söyleyerek, 'su ile ilgili bir tehlikemiz yoktu' diye ifade verdi. Tutuksuz yargılanan daimi nezaretçi mühendis aynı şekilde ifade everdi. 'Günlük 3 metre kazıyorduk, bizim tonlarca üretimimiz yoktu' dedi" şeklinde konuştu.
Buğdaycı, bugün çok ilginç bir bilgi öğrendiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nde eski üretimle yeni üretimin çakıştırılmasına ilişkin öncesinde hiçbir harita yokmuş. Bu olay olunca müvekkilim Abdullah Özbey, kendi danışmanlık firmasına rica ederek araştırttı ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nün tüm kayıtlarına girildi. Kayıtları alındı. Alınan belgelerle çakıştırma sonucunda elde edilen haritayı savcılığa biz verdik. Savcılıktaki dosyada çakıştırma haritası daha önce Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nde hiç yoktu. Biz çakıştırma işlemini yaptıktan sonra, Maden İşleri Genel Müdürlüğü de çakıştırma işlemini yaptı. Genel Müdürlüğün mevzuatını bilmiyorum ama, çakıştırmaya ilişkin yasal bir zorunluluk var mı, yok mu, alanlarda çakıştırma nasıl onu bilmiyorum. Yalnız, burada 90'lı yıllarda çalışılan yerle yeni olayın olduğu yer aynı gözüküyor."
Tek tek rödovansçı şirketlerin maden kanununa uygun üretim yapıp yapmadıklarının denetlemesini Maden İşleri Genel Müdürlüğünün yaptığına dikkati çeken Buğdaycı, "Genel Müdürlükten düzenli olarak gelirler. Onlar maden kanunu açısından denetlerler. Has Şekerler şirketinin iş güvenliği uzmanı var. Bu da sanıktı, tutuklanmadı. O, 'ben iş güvenliği açısından her şeyi yaptım' dedi. Anlattı, mahkeme tutuklamadı onu. Madenden sağ çıkan mühendis Yavuz bey, 'bu olay nasıl oldu bilmiyorum, biz hiç su beklemiyorduk' dedi" ifadelerini kullandı.