Güncelleme Tarihi:
KONYA (AA) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecine ilişkin, "Şimdi daha sağlam bir zeminde, daha akılcı ve daha dürüst bir ilişki ile bunu götürmeye çalışıyoruz. Bunu başaracağız. Herkes sabırlı olmalı. Bize güvenmeli. Bizi o yola çıktığımızdan bu yana pek çok siyasetçi suçladı. Hakaret etti ama halk bize güvenini kaybetmedi. Bugün bile nerede anket yaparsanız yapın yüzde 52'den aşağı değiliz. Demek ki millet bize güveniyor" dedi.
Kulu Cihanbeyli Yardımlaşma, Kültür ve Çevre Derneği'nin Konya’daki bir otelde düzenlediği Milli Birlik ve Kardeşlik Buluşmaları Programı'nda konuşan Arınç, milletin AK Parti'ye güvenerek oy verdiğini, bu desteklerle 13 yıla 9 seçim başarısını sığdırdığını söyledi.
Bugüne kadar yetiştirdiği büyük şahsiyetlerin yanında, ilim, mana, ahlak dünyasına ve birbirinden nadide insanlarla nam salmış Konya'nın tebrik edilmesi gerektiğini belirten Arınç, rahmetli Necmettin Erbakan'dan sonra 2014 yılında Türk milletine çok değerli bir başbakan hediye ettiğini vurguladı.
Güvenoyu aldıktan sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Konya'ya geldiklerini anımsatan Arınç şöyle konuştu:
"Sayın Davutoğlu mükemmel bir insan. Başbakanlık için ismi geçenlerden birisi de bendenizsem, kendi adaylığı ilan edildiğinde koşup önce tebrik etmiş, 'bana da sorsalardı seni söylerdim. Bu kadar bize zaman kaybettirdi, Tayyip Beyin günahı var' demiştim. Yani, baştan da kim olsun denseydi, biz çok şükür öyle bir eğitimin içinden geliyoruz. Kendi nefsimizden önce daha başarılı insanları her zaman söyler ve tercih ederiz. İnanmış, ahlakı çok düzgün bir insan. Aile hayatı, çocukları, eşi, evlatları çok mükemmel bir insan. Tarih bilincine sahip iyi yetişmiş bir insan. Hayatında batıla yüz çevirmemiş, gözünü oynatmamış bir insan. Daha ne istiyoruz. Bundan daha iyisi olamaz. Dolayısıyla çok önemli bir iş yaptık. Başbakanımızı cumhurbaşkanı yaptı milletimiz. 13 yıldır tek başına iktidar olan partide acaba ne olacak diye herkes merakla beklerken, bir tek şey oldu, çok güzel oldu. Oy birliği ve ittifakla acabaların bile kalmadığı bir süreçten geçtik. Sayın Davutoğlu başbakanımız oldu. Allah bu beraberliğimizi, fedakarlık duygularımızı boşa çıkarmasın."
- Çözüm süreci
Çözüm sürecine de değinen Arınç, terör örgütü yüzünden geçmişte Doğu ve Güneydoğu'da ne tarım ne de hayvancılığın kaldığını, evlerin yakıldığını, örgütün en büyük zararı Kürt halkına verdiğini ifade etti.
Sürecin devam etmesini istediklerini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
"Bugün söylediğimiz şey şudur; çözüm süreci devam etmelidir. Biter mi, çok kolay. Bugün bitti dersiniz. Sonuç eski günlere dönüştür. 'Eski günlere razıyız canım' derseniz. Eski günlerden daha kötü olur. Bu ülkenin halkı barış ve huzur istiyor. Bu sürecin iyi bir şekilde sonuçlanmasını istiyor. Özellikle 6-7 Ekim olaylarından sonra bölge halkı hükümete daha çok güvenmeye, hükümetin bu sürece daha çok sahip çıkmasını istemeye başladı. Sayın Başbakan çok kararlı bir biçimde hükümetimizin tercihini ortaya koydu. Çözüm süreci var diye kanunsuzluk, hukuksuzluk, şiddet olayları devam edemez. Kamu düzenini sağlamak hükümetin birinci önemli görevidir. Hükümetimiz herkesin can, mal, iş emniyetini, nesil emniyetini temin etmek zorundadır. Eğer çözüm sürecinin tarafları, bu eylemlere devam edecek olursa bilsinler ki biz bu işe razı değiliz. Ne kadar yalvarırsa yalvarsınlar önce kamu düzeni sağlanacak. Millet huzur bulacak. Ondan sonra öbür adımları atacağız. Bu sözümüzün tesirli olduğunu düşünüyorum. Kararlı bir davranış. Yoksa, 'biz ne yaparsak yapalım siz bizi hoş görün. Adam da öldürürüz, sokaklarda da yol keseriz. Canımızın istediğini vergi mahkemesine çağırır ver bakalım para deriz. İş makinelerini yakarız. Yolda propaganda yaparız...' Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Bunların hiç birisini yapamazsın. Bunların hepsi suç. Bunların hiç birisini yapmayacaksın, çözüm sürecinde de kademe kademe adım adım gideceğiz. Sonucu da örgütün silahtan arındırılması ve eylemlerine son vermesi olacak. Ben de bunun içinde yer almış olan tüm kesimleri tekrar hayata döndüreceğim. Yapamazsın. Yaparım. Kanununu çıkardım. Artık kanun dayanağım var. Sonunda inandılar."
Milletin çözüm süreci konusunda hükümete güvendiğini vurgulayan Arınç "Şimdi daha sağlam bir zeminde, daha akılcı ve daha dürüst bir ilişki ile bunu götürmeye çalışıyoruz. Bunu başaracağız. Herkes sabırlı olmalı. Bize güvenmeli. Bizi, o yola çıktığımızdan bu yana pek çok siyasetçi suçladı. Hakaret etti ama halk bize güvenini kaybetmedi. Bugün bile nerede anket yaparsanız yapın yüzde 52'den aşağı değiliz. Demek ki millet bize güveniyor" diye konuştu.
Arınç kendilerinin de millete güvendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Peki o insanlarla bu iş ne kadar gider? Gidebildiğimiz kadar gideceğiz. Biz işi kontrol altında tutar ve herkes atması gereken adımları da atarsa bu iş olacak. Efendim sekreterya istiyormuş, istesin. Ne var bunda. Karışlayabileceksek karşılayacağız. Efendim gidenlerin sayısının artmasını istiyormuş. İstesin. Ne var bunda ne zararımız var. Üç kişiye söylemiş olduğunu beş kişiye söylemiş olsun. Aralarına farklı kesimlerden de insanlar girsin. Bunlar suç değil. Vatan hainliği değil. Ne kadar şeffaf hale getirebilirsek, adadan çıkan söz Kandil'de değişiyor mu diye endişe etmeyeceğiz. Bu sayının artırılması bizim aleyhimize değil. Oraya akil insanlardan da iki kişi koysak, gazetecilerden bir kişi koysak, oradan da başka kesimden bir kişi daha koysak onlar da bir şekilde bu sürecin içinde olsalar bence zararı olmaz.
Süreci dikkatli ve hassas götürmek zorundayız. Önümüz 6 ay, 7 ay sonra seçim. Mart ayında Türkiye'de seçim dönemi başlar. Seçim sürecine kadar bu işi götüreceğiz. Bugün örgüt tehditle baskıyla her seçimde oy almaya çalışıyor. Bu tehdit ve baskı devam ederse buna razı değiliz. Dolayısıyla seçime kadar bu örgütün tehdit ve baskılarının da kamu düzeni açısından son bulması lazım. Durmazsa ne olur? Biz durduğumuz yerdeyiz. Başkaları düşünsün. Bular olacak ki bu süreç devam edecek."
- Risale-i Nur'ların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basımı
Çıkarılan bir kararname ile Risale-i Nur'ların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basımı, dağıtımı ve okuturulmasının önünün açıldığını belirten Arınç, şunları ifade etti:
"Dün bir kararname çıkardık. İlk imzayı ben attım. Dünkü kararnamede Bediüzzaman Said Nursi'nin eserleri tek tek sayıldı. Bu eserlerin basım hakkı Diyanet İşleri Başkanlığına verildi. Kimin isteği? Rahmetli Bediüzzaman Hazretlerinin isteği. 'Benim kitaplarımı devlet bassın. Benim kitaplarımı devlet basıp okutturmalı.' Bir vasiyetti. Şimdi, çok şükür Başbakanımız Davutoğlu'na doğrudan bağlı olan Diyanet İşleri Başkanlığı aslına uygun olarak, altını çizerek söylüyorum, kararnamede var, aslına uygun olarak 130 parça o eserlerin tek tek ismi de sayılmak suretiyle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılması dağıtılması, okunması, okutturulması konusunu yetkili kıldı. Allah'a hamd olsun bu işi başarabildiğimiz için. Belki yıllar sonra üstad hazretlerinin o sözünün yerine geldiğini görmek hepimiz için bir mutluluktur."