Güncelleme Tarihi:
Ergün AYAZ-Dinçer AKBİR/İZMİT (Kocaeli), (DHA)- KOCAELİ Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi ve Kocaeli Yer ve Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şerif Barış, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu unutmamak gerektiğini belirterek, "Depreme kesinlikle hazır değiliz. 17 Ağustos'un üzerinden 19 yıl geçti ama yapılması gereken bütünleşik bir afet yönetim sistemi ile toplumun tüm bireylerinin bu işin içerisinde olması gereken bir hazırlığımız yok. Deprem ülkelerinde insanların tamamının depreme hazırlıklı olması önemlidir" dedi.
Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi ve Kocaeli Yer ve Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şerif Barış, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 19'uncu yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, Türkiye'nin olası bir depreme hazır olmadığımızı söyledi. Prof. Dr. Barış, "Depreme kesinlikle hazır değiliz. 17 Ağustos'un üzerinden 19 yıl geçti ama yapılması gereken bütünleşik bir afet yönetim sistemi ile toplumun tüm bireylerinin bu işin içerisinde olması gereken bir hazırlığımız yok. Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu unutmamak gerekiyor. Deprem ülkelerinde insanların tamamının depreme hazırlıklı olması önemlidir. Bunun için kesinlikle toplumun afet bilincinin yüksek olması gerekiyor. 19 yılda devlet bazı şeyler yaptı. Birtakım yasalar çıkarıldı, ancak toplu bir afet seferberliği, depreme hazırlık anlamında maalesef biz bu işi çok yaygınlaştıramadık. Ülkemizde vatandaşlar her şeyi devletten bekliyorlar" diye konuştu.
'DAYANIKLI BİNADA OTURMAK KORUNMAK ANLAMINA GELMEZ'
Gelişmiş ülkelerde de birçok doğa olayları olduğunu belirten Prof. Dr. Barış, "Depremle ilgili önlemleri, yapılacakları devletten bekliyorlar. Dünyada Amerika, Japonya gibi gelişmiş ülkelerde de çok büyük doğa olayları oluyor. Onların bile sistemleri bu ani afetlerde yetersiz kalıyor. O yüzden afete dirençli toplum demek, bireylerin de birtakım şeyler yaparak devletin eksiklerini, yapamadıklarını kendileri yaparak ve birbirlerine yardım ederek tamamlamaları demektir" dedi.
Depreme dayanıklı binada oturmanın tek başına depremden korunmak için yeterli olmadığını ifade eden Prof. Dr. Şerif Barış, şunları kaydetti:
"O anlamda baktığımızda, Kentsel Dönüşüm Yasası var. Şehirlerimiz, yollarımız yapılıyor. Ama depreme dayanıklı binada oturmak depremden korunmak anlamına gelmez. O binalarda da vatandaşın yapması gereken işler var. Örneğin, kentsel dönüşüm ile çok güzel depreme dayanıklı binalar yapıldı. Ama o binalar da deprem sırasında sarsılacak. O binanın içerisindeki eşyalar savrulacak, dolaplar devrilecek ve insanlara zarar verecek. Dolayısıyla insanların deprem öncesinde evlerinde bu tür eşyaları sabitlemeyi öğrenmeleri lazım. Özellikle 17 Ağustos'ta en büyük sıkıntı, portmantoların devrilerek kapıların önlerini kapatması sebebiyle yaşandı. İnsanlar kendi evlerinde mahsur kaldılar. Dışarı çıkamadılar. Bu tür ağır mobilya ve eşyaların mutlaka sabitlenmesi lazım. İnsanların depremde doğru davranış şekli olan 'çök-kapan-tutun' hareketini öğrenmesi lazım. İnsanların bunları yapması lazım."
'DEPREME YÜZDE 50 BİLE HAZIR DEĞİLİZ'
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şerif Barış, 'beklenen İstanbul depremi' teriminin doğru olmadığını, 'beklenen Marmara depremi' denilmesinin uygun olduğunu söyledi. Prof. Dr. Barış, şöyle dedi:
"17 Ağustos'tan sonra Kocaeli'nin batısında bir deprem olacak ama bu depremin ille de İstanbul'da olacağını söylemek doğru değil. Çünkü Marmara'nın içerisinden Kuzey Anadolu Fay kolunun hem kuzey hem orta hem de güney kolları geçiyor. Dolayısıyla Bursa, Yalova bölgesi bu güney ve orta kolların geçtiği riskli bölgeler arasında yer alıyor. Kaldı ki, Türkiye bir deprem ülkesi. Şu anda Türkiye'de 7'den büyük deprem üretebilecek 15 tane fay bölgesi var ve bunların riski İstanbul'dan çok daha yüksek. Ama nedense biz hep İstanbul'a odaklanıyoruz. İstanbul'da yaşayanlar insan da, diğerleri insan değil mi? Türkiye bir deprem ülkesi olduğu için, mutlaka ve mutlaka bu hazırlığın sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye çapında yapılması gerekiyor. İstanbul'da deprem erken uyarı sistemi var. Fakat Türkiye'nin başka bir yerinde bu sistem yok. İstanbul'da deprem olduğunda can ve mal kaybı olacak da başka yerlerde olmayacak mı? Yapmamız gereken o kadar çok şey var ki. Tam anlamıyla hazır değiliz. Hatta yüzde 50 bile hazır değiliz. Çünkü hem afet bilinci olarak toplum hazır değil hem de şirketler ve kurumlar hazır değil. Kamu bile hazır değil."
'YÜZER HASTANE, AMELİYATHANE VE MOBİL HASTANELER KURULMALI'
Kocaeli'nin depremden edindiği tecrübenin bölgede diğer illerdeki hazırlıklarda kullanılması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Şerif Barış, şöyle konuştu:
"Kocaeli'nin yerel yöneticileri deprem hazırlığını burada deprem olacakmış gibi yapıyor. Halbuki bundan sonraki deprem Kocaeli'de olmayacak. Kocaeli'de 150-200 yıl boyunca bir daha 7.4 büyüklüğünde bir deprem yaşanmayacak. Bu kesin. O zaman Kocaeli ilinin depremden edindiği bu tecrübeyi, Yalova, Bursa, İstanbul gibi diğer iller için kullanması, buna göre hazırlık yapması gerekiyor. Marmara Denizi etrafında yaşanacak büyük bir depremde yolların kapanması, köprülerin yıkılması nedeniyle belki de hastaneler yeterli kapasitede çalıştırılamayacak. Bu yüzden bizim bir an evvel yüzen hastaneler, yüzen ameliyathaneler ve mobil hastaneler kurarak insanları deniz yoluyla tahliye etmemiz gerekecek. Marmara'da beklenen en büyük depremde ister Bursa'da, Yalova'da, isterse de İstanbul'da olsun Kocaeli'nin mutlaka bu illere bir lojistik üssü olarak hizmet vermesi gerekecek. İnsanlar trafiğin kesilmesi nedeniyle Kocaeli'ye gelip barınacaklar. Arama-kurtarmacılar buradan sevk edilecek, yardım malzemeleri buraya gelecek. Kocaeli'nin bundan sonraki depreme Kocaeli'nde olacakmış gibi değil, herhangi bir ilde olacak ve oraya destek gönderecek şekilde hazırlanması lazım."
FOTOĞRAFLI