Işık: Her an PYD'nin tepesine TSK'nın öldürücü darbesi iniyor

Güncelleme Tarihi:

Işık: Her an PYDnin tepesine TSKnın öldürücü darbesi iniyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2017 13:30

Işık: Her an PYD'nin tepesine TSK'nın öldürücü darbesi iniyor

Haberin Devamı

İZMİT(Kocaeli), (DHA) - MİLLİ Savunma Bakanı Fikri Işık, PYD'nin Suriye'de Kürtleri temsil ettiğinin büyük bir yalan olduğunu, bölgede bir egemenlik oluşturmak istediklerinin farkında olduklarını söyledi. Işık, "Zaman zaman bu cüretlerde bulunulduğunu biliyoruz. Ama bu cürette bulunduğu her an tepelerine TSK'nın öldürücü darbesi iniyor. Türk askerine karşı giriştikleri en ufak bir hareketin başlarına neler açacağını zannediyorum biliyorlar" dedi.
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün 'Yerel Medya Bakanları ile Buluşuyor' programı kapsamında Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Kocaeli ve Sakarya'da bulunan yerel basın mensupları ile İzmit'te bir otelde buluştu. Bölgemizin 100 yıl sonra en büyük alt üst oluşu yaşadığını belirten Bakan Işık, "Bunun bölgedeki her ülkeye tek tek etkisi var ama en çok etkisinin olduğu ülkelerden biri belki de birincisi Türkiye. Hükümet olarak bir taraftan bu alt üst oluşun ülkemizin güvenliğini en az düzeyde etkilemesi için gayret sarf ediyoruz. Diğer taraftan da bölgedeki oluşumun Türkiye'nin gelecekteki ulusal çıkarlarına yönelik bir tehdit oluşturmaması aksine Türkiye'nin ulusal çıkarları destekleyeceği şekilde yönlendirilmesi için de gayret gösteriyoruz. Fırat Kalkanı Harekatı hem bölgenin güvenliğine, yurtlarından edilmiş milyonlarca insanın güvenle kendi topraklarına dönmesine yöneliktir. Hem de bölgede Türkiye'nin arzu etmediği oluşumları engellemeye yönelik bir harekettir" dedi.
TÜRKİYE'NİN TAVRI KÜRTLERE KARŞI DEĞİLDİR
PYD bir terör örgütü olduğunu ifade eden Işık, "Bu konuda bizim hiçbir tereddüdümüz yok. Bugüne kadar bütün gelişmelerde terör örgütü olduğunu ortaya koyuyor. Sevindirici olan şu artık PYD'nin terör örgütü olduğunu yavaş yavaş batı medyasında da yazılmaya başlandı. Bununla ilgili bakanlık olarak bizde bu yazılanları topluyoruz ve diğer delillerle birlikte bunları muhataplarımıza aktaracağız. PYD'nin Suriye'deki Kürtleri temsil ettiği büyük bir yalandır. Şu anda Suriye'de Kürtlere karşı en fazla cinayet işleyen örgüt PYD'dir. Kendi anlayışında olmayan ve kendi emir komutasına girmeyen bütün Kürt unsurları yönelik düşmanca tavır sergileyen zaman zaman onları öldüren, ortadan kaldıran örgüt PYD. Türkiye'nin tavrı Kürtlere karşı değildir. Bu coğrafyada bin yıldır kardeşçe yaşadığımız kardeşlerimizdir Kürtler" diye konuştu.
Işık bölgede bir egemenlik alanı oluşturma gayretinin farkında olduklarını söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Zaman zaman bu cüretlerde bulunulduğunu biliyoruz. Ama bu cürette bulunduğu her an tepelerine her an TSK'nın öldürücü darbesi iniyor. Münbiç'ten batıya doğru ilerlemeye kalktıklarında operasyonun nasıl yapıldığını ve 200'ün üzerinde PYD militanının, teröristin etkisiz hale getirildiğini biliyorsunuz. O harekattan sonra Türk askerine karşı çok fazla hamle yapmadılar. Çünkü yaparlarsa nasıl karşılık alacaklarını çok iyi biliyorlar. Ancak onlar da DEAŞ ve rejimle anlaşma yaparak, Münbiç'ten artık çıkmazlarsa çıkarılacaklarını anladıkları için DEAŞ ile anlaşarak ve rejimle anlaşarak bölgeyi rejime bırakmak gibi bir planı devreye sokmaya başladıklarını görüyoruz. Bu noktada tabi ABD başta olmak üzere bütün koalisyon güçlerinin de çok dikkatli olması gerektiğini, bu konunun hassas bir denge olduğunu bilmelerini bekliyoruz. Türk askerine karşı giriştikleri en ufak bir hareketin başlarına neler açacağını zannediyorum biliyorlar."
TSK'YI HİÇKİMSE RAHATSIZ ETMESİN
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) bir tartışmanın içine çekme gayreti olduğunu ifade eden Işık, "Son dönemdeki tartışmalar hepimizi üzdü. Maalesef TSK'yı bir tartışmanın içine çekme gayreti ile karşı karşıyayız. Bu son derece yanlış. Darbelerden Türkiye çok zarar gördü ama en fazla zararı da TSK gördü. Her darbe TSK'nın daha fazla tartışılmasına neden oldu. Bir ülkenin güvenlik ihtiyacı en fazla temel ihtiyaçlardan biridir. Bu güvenlik ihtiyacını karşılayan en önemli iki kurumdan biri TSK ve Türk emniyet teşkilatıdır. Jandarmasıyla, polisiyle. Bu kurumların özellikle TSK'nın siyasi tartışmaların içine çekilmesi ve bir takım başka hesapların içerisinde TSK'nın bulundurulması bu ülkeye en büyük kötülüktür. Sonuçta başka bir ülkemizde yok, başka bir ordumuzda yok. Onun için burada hiç kimsenin böyle kafasına estiği gibi hareket etme lüksü yok. Herkes dikkatli davranmak zorunda. Evet yaşanan onca olaydan sonra bugün TSK demokrasiye bağlıdır, demokrasinin gereği olarak kimden emir alacağını ve o emri nasıl uygulayacağını çok iyi bilmektedir. TSK'nın bir başkomutanı vardır, TSK başbakana karşı sorumludur ve görevlerini kanunlar çerçevesinde yürütmektedir. Yani demokrasiye bağlıdır. Bu noktada birilerinin TSK'yı güncel tartışmaların içerisine çekmek, hatta bazıları da maalesef TSK içerisinde bir polemik oluşturmaya çalışıyor işte şu şucudur, bu bucudur gibi bir takım maksatlı çalışmalar içerisinde bulunuyor. Takip ediyoruz ve kesinlikle hukuk çerçevesinde gereken herşeyin yapıldığını ve yapılacağını bilmenizi istiyorum. TSK'yı hiçkimse rahatsız etmesin. TSK'nın temel görevi Türk yurdunu savunmaktır. Bunun dışında hiçbir konu ile ilgili TSK bir polemiğin, bir tartışmanın içerisine çekilmemelidir. Buna azami hassasiyeti gösteriyoruz. Bu noktada farklı davrananlarla ilgili de hukuk çerçevesinde gereken her türlü çalışmayı yürütüyoruz" dedi.
EVET OYUNUN ÇIKMASI CHP İÇİN DE HAYIRLI OLACAK
Referandumdan evet çıkması durumunda CHP için de değişim olacağını ifade eden Işık, şöyle konuştu:
"Aslında bu referandumda evet sonucunun çıkması inanın CHP için de hayırlı olacak. Yani ben bizim partililerimize diyorum CHP'ye de bir iyilik yapmak istiyorsanız daha fazla gayret edin evet oyu daha yüksek çıksın. Çünkü niye bu referandum kabul edilirse inanın CHP'de de bir değişim olacak. Sadece seçim dönemlerinde üslup ayarlama, milletin ayağına gitme, milletin değerleriyle buluşma, işte efendim ayakkabısız eve girme, cenaze namazında kenarda beklememe bu her seçim dönemi CHP'nin bir seçmenle iletişim kılavuzu vardır ya bunu artık CHP içselleştirmek zorunda olacak. Başka türlü yüzde 25 bandını aşması mümkün değil. Onun için de CHP'de de bir değişim başlayacak. Her rejimde iktidar vardır ama muhalefet ancak demokraside vardır. Türkiye de sağlıklı bir demokratik yapıyı sürdürecekse güçlü bir ana muhalefete ihtiyacı var. Şu anda CHP ana muhalefet partisi olduğu için CHP'nin güçlenmesi de demokrasinin güçlenmesi anlamına geliyor. Ama bu kafayla CHP'nin yüzde 25'i geçmesi mümkün gözükmüyor. Onun için sadece seçim dönemlerinde seçmenle iletişim stratejisi olarak yazdıkları şeylerin de içselleştirme zorunluluğu olacak CHP'nin. Yani milletin değerleriyle buluşmak zorunda olacak. Bu CHP için de Türkiye için de büyük bir kazanım olacak."
YANLIŞ ANLAŞILMAYI BAŞBAKANIMIZ İLE BAHÇELİ GİDERİR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Barzani'nin Türkiye'ye gelmesinin ardından takındığı tavrı sorulması üzerine Işık, yanlış anlaşılmaların Başbakan ve Bahçeli'nin görüşerek giderebileceğini belirterek, şöyle konuştu:
"Sayın Bahçeli'nin anayasa değişikliği teklifini desteklemesini, sayın Bahçeli'nin Ak Parti'nin bütün politikalarını benimsediği için diye değerlendirilemez. Türkiye'de sistem tıkanma noktasına geldi. Bir gövdede iki baş oluştu. Parlamenter sistemin köküne tuz ruhunu döken CHP oldu. 2007'deki 367 garabetini bu ülkenin başına saran CHP'dir. Hatta o dönem CHP Genel Başkanı sayın Baykal'ın 'Anayasa Mahkemesi 367'yi kabul etmezse Türkiye'de çok büyük kaos olur' açıklamasını unutmuyoruz. Bizim zaten halkımızın da anlamadığı nokta burası. Bu 367 garabetini bu milletin başına bela eden ve parlamenter sistemi aslında fiilen o gün rafa kaldıran CHP'dir. Parlamenter sistemin rafa kalkması, cumhurbaşkanını meclisin seçememez hale gelmesi zorunlu olarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini getirdi ve halk da buna yüzde 70 destek verdi. Şimdi halkın destek verdiği ve doğrudan halkın oyuyla seçilen bir cumhurbaşkanına 'Sen hiçbir şeye karışma, etliye sütlüye karışma, suya sabuna dokunma. Sen sadece önüne gelen kararnameyi imzala' demeye kimsenin hakkı yok. Cumhurbaşkanı bu sistemde güçlüdür. Halk seçiyor çünkü. Halk seçiyor, yetkilendiriyor ama halk seçtiğine hesap da sorar. Hiç kimseden cumhurbaşkanını seçtikten sonra cumhurbaşkanının vaatlerini yerine getirmemesi hakkı olduğunu bekleyemeyiz. Cumhurbaşkanı bu noktada halka söz veriyor. Bu sözleri yerine getirip getirmediğini de halk izliyor. 5 yıl sonra da bir seçim daha var, nitekim 2019'da bir seçim daha yaşayacağız. Dolayısıyla burada bir gövdede iki baş oluştu. Bu iki başlılığın sürdürülmesinin mümkün olmadığını sayın Bahçeli de gördü. Sayın Bahçeli'yle birbirimizi sert bir şekilde eleştirdiğimiz oldu doğru ama sayın Bahçeli'nin ülkenin geleceği konusundaki hassasiyetini hiç kimse de inkar edemez. Bunu burada ortaya koydu Bahçeli. Bunu bir çözüme kavuşturalım dedi ve bir makul çerçeve çıktı. Bu makul çerçeve içerisinde sayın Bahçeli de görüşünü açıkladı. Elbette süreç içerisinde yol kazaları olur. Yanlış anlamalar olur, bunlar da oturulur konuşulur. İnsanların en önemli özelliği de bunları oturup konuşmasıdır. Ben bunları bir yol kazası olarak değerlendiriyorum. Bu yanlış anlaşmayı da sayın başbakanımız ile sayın Bahçeli giderirler. Ben MHP'nin tavrında bir değişiklik beklemiyorum."
BU FAŞİST BİR UYGULAMADIR
Almanya ve Hollanda'nın tavrını anlamanın mümkün olmadığını söyleyen Işık, "Bunlar her fırsatta Türkiye'ye demokrasi dersi veren ülkeler değil mi? İfade özgürlüğü deyip kıyamet koparıyorlar. Oradaki 3 milyon insanlarımız oy kullanmayacak mı? Oralarda da yakında seçim var. Onlar maalesef bu noktada kendi iç kamuoyuna yönelik bir hareket içerisindeler. Bu oradaki seçmene yönelik mesaj diye bakıyorum. Bu onların savunduğu değerlerle zıt olduğunun göstergesi. Avrupa siyasetinde aşırı uçlar güçlenmeye devam ediyor. Bunu kabul edemeyiz. Almanya'da şu anda bir güçlü merkez iktidar var. Ben adalet bakanımızın açıklamalarına katılıyorum. Bu faşist bir uygulamadır. Siz bakana tanımadığınız hakkı PKK'ya tanıyacaksınız, sonra da Türkiye bizim dostumuz diyeceksiniz. Avrupa'nın birçok ülkesinde PKK elini kolunu sallayarak haraç alacak, siz hiçbir şey yapmayacaksınız. Ama 3 milyondan fazla insanın yaşadığı, 1,5 milyondan fazla seçmenin bulunduğu bir ülkede referandumla ilgili bir siyasi çalışma yapılmasını engelleyeceksiniz. Bunun adı rezalettir" dedi.

FOTOĞRAFLI
 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!