Güncelleme Tarihi:
Selda Hatun TAN/İZMİT (Kocaeli), (DHA)- KEDİSİNİN sokak köpekleri tarafından boğulmasının ardından kampüste bir köpeği bıçaklayarak öldüren Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı'nda görevli Prof.Dr. M.S.'nin yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, tanıkların dinlenmesine karar vererek, duruşmayı erteledi. Adliye önünde toplanan Kocaeli Hayvan Dostları Derneği üyeleri, hayvanların 'mal' olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, "Doğayı paylaştığımız hayvanlar 'mal' olarak görüldüğü zaman, bir hukuk sisteminin gelişmesi asla da mümkün değildir" diyerek profesörün cezalandırılmasını istedi.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı'nda görevli Prof. Dr. M.S., yaklaşık 2 yıl önce Umuttepe Kampüsü'ndeki lojmandan çıkan kedisinin sokak köpekleri tarafından boğulması üzerine bir köpeği bıçaklayarak öldürdü. Prof.Dr. M.S. hakkında açılan dava bugün Kocaeli 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam edildi. Duruşmaya, 'mala zarar verme' suçundan yargılanan profesörün avukatı, öldürülen 'Bob' isimli köpeği kampüste sahiplenerek besleyen üniversite öğrencisi Hakkı Yunus Kozan ve avukatı katıldı. M.S.'nin avukatı İrfan Şirin mahkemede, öldürülen köpeğin karnesi ile ilgili gerçekliğin bulunmadığını, karnenin tek başına köpeğin sahipli olduğuna yeterli olmadığını belirterek, müvekkilinin beratini talep etti. Mahkeme, tanıkların dinlenmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.
'HAYVAN EŞYA DEĞİLDİR'
Adliye önünde toplanan Kocaeli Hayvan Dostları Derneği üyeleri, Prof. Dr. M.S.'ye tepki gösterdi. Grup adına konuşan Gonca Çelik, hayvanların mal olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, şöyle dedi:
"İlgili süreçte sanığın yaptığı savunma ve gerekçeleri, görevi gereği sağlığa ve yaşama adanmış olması gereken eğitimli bir bireyin sahip olduğu kişiliği öne sermesi açısından, olayı daha endişe verici hale getirmiştir. Hak tanımının en temel yapı taşı yaşama hakkı açısından, insan ve hayvanlar arasında fark olmadığı dikkate alındığında, kasıtlı olarak hayvanların yaşam hakkına son vermenin, cezasız kalmaması gerektiği ve yaşamın sahipli kavramıyla şekillendirilemeyeceği tartışmasızdır. Ve tabii ki cinayet kabul edilmesi gereken bu tür şiddet olayların kamu vicdanını rahatlatacak, caydırıcı şekilde cezalandırılması gerekmektedir. Hayvana karşı insan olmanın getirdiği güç ve ayrıcalığı kullanarak can alanlara, bu filleri cezalandırılmadığı sürece kanun marifetiyle teşvik tanınmış sayılacaktır. Yaşanan bu acı örnek gibi bir eylemin ceza kanunları kapsamında karşılıksız kalması asla kabul edilemez. Vicdanlı ve adalete inanan tüm bireylerin kabul edeceği üzere 'hayvan eşya değildir'. Türkiye'nin de imzalayarak kabul ettiği Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi esaslarında da yer aldığı şekilde, hayvanlar tıpkı insanlar gibi duyguları ve sinir sistemi olan, psikolojik ve fizyolojik acı duyarlılığına sahip, acıyı-sevgiyi hissedebilen canlı varlıklardır. Ve her şeyin ötesinde insanlığın yükümlü olduğu emanetleridir. Bu kapsamda, onlara karşı yapılan eylemlerden zarar gören aynı zamanda tüm toplumdur. Doğayı paylaştığımız hayvanların 'mal' olarak görüldüğü zaman değer taşıdığı bir hukuk sisteminin gelişmesi asla da mümkün değildir. Her biri ayrı bir yaşam öznesi olan varlıklara karşı suç işlemesine yargı marifeti ile imkan ve teşvik tanınmayacağını göstermesi açısından önemlidir ve vatandaşların adalete güven duygusunu sağlayacaktır."
Öldürülen 'Bob' isimli köpeğin sahibi Hakkı Yunus Kozan ise "Bu süreçte şunu gördük ki toplumun en güçsüz tarafları olan hayvanlara, kadınlara, çocuklara gösterilen kötü davranışların hepsinin temelinde aynı düşünce ve anlayış var. Bu davanın mağdurunun bir hayvan veya çocuk olmasının bir farkı yok. Sorun aynı kaynağın sorunu. Topluma faydalı değilse o şey faydasız olarak görülüyor. Biz bu yüzden herkesin yaşama hakkını savunuyoruz" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI