Güncelleme Tarihi:
Vahit İŞBAŞARAN/KIRKLARELİ(DHA)-KIRKLARELİ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Kulübü tarafından “Sendikaların Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Sayım Yorgun “Türkiye’de sendikalaşma oranı yüzde 12.76 ve sendikalı işçi sayısı 1 milyon 800 bin" dedi.
Konferans, Kırklareli Üniversitesi II. Merkezi Derslikler Binası I No’lu konferans salonunda gerçekleştirildi.Konferansa; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Atalay, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bora Yenihan, Üniversitenin akademik ve idari personeli ile çok sayıda öğrenci katıldı.
Konferans, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bora Yenihan’ın konuşmasıyla başladı. Yenihankonuşmasında Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkilerini yaşayan bir organizma olduğunu düşündüğümüzde bu yaşayan organizmanın kalbinin sendikalar olduğunu ifade etti. Ardından Çalışma Ekonomisi Kulübü Başkanı Yılmaz Ayer, 18 Aralık 2017 tarihinde kurulan kulübün, öğrencilerin üniversite hayatları boyunca beşeri sermayelerine akademik katkıda bulunmayı amaçladığını aktardı.
Konferansta Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysen Tokol, “Dünya’daSendikaların Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu bir sunum yaptı. Sunumunda sendikaların tarihsel gelişiminden bahseden Tokol, “Avrupa’da sendikaların gelişimi; I. Dünya Savaşı, 1929 Ekonomik Bunalım, ardından ortaya çıkan otoriter rejim ve II. Dünya Savaşı’ndan olumsuz etkilenmiştir. II. Dünya Savaşından sonra ise 1970’lerin ortalarına kadar tüm gelişmiş ülkelerde ekonomik, siyasi, sosyo-kültürel ve yasal nedenlerle sendikalar büyük gelişme göstermiştir. Bu dönemde sendikalar kurumsal yapılarını güçlendirmiş, siyasi ve toplumsal etkinliklerini arttırmış, kamu politikalarının şekillenmesinde ve çalışma koşullarının belirlenmesinde etkin rol oynamışlardır. 1980 sonrasında ise sendikalar için altın çağ sona ermiştir. Sendikal yoğunluğun azalmasında ekonomik, siyasi, sosyo-kültürel faktörler, yasal düzenlemeler ve sendikaların değişen koşullara uyum sağlamaması veya geç kalması gibi sendikadan kaynaklanan nedenler etkili olmuştur” dedi.
1990’lı yıllardan itibaren toplumsal hareket sendikacılığında büyük değişim görüldüğüne vurgu yapan Tokol, bu değişimle birlikte sendikaların siyasi partilerin bir uzantısı haline geldiğini ifade etti. Tokol, şunları söyledi: “Küreselleşmeye karşı ulusal sendikaların gücü sınırlıdır. Bu nedenle uluslararası sendikalar daha etkin rol oynamaktadır. Bu doğrultuda uluslararası sendikalar birleşmekte, uluslararası ticari anlaşmalar yapılmakta, uluslararası para fonu, dünya bankası, dünya ticaret örgütü gibi uluslararası örgütlerle daha sıkı ilişkiler kurulmaya çalışılmakta ve küresel sosyal hareketlerle birlikte hareket etmeye yönelmektedir. Yeni teknolojilerle birlikte e-sendika, siber sendika, sanal sendikalar, e-pazar, e-kayıt ve e-üyelik gibi uygulamalar gündeme gelmiştir. Bu çerçevede sendikaların geleceği ile ilgili çeşitli senaryolar üretilmektedir. Bu senaryoların en kötüsüne göre sendikaların gücü giderek azalmaya devam edecek, sendikasız endüstri ilişkileri söz konusu olacaktır. En fazla kabul gören senaryoya göre ise gelecekte sendikalara alternatif olabilecek herhangi bir kurum yoktur. Halen dünyada sendikal krize tam bir çözüm bulunmuş değildir. Ancak dünya sendikacılık tarihi incelendiğinde sendikaların sürekli yeni sorunlarla karşılaştıkları ve bu sorunlara karşı yeni politikalarla dimdik ayakta durdukları bilinmektedir. Bu sebeple sendikalar gelecekte yok olmayacak, varlıklarını sürdürmeye devam edecek ve var olacaklardır. Sendikaların sadece işçilerin ve memurların çıkarlarını savunan örgütler olarak düşünülmemesi, toplumun vazgeçilmez bir kurumu olduğunun unutulmaması gerekir.”
Konferansın ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Metin Tukal, “Türkiye’de Sendikacılığın Dünü” konulu bir konuşma yaptı. Sendikaların Türkiye’deki tarihsel gelişim sürecine değinerek dünü ve bugününün çok önemli olduğunu vurgulayan Kutal, "Osmanlı döneminde dahi sendikalaşma çalışmaları vardır. Günümüzde de sendikalaşma devam etmektedir.” dedi.
Üçüncü ve son konuşmacı Prof. Dr. Sayım Yorgun ise sendikalar ile ilgili yasal düzenlemeleri aktardı. 1980 ve sonrasının 1980’li yıllar, 1990’lı yıllar ve 2000’li yıllar olmak üzere üç döneme ayrıldığını dile getiren Yorgun, bu üç dönemin sendikacılık tarihimizde önemli yeri olduğunu söyledi. Yorgun, sendikal hareketin gelişiminin endüstriyel ilişkiler bağlamında incelenmesi gerektiğine vurgu yaptığı sunumuna şu sözlerle devam etti: “Endüstri ilişkilerini şekillendiren temel yapı ekonomi ve siyasettir. Son döneme baktığımızda ekonomik açıdan liberalizm ve kapitalizmin süreci şekillendirdiğini görmekteyiz. Liberalizm ve kapitalizm arasındaki ilişkiye baktığımızda ise liberalizmin, siyasi liberalizmi de içinde barındıran daha geniş bir kavram olduğunu söyleyebiliriz. Kapitalizm denildiğinde ekonomik boyutu konuşmaktayız. 1800’lü yıllardan bugüne kadar geçen süreci de liberalizm ve kapitalizm yönlendirmektedir. Kapitalizmin işleyişinde yaşanan sorunları devlet ve sendikal güç dengeleme çabasına girmiştir. Bu iki gücün dengeleme politikasına gitmediği sistemlerde sorunlar büyümüştür. Sendikaların altın çağını yaşadığı dönemde arka planda şüphesiz ki Keynesyen politikalar vardır. Piyasaya müdahaleyi esas alan bu politikaların yaşandığı dönem sendikacılığın altın yılları olarak nitelenmektedir. Keynesyen politikaların Endüstri İlişkilerine olan katkısına baktığımızda yüksek sendikalaşma düzeyi, ekonomik ve güçlü bir sendikacılık, genişleyen toplu pazarlar olduğunu görmekteyiz. 1980’li yıllarda neo-liberalizmin devreye girmesi ile birlikte altın çağ sona ermiştir. Bunun sebepleri arasında işçilik maliyetlerinde sendikal hareketlerin mücadelesiyle ortaya çıkan maliyet artışını işverenin üstlenmek istememesi sayılabilir.Türkiye’de memur hareketi yasalara ve yasaklara rağmen ortaya çıkmıştır. 1980’li yıllardan sonra ilk kez bir kesim yasalara karşı sendikal hak aramıştır. Bu mücadele öğretmenler ve memurların uluslararası mevzuatı esas alarak yaptığı mücadeledir.”
Yorgun konuşmasının sonunda bugün sendikalaşma oranının yaklaşık olarak %12.76 ve sendikalı işçi sayısının 1 milyon 800 bin olduğunu kaydetti.