Güncelleme Tarihi:
Vahit İŞBAŞARAN/KIRKLARELİ(DHA)-KIRKLARELİ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nce düzenlenen konferansta konuşa, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara, “Medeniyet insanoğlunun yeryüzünde kurduğu en büyük organizasyondur.Çünkü medeniyet bir çok devleti ve imparatorluğu içine alabilir” dedi.
Kırklareli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nce düzenlenen konferans serisinin dördüncüsü Kırklareli İl Müftülüğünün de destekleriyle Rektörlük Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.
'Tasavvuf Kültürü ve Medeniyetimiz' başlıklı konferansı; Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Şengörür, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdüsselam Arı, İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş, Üniversitenin akademik ve idari personeli ile çok sayıda öğrenci dinledi. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Yoğun ilgi gören konferansın öncesinde Sungurbey Cami İmam Hatibi Ali Akgün, dinleyicilere Kur'an-ı Kerim tilaveti sundu. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara, medeniyet ve tasavvuf konularını ele aldığı konferansında “Medeniyet, insanoğlunun yeryüzünde kurduğu en büyük organizasyondur. Çünkü medeniyet birçok devleti ve imparatorluğu içine alabilir” dedi.
Dünya üzerindeki bütün medeniyetlerin ortak ve olmazsa olmaz olan üç ortak yönünün olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kara, bunların birincisinin ilim ve irfan, ikincisinin fikir ve felsefe, üçüncüsünün ise güzel sanatlar olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: “Tüm medeniyetlerin ortak özellikleri aynıdır. Medeniyet kurmak istiyorsanız, yeni bir medeniyete talip olmak istiyorsanız bu üç dalda A grubu, birinci sınıf insanlar yetiştireceksiniz. Bunun objektif ölçütü vardır. Bu üç dalda ürettiğiniz eserleri ve kitapları diğer medeniyetler, okuma ve anlama ihtiyacı hissedecekler. Bunun için doğal olarak o eserin ya da kitabın dilini öğrenecek. Çünkü medeniyet kurabilecek bir güç, kitapların orijinallerini okuyup anlamak ile oluşabilecek bir güçtür. Tercüme ile bu yetersiz olacaktır."
İslam medeniyetle ilgili söz söylemek isteyenlerin Arapça, Farsça ve Türkçe'yi öğrenmek zorunda olduklarına değinen Prof. Dr. Kara; “İslam medeniyetinin ana dili Arapça'dır. Bununla birlikte iki ana dili daha vardır. Onlar da Farsça ve Türkçedir. Bugün batı ilim aleminde bir insan islam medeniyetiyle ilgili doktora tezi yapacaksa hocasının ona söylediği ilk şey: ‘Arapça öğrendir. Avrupalılar bile bir dönem oturmuşlar Arapça'yı öğrenmişler. Müslüman olmak için mi öğrenmişler? Hayır. Bunun sebebi Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek ve Müslüman olmak değildir. Batıda Arapça öğrenmenin ana sebebi İbni Rüşd'ün kitaplarını okuyup anlamaktır. Avrupalılar, İbni Rüşd'ün Arapça yazılmış kitaplarını okuyup anlamak için Arapça öğreniyorlar. Bunun sebebi İbni Rüşd'ün Aristo felsefesine getirdiği açılımı öğrenmek ve almak istemeleridir. Medeniyet böyle bir şeydir. Medeniyetler insanoğlunun bir anlamda milli malıdır” dedi.