Güncelleme Tarihi:
Hasan KIRMIZITAŞ - Reşit ÇELEBİOĞLU - Eyyüp BURUN - Metin Faruk TAMER/KİLİS, (DHA) - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Suriye sınırındaki Kilis'te düzenlenen iftar programına katıldı. Burada yaptığı konuşmada, Suriyelilere vatandaşlık imkanı tanınmasına yönelik çalışma yürüttüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kardeşlerimizin içerisinde inanıyorum ki; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler var. Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığımızın bu konuda attığı adımlar var, ellerinden geleni bakanlığımız oluşturduğu bir ofisle takip etmek suretiyle bu kardeşlerimize bu yardımı, bu desteği yaparak onlara vatandaşlık imkanını vereceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beraberinde eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ile birlikte akşam saatlerinde ANA uçağı ile Gaziantep Havaalanı'na geldi. Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya ve diğer protokol üyeleri tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler, daha sonra helikopterle Kilis'e hareket etti. Akşam ezanının okunmasından yaklaşık yarım saat sonra Kilis İl Jandarma Komutanlığı bahçesindeki piste inen Erdoğan ve beraberindekiler; burada Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak ile Kilis Valisi İsmail Çatak tarafından karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler buradan da karayoluyla Suriyeliler, şehit ve gazi yakınları ile Kızılay personelinin katıldığı iftar programına katıldı.
ROKET MENZİLİNİN DIŞINDA
Katyuşa roketatar menzilinin dışında kaldığı ifade edilen 7 Aralık Üniversitesi'nin bahçesindeki iftarda Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi için ayrılan bölüme Suriyeli yetim çocukları da oturttu.
İftarını açtıktan sonra alanda oluşturulan platforma çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir tercümanın Arapçaya çevirdiği konuşmasına Suriyeliler ve Kilislilere teşekkür ederek başladı. Kilislilerin savaştan kaçanlara kucak açarak ensarlık yaptığı için her türlü takdiri hak ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyelilere de gönül dünyalarında vatanlarıyla eş tutup Türkiye'ye sığındıkları, vatanlarının kurtulacağı yurtlarına döneceği günü beklerken gösterdiği uyum ve dirayetin takdire şayan olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında Arif Nihat Asya ve Necip Fazıl'ın vatanın önemini anlattığı şiirlerden mısralar okuyarak, "Vatansız olmak çok kötüdür. Fakat kendi vatanında garip durumuna düşmek, bunun için vatanından ayrı kalmak çok daha kötüdür. Rabbim kimseyi vatanından ayrı koymasın. Tabi bazı soysuzlar vardır, onlar için vatan, millet, bayrak, devlet gibi kavramlar hiçbir şey ifade etmez. Sorsanız kendilerine küresel yakıştırmalar yaparlar, ama aslında bunların tek farkı köksüz oluşlarıdır. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor; 'kendini bilen rabbini bilir' diyor. Yunus Emre de bu hadisi adeta tefsir edercesine şunu söylüyor; 'ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır.' Kendini bilmeyenlerin, inancını, tarihini, kültürünü, ecdadını bilmeyenlerin vatan diye bir derdi elbette olmaz. Burada bulunan muhacir ve ensar tüm kardeşlerim vatanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorlar" diye konuştu.
Türkiye'nin resmi sınırları ile gönül sınırlarının başka olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Gönül sınırlarımızın hududu, bizim kardeş olarak gördüğümüz, bizi kardeş olarak gören herkesin yaşadığı yerleri içine alır. Dolayısıyla Suriye'den gelen kardeşlerimize diyoruz ki; biz sizi kardeşimiz olarak görüyoruz, siz de bizi kardeş görüyorsanız vatanınızdan uzak değilsiniz, sadece evinizden, toprağınızdan uzaksınız. Türkiye, sizin de vatanınızdır. Şunu unutmayın, hiçbir zulüm ilelebet sürmez. Biliyorum, çok zorlukla karşılaştınız, çok acılar yaşadınız, çok kayıplarınız oldu. Allah, biz kullarına her zorluğun arkasından bir kolaylık geleceğini vaat ediyor ve hiç şüphesiz Allah sabredenle beraberdir. Üzülmeyeceğiz, ümidimizi asla kaybetmeyeceğiz, mücadeleyi asla bırakmayacağız, duayı terk etmeyeceğiz. İnşallah çektiğiniz sıkıntıların, verdiğiniz emeklerin karşılığını alacaksınız. Evinize, yuvanıza kavuşacağınız o günlerin çok uzak olmadığına yürekten inanıyorum" şeklinde konuştu.
'SURİYELİLERE VATANDAŞLIK İMKANI VERECEĞİZ'
Suriyelilere, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarına olanak tanıyan çalışmanın başlatıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben bu akşam burada kardeşlerime müjde vermek istiyorum. Kardeşlerimizin içerisinde inanıyorum ki; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler var. Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığımızın bu konuda attığı adımlar var, ellerinden geleni bakanlığımız oluşturduğu bir ofisle takip etmek suretiyle bu kardeşlerimize bu yardımı, bu desteği yaparak onlara vatandaşlık imkanını vereceğiz" diye konuştu
'ESAD; PYD'Lİ, DAİŞ'Lİ TERÖRİSTTEN DAHA İLERİ TERÖRİSTTİR'
Türkiye olarak Suriye konusunda 6 yıl önce olduğu gibi, bugün de aynı noktada olduklarını dile getiren ve ismini vermeden Beşar Esad'ı eleştiren Recep Tayyip Erdoğan şöyle konuştu:
"Suriye'nin başındaki zalimdir işi bu noktaya getiren. 600 bin Suriyeli kardeşimizin ölümüne neden olan bir insan, bu ülkede asla bir yönetici olarak değerlendirilemez. Varil bombalarıyla, konvasyonel silahlarla, tankla, topla kendi vatandaşlarını öldüren böyle bir insan, devlet terörü estirmez de kim estirir. PYD'li teröristten, YPG'li teröristten, DAİŞ'li teröristten çok daha ileri teröristtir. Bunun hesabını bedelini çok ağır ödeyecektir ama bu dünyada, ama ebedi alemde. Çünkü çok mazlumların ahı var üzerinde. Er veya geç güzel bir sözümüz var; 'alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste' diye. 6 yıl önce neyi savunuyorsak, bugün de aynı ilkeleri savunuyoruz. 6 yıl önce 'Suriye halkının sesine kulak verilsin, bu işler zor kullanarak, baskı kullanarak, güç kullanarak olmaz' diyorduk. Bugün de aynısını söylüyoruz."
'BABAN GİBİ OLMAZSIN DİYORDUK, GÜLÜYORDU...'
DAİŞ'in müslümanları, PYD'nin de Kürtleri temsil etmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz kendisiyle ailece görüşüyorduk. Hatta; 'herhalde baban gibi olmazsın' diyorduk. Gülüyordu. Ama demek ki iki dünyası vardı. Gerçek dünyasını bizden gizliyordu. İşte şu 6 yıl içerisinde, o gerçek dünyası ortaya çıktı. Bir medeniyet ülkesi, tarih ülkesi Suriye'ye bu adam yazık etti. Suriye halkı kendi istiklal ve istikbalini koruma adına tarihi bir mücadele yürütüyor. Esasen malum dış güçlerin müdahaleleri olmasaydı, işe terör örgütleri karıştırılmasa, rejime destek verilmeseydi, Suriye bugün özgür bir ülkeydi. Birileri Suriye'de demokrasiyi, Suriye halkının kendi iradesiyle ülkesini yönetmesini istemediler. DAİŞ denilen örgüt, bu amaçla ortaya sürülmüş kukladır aslında. PYD, YPG denilen örgütler aynı amaçla güçlendirilmiş taşeronlardır. Suriye'de ne DAİŞ Müslümanları temsil ediyor, ne de PYD Kürt kardeşlerimizi temsil ediyor. İki örgüt de tasmalarını ellerinde tutanlar tarafından bölge üzerindeki kirli hesaplar uğruna kullanılan araçlardır" dedi.
Savaşla birlikte evlerini terk eden 3 milyona yakın Suriyeli'nin Türkiye'ye geldiğini, 3 milyona yakın sığınmacının Lübnan, Ürdün, Irak gibi diğer komşu ülkelere gittiğini, 7 milyon Suriyelinin ise ülke içinde yerini değiştirdiğini, ancak dünyanın bu duruma sessiz kaldığını dile getiren Erdoğan, "Avrupa'nın, Asya'nın, Afrika'nın yani dünyanın yarısından fazlasının yanı başında yaşanan insani kriz, adeta Suriye'nin komşularının sırtına yüklenmiş durumda. Dünya bu kriz karşısında görmeyen, duymayan, konuşmayan tavrını sürdürmekte ısrar ediyor. Ta ki mülteci kafileleri sınırlarına dayanana kadar. Bu durumda da soruna çözüm bulmak yerine kapıları kapatmayı tercih ettiler. Halbuki bir evde yangın başlamışsa, o yangın evet önce komşulara, tedbir alınmazsa tüm mahalleyi, tüm şehri yakar kül eder" dedi.
TÜRKİYE'DE YAŞANAN EYLEMLER, TEŞEBBÜS EDİLENİN YÜZDE 1-2'Sİ
Türkiye'deki terör eylemlerine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün Türkiye PKK, PYD ve DAİŞ kaynaklı terörün ateşini, patlayan bombalarla, eylemlerle tüm sıcaklığıyla yaşıyor. Ülkemizde yaşanan eylemler teşebbüs edilenlerin yüzde 1 veya 2 gibi çok küçük bir kısmıdır. Biz 35 yıldır terörle mücadele eden bir ülke olarak bunların üstesinden geliyoruz, geleceğiz. Fakat bizi geçtiğinde bu ateşle muhatap olacak ülkeler için aynı şeyleri söyleyemiyorum. Avrupa ülkelerinde yaşanan birkaç terör eylemlerinin ardından bu ülkelerin nasıl bir telaş, nasıl bir panik yaşadıklarını hep birlikte gördük" dedi.
ATEŞİ KAYNAĞINDA SÖNDÜRELİM
Suriye konusunda dünyaya çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buradan bir kez daha batıya ve tüm dünyaya bu ateşi kaynağında söndürme çağrısı yapıyorum. Madem, ateşin kaynağı Suriye'dedir öyleyse doğrudan bu meselenin çözümüne yoğunlaşmalıyız. Mevcut rejimin Suriye halkını bir arada tutma, yaşatma kabiliyeti kalmamıştır. Bu gerçeği herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekir. Yapılması gereken Suriye halkının tamamının hassasiyetlerini, beklentilerini, taleplerini karşılayacak yeni bir anayasanın ve yeni bir yönetimin süratle oluşturulmasıdır. DAİŞ, PYD ve YPG gibi terör örgütleri yerine, doğrudan Suriye halkını muhatap alan girişimin başarısız olma durumu yoktur. En başından itibaren batılı ülkelere ve hadiseye müzahir her devlete ve kuruma söyledik, söylemeye devam edeceğiz. İnşallah önümüzdeki dönem Suriye için makul, mantıklı, uygulanabilir çözümlerin hayata geçirildiği bir dönem olacaktır. Dış politikada son dönemde başlattığımız girişimlerin bir sebebi de Suriye sorunun çözümü konusunda netice almaya yönelik adımlar atılmasına kolaylık sağlanmasıdır. Bu çerçevede daha başka çalışmalarımız ve hazırlıklarımız var. Suriyeli misafirlerimiz şundan emin olsunlar, sizin üzüntünüz bizim üzüntümüzdür, sizin sevinciniz bizim sevincimizdir. Suriye'nin yeniden özgür, huzurlu ve müreffeh ülke haline gelmesi için samimiyetle çalışıyoruz, mücadele ediyoruz."
ROKET KURBANI ÇOCUĞUN YAKINLARINDAN TEPKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından alandan ayrılacağı sırada geçen 8 Mart günü Suriye tarafından atılan roket mermisinin isabet etmesiyle yaşamını yitiren 5 yaşındaki Mert Özkan'ın babası İbrahim ile annesi Mevlüde Özkan ile bazı yakınları tepki gösterdi. Roket kurbanı çocuğun babası İbrahim Özkan, "Bizim çocuğumuz öldü, siz Suriyelileri konuşuyorsunuz. Çocuğumu toprağa verdim, biriniz gelip başsağlığı dilemediniz" diye bağırdı. Bu sırada anne Mevlüde Özkan da 'Kanımız yerde mi kalacak?' diye bağırdı. Özkan çifti ve beraberindeki yakınları polisler tarafından alandan uzaklaştırıldı.
FOTOĞRAFLI