IHA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2015 16:02
Uzman Sosyolog Pedagog/psikolog Hanım Demirbaş, "Evlilikler bittikten sonra çiftler birbirlerinin değerini anlamaktadırlar. Ama genelde dönmek ve yeniden başlamak için artık çok geçtir. Maalesef üzücü olan da budur aslında" dedi.
Demirbaş, "Evliliklerin bitmesindeki en üzücü nedenlerden biri: çiftler, geç kalmadan birbirlerinin değerini anlamalıdırlar. Evliliği, hak ettiği besini ve saygıyı korumak yerine yüzükler takıldıktan sonra iyi bir evliliği, gayet tabi olarak kabul etmektedirler. Çiftler, birbirlerine karşı duyarlı davranmamakta, açık ve dürüst konuşmamaktadırlar. Dolayısıyla sağlıklı ve mutlu evliliklerin temeli olan güven sarsılmaktadır. Çok fazla sorumluluk istediğini savunanlar ise, sevgilerini canlı tutmayı ve tutarken de bundan keyif almayı bilmemektedirler" dedi.
Demirbaş, "Günümüzde boşanma oranın hızla artış göstermesinin diğer bir nedeni ise boşanma toplum tarafından eski zamanlara göre daha kolay tolere edilir hale gelmiş olmasıdır" ifadesinde bulunarak, eşlere şu tavsiyelerde bulundu:
"Boşanma, toplum içinde dışlanma nedeni olmadığı gibi günlük hayatın bir parçası olarak görülmektedir. Başka bir neden ise, eskilere göre şimdi çiftler, ilk kavgalarda, iniş ve çıkışlarda evliliği bitirme yönünde ısrarcı bir tutum sergilemektedirler. Oysa günde 20 dakika spora harcanan zaman dilimi evliliğe harcansa, üç kat daha sağlıklı olurlar. Mutsuz evlilikler hastalandırmakta, mutlular ise bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Mutlu veya mutsuz bir evlilik, evlenmeden önce evlenme nedeniyle de alakalı olmaktadır. Avantajlarını, dezavantajları düşünmek, aileyi veya partneri kırmamak adına yapılan evliliklerde kişilerin mutsuzluğu programlanmıştır. Karşı taraftan yerine getirilmesi güç beklentilere girmektedir. Her iki tarafta mutlu, kendi iç dünyasında memnun ise ancak ‘bir yastıkta kocamak’ mümkündür. Evliliği devam ettirme konusunda gerçekten kalben emin ve istekli olmalılar. Mutlu Evlilik İçin Öneriler Mutlu evlilikler, derin bir arkadaşlığın temeline dayanmaktadır. Tatillerden ziyade çiftlerin her gün iletişim halinde olmaları önemlidir. Birbirlerinin tercihlerini, zevklerini, hoşlanmadıkları şeyleri, korkularını, zorlandığı konular, umutları, yaşama amaçları hakkında bilgi sahibi oldukları takdirde, birbirlerini tanımaları mümkündür. İnsan, tanımadığı birini sever mi? Evliliği koruma yönünde yaklaşımlar olumsuzlukların kontrol edilemeyecek seviyelere gelmesini engellemektedir. Bu yöndeki deneyimlerin başarısı veya başarısızlığı bir evliliğin sağlam ilerlemesinde ya da bitmesinde en önemli unsurlardır. Bu yüzeysel sorunları hararetlendiren, daha şiddetli ve acı verici algılatan ise daha derinlerde yatan ve gizli kalan konulardır. Bu nedenle çoğu zaman çiftler arası tartışmalar veya kavgalar çözümsüz bir şekilde bitmektedir. Eşler, birbirini değiştirmeye çalışırken, bunun mümkün olmadığını unutmaktadırlar. Bunun nedeni, çoğu problemin kökleri, yaşam tarzların, karakter veya değer sistemin uyumsuzluğuna bağlı olmaktadır. Bu farklılıklar hakkında tartışmak sadece zaman kaybıdır ve evliliğe zarar vermektedir. Sorun yaşanmasına yol açan bu farklılıklar anlaşılmalı, bunlara değer verilmeli ve saygı duyulmalı. Ancak bu şekilde ortak bir evlilik anlayışının oluşumu mümkündür. Küçük şeyleri tolere etmek Zorda olsa, çiftler bazı şeyleri tolere etmeyi öğrenmeliler. Bunları her gün dile getirmek sadece gereksiz yere stres unsurunu yükseltmektedir.
Çorapların ters dönmüş olması gibi basit şeyler için evliliğin atmosferini riske atmak anlamsızdır. Bir evliliğin geçmişi sadece veya ağırlıklı olarak olumsuz algılandığı durumlarda ayrılık tehlikesi vardır. Psikolojik destek almaları gerekmektedir. Sağlıklı çiftler, olumsuzlukları unutmaya eğilimlidirler. Ağırlıklı olarak olumlu yönleri hatırlamaktadırlar. Aldatma, normalde ölmeye yüz tutmuş evliliğin semptomudur, nedeni değildir. Kıyas Çiftlerin ortak amaçları (örneğin aile planlaması, çocuk eğitimi, tatil yeri belirleme) olmalı ve bunları birlikte gerçekleştirmek için gerekenleri yapmalılar. Başka çiftlerle kendilerini kıyaslamak, sorunun doğması ve acının artmasına neden olmaktadır. Günlük hayat Çiftler birbirlerine zaman ayırmalılar. Her gün birlikte gülmeliler. Sorunları açıkça, sakince ve güven verici bir şekilde birbirleriyle konuşmalılar. Davranışları güvenle uyumlu olmalı. Konuşmak ve ara sırada tartışmak Evliliklerde genelde günlük hayatın akışından konuşulmaktadır. Önemli ve asıl konulara yeterince fırsat tanınmamaktadır. Bu nedenle çoğu çiftler çözümsüz farklılıklara takılmaktadırlar. Bunun için her gün eşiyle sorunlarını paylaşmalıdır. Tartışma veya kavgayla sonuçlanması sonunda barışma olduktan sonra önemli değildir.
Bir tartışma ama, eleştiri ve veya sarkastik yorumlarla, aşağılama, haklı çıkma çabaları veya duvar gibi olma ile başlarsa, ne kadar alttan almaya çalışılsa da olumsuz biteceği kesindir. Eleştiri Eleştiri ise karşı tarafa suçu yüklemeyi, karakterin ve kişiliğin genel yargılanmasını içinde barındırmaktadır. Eleştirideki sorun, alışkanlık haline dönüştüyse, daha tehlikeli olumsuzlukların yolunu açmaktadır. Laf sokmak ve aşağılamak Aşağılamaların sözel veya beden dili ile ifade edilen her türü bir ilişkiyi zehirlemektedir, çünkü ret etmenin göstergesidir. Kabul görmediğini hissetmesi durumu temizlemek yerine çıkmaza sürükleyecektir. Aşağılama, besinini eşi ile olumsuz düşüncelerden beslenmektedir. Haklı çıkmak Haklı çıkmak, gerçekte karşı tarafı suçlama yöntemidir ve sorunun büyümesine yol açmaktadır. Duvar gibi olma Aşağılamaların doğurdu yeni aşağılamalar sonucu çiftlerden biri (genelde kocalar) veya iki tarafta stres ve gerek fiziksel gerekse ruhsal olumsuz etkilerinden korunmak veya kavganın önüne geçmek adına kendini geri çekmekte ve duvar örmektedir. İlgi ve alakalı İlgi ve alakalı, uzun süreli evliliklerin en önemli içeriklerindendir. Ara sıra şikayetler olsa da, eşler birbirlerini önemli ve saygı değer hissetmektedirler. Olumlu duyguların yayılması için, eşler birbirlerinin güçlü yönlerini ve bunları en son hangi durumda gösterdiklerini birbirlerine anlatabilirler. Yabancıya, veya aşık olduğu zamanlarda ki gösterilen nezakette ve kibarlıkta olmalılar. Birbirlerini sevdiklerini gerek sözle gerek beden diliyle veya küçük hediyelerle, sürprizlerle sıkça ifade edilmeli. Dış etkenleri evlilikten uzak tutulmalı. Birbirini özlemek, deşarj olmak ve enerji toplamak için çiftlerin, özel kendilerine ait ve kendilerine ayıracağı zamanı ve alanı olmalıdır. ‘Biz’ anlayışının yanında ‘sen’ ve ‘ben’ i korumalılar. Çiftler her ne kadar karakter özellikler açısından birbirine benzeseler de, farklı fikirleri olabileceği unutmamalılar. Gerçekçi olunmalı, gerçekçi taleplerde bulunmalı. Romantize etmekten kaçınılmalı. Örneğin spontan bir sarılma veya iltifatlarla karşı tarafa değerli olduğunu hissettirmeliler. Direkt neye ihtiyacı ve ne istediğini söylemeli ve karşı tarafın neye ihtiyacı olduğunu ve ne istediğini anlamaya çalışmalılar. Hiç kimse mükemmel olmadığı için mükemmel evliliklerin olması mümkün değil. Bazı zamanlar, eşler birbirine kırıcı davranabilir ya da sözler sarf edebilir. Sağlıklı evliklerde eşler nedenini birlikte paylaşmaktadırlar. Kötü giden evliliklerde sorun büyüyene kadar üstü kapanmaktadır."