Güncelleme Tarihi:
KAYSERİ (AA) - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye yabancı istihbarat örgütlerinin cirit attığı, yabancı istihbarat örgütlerinin tetiklediği, kullandığı terör örgütlerinin katliamlara boğduğu, her tarafı düşmanlarla, ateş çemberiyle sarılı bir durumda. Böyle bir halde milli birlik ve beraberliğimizin sağlanması, Türk milleti olarak varlığımızın sıklaştırılması, bizim bekamızla ilgili yani Türkiye Cumhuriyeti olarak yaşamamızı sağlayacak bir ön şart" dedi.
Feyzioğlu, TBB Avukat Hakları Merkezi İç Anadolu Bölge Çalıştayı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesini tanımıyorum' demesini nasıl değerlendiriyorsunuz" diye sorması üzerine Feyzioğlu, şunları söyledi:
"O niye böyle dedi, bu niye böyle dedi' diye gündemi değiştirecek açıklamalar yapmak yerine ya da Türkiye'nin suni gündemini konuşmak yerine ben başka bir şey söyleyeceğim. Türkiye yabancı istihbarat örgütlerinin cirit attığı, yabancı istihbarat örgütlerinin tetiklediği, kullandığı terör örgütlerinin katliamlara boğduğu, her tarafı düşmanlarla, ateş çemberiyle sarılı bir durumda. Böyle bir halde milli birlik ve beraberliğimizin sağlanması, Türk milleti olarak varlığımızın sıklaştırılması, bizim bekamızla ilgili yani Türkiye Cumhuriyeti olarak yaşamamızı sağlayacak bir ön şart. Böyle bir durumda 78 milyon vatandaşımızı mutlaka hukukun üstünlüğü ve adalet paydasında buluşturmamız lazım. Hukukun üstünlüğü ve adalet paydasında buluşturmak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin bu ülkede yaşamaktan gurur, güven ve mutluluk duymasını sağlamakla olur. Bunu ancak ve ancak hukukun üstünlüğünü tesis ederek yapabiliriz."
İktidarın, muhalefetin, bireylerin, sivil toplum örgütlerinin. meslek örgütlerinin dışarıda kutuplaşmayı artırıcı değil, içeride ortak aklı üretecek birliktelik sağlaması gerektiğini vurgulayan Feyzioğlu, "Bu çerçevede ben artık birbirimizi ihanetle, düşmanlıklarla suçlamak yerine oturup doğruyu yapmamız gerektiğini söylüyorum. Elbette öncelik devleti yönetenlerde, Sayın Cumhurbaşkanı'ndan, hükümet yetkililerine kadar, oradan başlayarak hepimizin üzerine düşer. Siyasi iktidarın da siyasi muhalefetin de her söyleneni çok düşünerek ifade etmesi gerektiğinin altını çiziyorum" ifadelerini kullandı.
- "Yargıya güvenin dip yaptığı bir dönemdeyiz"
Feyzioğlu, Kayseri'de bugün önemli iş adamlarının gözaltına alınmasının konuşulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Niye konuşuluyor? Çünkü yargıya güvenin şu anda dip yaptığı bir dönemdeyiz. Türkiye'de yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına, adil yargılama yapabilirliğine güven olsaydı, savcılığın yaptığı bir operasyonun böylesine tartışılması, insanların kamplara ayrılıp, bir taraftan diğer tarafa ihanet suçlamalarının yapılması söz konusu bile olmazdı. Demek ki hepimizin görevi ama öncelikle siyasi iktidarın görevi hakimleri, savcıları bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapar hale getirmek. Anayasa değişikliği tartışmalarını yaparken atılması gereken ilk adım, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını, adil yargılama yapabilirliğini sağlar şekilde el birliğiyle değiştirilmesi, düşünce özgürlüğünün, basın özgürlüğünün güvence altına alınması ondan sonra konuşa konuşa uzlaşarak anayasayı yapacak hale gelmemiz. Bunu yapmadığımız takdirde her türlü baskı, her türlü iç siyasi hesaplaşmaya yönelik adım Türkiye'yi içeride kutuplaştırır, içeride kutuplaşmış bir ülkenin, toplumun dışarıya karşı birliğini sağlaması mümkün değildir. Bugün hepimizin birbirimize ihtiyacı vardır ve devletin en üst makamındaki Sayın Cumhurbaşkanı'nın 78 milyonun desteğine bu anlamda ihtiyacı vardır. Dolayısıyla kutuplaştırmak yerine kucaklaştırmayı denemesi gerekir kanaatindeyiz."
Bir gazetecinin "Zaman gazetesine kayyum atanmasına" ilişkin sorusu üzerine de Feyzioğlu, şunları kaydetti:
"Yargının tarafsızlığında şüphe edilmiyor olsaydı, bunu sorma gerektiğini hissetmezdiniz ama yargının siyasi iktidar tarafından telkin, tavsiye hatta talimatlara açık olduğu düşüncesi yaygınlaştıkça sizlerin bu soruları sorma hakkınız da oluyor. İpek Medya'ya da daha önce kayyum atandı. Kayyumun görevi, Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre teslim aldığı şirketleri aynı verimlilikle işletmek ve yargılamanın sonunda, öyle gelişirse, tekrar sahiplerine iade etmek. Yoksa alıp da bir tavır değiştirtmek, politika değiştirtmek ve ondan sonra kapısına kilidi vurmak değil. Bunların her biri soru işaretleriyle karşılanıyor."
Feyzioğlu, şu an birtakım semptomları konuştuklarını belirterek, "Gelin şu yargıyı hepimizin güvendiği bir hale getirelim. Ondan sonra inanın dünya hangi ciddi meselelerle uğraşıyorsa biz onlarla uğraşır hale geleceğiz. Yoksa birbirimizi bu münferit olaylar üzerinden sürekli düşmanlıkla suçlamaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.