Güncelleme Tarihi:
KAYSERİ, (DHA) - GÖZ Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Öner, çok farklı türleri olan alerjik göz hastalıkları içinde en sık rastlananın, 'alerjik konjonktivit' olduğunu belirterek, ''Genellikle çocuklukta başlayan alerjik göz hastalıkları, nedeni tam olarak ortaya konamamış olsa da erkekleri daha fazla etkiliyor'' dedi.
Vücudun herhangi bir maddeye karşı aşırı reaksiyon göstermesi olarak tanımlanan alerjiye bağlı hastalıkların son yıllarda giderek arttığını belirten Prof. Dr. Öner, ''Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini etkilediği düşünülen alerjiye bağlı hastalıklar, vücudun farklı organlarını tutabiliyor. Çevreyle olan direkt teması nedeniyle de göz bu organların başında geliyor. Çok farklı türleri olan alerjik göz hastalıkları içinde en sık rastlanan ise 'alerjik konjonktivit'tir. Genellikle çocuklukta başlayan alerjik göz hastalıkları, nedeni tam olarak ortaya konamamış olsa da erkekleri daha fazla etkiliyor. Polen, küfler, maytlar, toz, hayvan tüyü, akarlar ve gıda gibi farklı alerjenlere maruz kalmaya bağlı olarak tetiklenebilen hastalık, hava kirliliği ve bazı kimyasallar nedeniyle de ortaya çıkabiliyor. Bunun yanında makyaj malzemeleri, bazı damlalar, kontak lensler ve kontak lens solüsyonları da göz alerjileri için kaynak oluşturan maddeler arasında yer alıyor. Gözlerde iltihaplanmaya neden alerjenlerin etki süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişebiliyor'' ifadelerini kullandı. Öner, alerjik göz hastalıklarıyla birlikte, bu sorunu yaşayan kişilerin vücutlarının alerjenlere karşı hassas olması nedeniyle yüzde 75’inde astım, atopik egzama ve alerjik rinit gibi alerjenlere bağlı farklı hastalıklara da rastlanabildiğini kaydetti.
Özelikle bahar aylarıyla birlikte artan mevsimsel alerjik konjonktivitin, ilkbaharda ağaç polenleri, yazın güneş ışınları ve çim polenleri, yaz sonu ve sonbaharda ise ot polenlerine bağlı olarak geliştiğini bildiren Öner, şunları bildirdi:
''Hastalar, gözlerindeki yanma, batma, kaşıntı, kızarıklık, sulanmadan şikayet ediyor. Işığa karşı da hassasiyet meydana getiren bu durumda göz kapaklarında şişlik de görülebiliyor. Ancak görme etkilenmiyor. Aynı zamanda hastada, burun akıntısı ve tıkanıklık, hapşırma, kaşıntı gibi, alerjik rinit bulguları da görülebiliyor. Alerjik konjonktivit hastalarında tanı hekim tarafından yapılan biyomikrokobik muayene ile kolaylıkla konabiliyor, genellikle ek testlere ihtiyaç duyulmuyor. Hastalığın tedavisinde öncelikle etken olduğu bilinen alerjenlerden uzak durmak gerekiyor. Rüzgarlı günlerde çimlerin biçilmemesi, hastaların alerji mevsiminin etkin olduğu dönemlerde çimlerin yanına gitmemesinde fayda var. Ayrıca, polenlerden ve güneş ışığından korunmak için güneş gözlüğü ve şapka kullanmak da korunma sağlıyor.''
Göz kuruluğunun da alerji bulgularının artmasına sebep olduğunu anımsatan Prof. Dr. Ayşe Öner, aralıksız otomobil kullanan ya da uzun süre bilgisayar ekranına bakmak zorunda kalan kişilerin önlem almaları gerektiğini ifade etti. Öner, ''Alerjenin yoğun olduğu ortamlarda uzun süre kalmamak, ayrıca hastalığın şiddetlenmesine neden olacağı için hiçbir şekilde göz ovuşturmamak gerekiyor. Göz kapağı üzerine soğuk kompresler uygulamak şişliği, kızarıklığı ve diğer şikayetleri gidermek için yarar sağlayacaktır. İlaç tedavileri alerjinin tipine ve şiddetine göre hekiminiz tarafından belirlenmelidir. Kontrolsüz ilaç kullanımı alerjilere direnç oluşturacağı gibi yan etkilerin de ortaya çıkmasına neden olabileceği unutulmamalı” dedi.
FOTOĞRAFLI