Güncelleme Tarihi:
Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ, (DHA)- KAYSERİ'de, götürüldüğü özel bir hastanede 3'üncü çocuğunu dünyaya getiren 37 yaşındaki Nesrin Satılmış, daha sonra fenalaşıp yoğun bakıma alındı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edilen Nesrin Satılmış, burada 10 gün süren yaşam mücadelesini kaybetti. Yakınları, Nesrin Satılmış'ın hastanede aşırı dozda verilen narkoz nedeniyle öldüğünü iddia ederek suç duyurusunda bulundu. Soruşturma sonunda anestezi uzmanın hakkında Kayseri 13'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde 'taksirle ölüme neden olma' suçundan dava açıldı. Bu arada dünyaya gelen kız bebeğe ise annesinin adı verildi.
Kayseri'de 39 yaşındaki Şaban Satılmış ile evli olan ev kadını Nesrin Satılmış, 3'üncü kez hamile kaldı. Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçiren Satılmış, kontrollere gittiği doktorun bulunduğu özel bir hastanede 25 Haziran 2016'da sezaryenle sağlıklı kız bebeğini dünyaya getirdi. Nesrin Satılmış, daha sonra ameliyathaneden özel odaya alındı. Doğum sonrası Nesrin Satılmış'ın dudaklarının mor olduğunu ve zayıf nefes aldığını gören yakınlarının feryadı üzerine kadın, hastane yetkilileri tarafından Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Burada yoğun bakıma alınan Nesrin Satılmış, 10 gün sonra, doktorların tüm müdahalesine rağmen yaşamını yitirdi.
Nesrin Satılmış'ın 8 yaşındaki kızı Ayşe ile 6 yaşındaki kızı Aybüke ve dünyaya getirdiği kendi isminin verildiği Nesrin bebek annesiz, Şaban Satılmış ise eşsiz kaldı.
Ailesi, Nesrin Satılmış'ın hastanede aşırı dozda verilen narkoz nedeniyle öldüğünü iddia ederek, hastanenin anestezi uzmanı 59 yaşındaki M.S.İ. hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Soruşturma sonunda anestezi uzmanın hakkında Kayseri 13'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde 'taksirle ölüme neden olma' suçundan dava açıldı. Geçen 12 Eylül'de ilk duruşması görülen, anestezi uzmanı M.S.İ.'nin tutuksuz yargılandığı dava, 9 Kasım tarihine ertelendi.
ADI DÜNYAYA GELEN BEBEĞİNDE YAŞIYOR
Ölen Nesrin Satılmış'ın annesi Ayşe Mıhçı, sabah erken saatte hamile kızını hastaneye götürdüklerini, ortada sorun görünmediğini, hiçbir tahlil yapmadan sezaryen için kızını ameliyata aldıklarını söyledi. Anne Mıhçı, şöyle devam etti:
"Hemşireler kızımı odasına çıkardılar. 'Ne zaman uyanır?' diye sorunca 'Birazdan uyanır' dediler. Orada çocuğumun hiç nefesi yoktu. Odada kızım için 'Ölmüş' dediklerini duyunca sekreter kızlara bağırdım 'Kızım ölmüş' diye. Beni azarlayarak 'Ne bağırıyorsun. Birazdan uyanır' dediler. Doktoru da ameliyatta olduğu için çağıramayacaklarını söylediler. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne gitmesi 1 saati buldu. Bu şekilde kızım can verdi. Ölen kızımın 2 çocuğuna ben bakıyorum. En küçük olan bebeğe ise teyzeleri bakıyor. Çocuklar her gün 'Anne' diye ağlıyorlar. 'Annemizi özledik' diyorlar."
Eşini kaybeden Şaban Satılmış ise Nesrin Satılmış'ın hamile kalmasından 4 ay sonra bütün kontrollerini hastanedeki kadın doğum uzmanının yaptığını anlatırken, şöyle konuştu:
"25 Haziran'da sezaryen için gün verdi. Biz o günü bayram bilip, hastaneye gittik. Hastanede doğum için bekleme odasına aldılar. Bekleme odasına aldıklarında yapılması gereken tahlilleri yapmayarak ameliyata aldılar. Ameliyathane önünde 2 baldızım bekliyordu. Ben yukarıdaydım. Eşimin ameliyathaneden çıkış anına denk geldim. Nesrin'in ağzının etrafında bir morluk vardı. Bu şekilde eşimi odaya çıkardılar. O saatte doğum yaptıktan sonra çıkardıkları bütün hastaları 'Oda yok' diye bekleme odasına alırlarken, benim eşimi ayrı bir odaya aldılar. 'Zengin değilim' ama bütün hastalar beklerken neden benim eşimi ayrı odaya aldılar? Bizce ölüm olayı ameliyathanede oldu. Sorumluluğu üzerlerinden atmak için odaya çıkarıp bize böyle bir oyun oynandığını düşünüyoruz. Eşimle ilgilenilmedi. Eşimin vefat ettiğini ablam gördü. Ablam görmemiş olsa kimse gelip de 'Bu kadın ölmüş' demeyecekti. Eşim kaldığı üniversite hastanesinde ilk yoğun bakıma girdiği zaman oradaki doktorlar uzun süre nefessiz kaldığı için beynin hasar gördüğünü söylediler. Yavrularım annesiz kalmasız diye Allahıma çok dualar ettim. Şimdi yavrularım annesiz, ben yarsız kaldım. Yargının vereceği karar güveniyorum. Devletimden yardım talep ediyorum. Kimsenin başına böyle bir olay gelmesin. Bunu herkes bilip görsün. Ben devletimden rica ediyorum böyle anestezi uzmanlarının ve doktorların lisansları ellerinden alınsın. Bir daha doktorluk yapamasınlar."
Mağdur ailenin avukatı Hakan Gültekin ise ameliyattan önce belli gerekli bazı tahlillerin yapılmadığını düşündüklerini anlatırken, "Yapılsaydı kilosu ve kan değerleri alınarak buna göre narkoz verilirdi. Bu yapılmadığı için fazla narkoz verilmiş, ölüm gerçekleşmiştir. Hastane hiçbir şekilde kusuru kabul etmemektedir. Kanunda ölüme kusurlu şekilde sebebiyet verenler kusuru derecesinde sorumludur. Zaten başvuru üzerine haklarında dava açılmış ve ceza mahkemesinde yargılanmaktadırlar. Zanlı uzman için 'ölüme sebebiyet vermek' suçundan 2- 6 yıl hapis cezası istenmektedir" dedi.
ADLİ TIP KURUMU NE DEDİ?
Adli Tıp İhtisas Kurulu yapılan şikayet ve ölüm olayının adliyeye intikal etmesi üzerine 20 Nisan 2017 'da hazırladığı raporda, yapılan hatalara vurgu yapılarak, anestezi uzmanının kusurlu olduğu belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
"Ameliyatın 25 Haziran 2016'da saat 10.05'te başladığı 11.15'te bittiğinin anestezi fişinde yazılı olduğu ancak hemşire takip fişinde ve 3 Ağustos'ta 1201 karar nolu müzekkerimize verilen cevapta hastanın 10.45'te uyandığı, 15 dakika anestezi hekimi ve teknisyeni tarafından derlenme odasında takip edildiğinin ifade edildiği, hastanın post op takibinin olmadığı, anestezi formuna göre saat 10.05'te anestezinin başladığı, 10.50-10.55 arasında ameliyatın bittiği, 11.05'te anestezinin sonlandırıldığının anlaşıldığı, hastanın ameliyathaneden uyanma odasına alındığı belirtilmişse de uyanma odasında takip formunun olmadığı, uyanma odasından servise gönderilirken hastanın gidebileceğini gösteren aldrete skorlama sistemine bakılmadığı, anestezi teknisyeni ve hekimi tarafından asansörde uyanık olmadığını ifade ettiği, dolayısıyla çelişki olduğu, hastanın transferinin anestezi teknisyeni bir personel tarafından yapıldığı iddia edilmekle birlikte bunu gösteren bir hastane içi transfer formu doldurulmadığı, transfer esnasında hastada meydana gelen herhangi bir değişiklik olmadığının ifade edildiği, hastanın servise geldiğinde teslim esnasında vital bulgulardan kan basıncı ve nabız kayıtlı olsa da hastanın şuuru ile ilgili herhangi bir kayıt olmadığı, hastanın ağrılı uyarana yanıt verdiği iddia edilse de bunun dosyada kayıtlı olmadığı cihetle, sezaryen ameliyatına katılan Anestezi Uzmanı Dr. M.S.İ. kusurlu olduğu anlaşılmış olmakla süpheli hakkında kamu davası ikamesi için iddianame hazırlanmıştır."
Özel hastane yöneticileri, ölümle sonuçlanan olayın mahkemeye yansıdığını, adli yargıdaki olayla ilgili bir açıklama yapamayacaklarını söyledi.
FOTOĞRAFLI