Kayseri'deki FETÖ davasında üçüncü gün (3)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2016 22:00

Kayseri'deki FETÖ davasında üçüncü gün (3)

Haberin Devamı

SANIKLAR SUÇLAMALARI REDDETTİ
Mahkeme heyeti verilen aranın ardından tutuklu Mahmut Alak, Mustafa Ahi, Arap Ali Aksoy’un savunmasını aldı. Mahmut Alak yaptığı savunma da suçlamaları hiçbir şekilde kabul etmesinin mümkün olmadığı belirterek, “Yurt içi ve yurt dışına hiçbir şekilde para transferim olmadı. ByLock kullanıcısı değilim. Tanıkların ifadesi yalandır. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Mustafa Ahi ise yaptığı savunma da hikseden himmet adı altında para istemediğini belirterek, şöyle konuştu:
“Yaklaşık 2 aydır cezaevindeyim. Ben, hiç kimseden himmet adı altında para istemedim. Katıldığım oturmalarda yöneticilik yaptığım iddiaları asılsızdır. Hakkımda açıklama yapan tanıklardan Mustafa Andaç’ı Tayland iş gezisinde tanıdım. Zaman Üniversitesinin açılışı için Kamboçya’ya gittik. Bu açılışta dönemin bakanı Bülent Arınç’ta vardı. Bazı tanıkların ifadesi bana beslediği husumetten kaynaklı olabilir. Ben bırakın himmet adı altında para istemeyi, borcumu bile isteyemeyen adamım. İş yerinde ele geçen gazeteler ve oturma listesi benim odamdan çıkmamıştır. Oturma listesinde bulunan hiç kimseyi de tanımıyorum. FETÖ üyeliğimi gösteren hiçbir belge yoktur. Gittiğim Mardin gezisinde de Kayseri’den heyet olarak gittik ve bu ziyarette dönemin belediye başkanı Mehmet Özhaseki’de vardır."
Kılıçaslan Eğitim Vakfı yöneticiliğinden dolayı tutuklu bulunan Arap Ali Aksoy ise mahkemede yaptığı savunma da FETÖ üyesi olmadığını ifade ederek, "67 yaşında kamu kurumundan emekliyim. Adliye’nin yolunu bile bilmezdim. Vakıf yöneticiliğim dönemde kanuna aykırı bir tek işim olmamıştır. Benim vakıf yöneticiliğime gelmemi müşteki sanık olan Yılmaz Akansu istemiştir. Beni tanımadığını söylemesi doğru değildir. Hoş Yılmaz Akansu kendi damadını bile tanımıyor. Battalgazi A.Ş ile ilgili de benim dönemimde hiçbir gayrimenkul kiraya verilmemiştir. Kira kararları Yılmaz Akansu’ya aittir. Dini duyguları istismar ederek himmet adı altında kimseden para alıp, gülenist kuruluşlara göndermedim. İddianamede yer alan Sıtkı Baş’ı da tanımam ve hiç görmedim” dedi
Mahkeme heyeti verilen aradan sonra akşam saatlerinde devam ettiği duruşma da tutuklu sanıklardan Mehmet Karakaya, Nurullah Sarıöz ve Hacı Osman Büyükata’nın savunmalarını aldı. Sanıklardan Mehmet Karakaya yaptığı savunmada iki öğrenciye verdiği ve Kılıçaslan Vakfı Başkanı Yılmaz Akansu’nun verdiği ifadelerden kaynaklı tutuklu olduğunu belirterek, “Kılıçaslan Eğitim Vakfı’nın en önemli yatırımlarından biri Kılıçaslan Eğitim Kurumlardır. Ayrıca her yıl mütevelli heyetinin kararları ile 200’ü aşkın öğrenciye burs vermekteyiz. Biz sadece öğrenciye burs veririz, öğrencinin nerede hangi evlerde kaldığı beni ilgilendirmez. Kendisinden habersiz burs verildiğini iddia eden öğrenci üç kez ATM’den burs parası çekmiştir. Öğrencilerin neden bu şekilde ifade verdiğini anlamakta zorluk çekiyorum. Burs verdiğimiz öğrenci mütevelli heyetindeki kimseyi tanımaz, tanırsa vereceğiniz cezayım. Biz vakıf olarak yaptığımız yatırımlar protokol törenleri ile açıldı, biz açılışlarda ön tarafta yer bile bulamadık. 17-25’in ne olduğunu halen bilmiyorum, benim başımda on tane 17-25 var. Bundan sonra ‘ Yolun üstünde taş görsem dahi almayacağım' "dedi. Karakaya’nın bu sözleri mahkeme salonunda gülüşmelere neden oldu. Mehmet Karakaya savunmasını şöyle sürdürdü:
“Bizim mütevelli heyeti toplantılarımız, öyle Milli Güvenlik Kurulu toplantısı gibi değildir. Herkesin iş yeri farklı yerlerde olduğu için sıklıkla toplantı yapmamız mümkün değildir. İki çocuğun ifadesiyle 5 aydır tutukluyum. Burs vermekten tutuklandım, birde üstüne hükümeti devirmeye teşebbüs ve terör örgütü üyeliği suçları yöneltilince ben neymişim dedim. Burs verdiğimiz öğrencilerinden parayı çekmiyor ve benim bir tanıdığım bu parayı çekiyorsa beni idam edin. Müşteki sanık Yılmaz Akansu, şüpheli sanık ancak neden burada yok. Mütevelli heyetinin kararlarında Yılmaz Akansu’nun sahte olan imzasını ise yanındaki eski polis Mustafa isimli atmıştır. Ben sadece babamın elini öpen bir adamken, Akansu yaşlı adam dedik elini öptük o da bizi yılan gibi soktu. Benim mütevelli heyet kararlarındaki imzamı kim attı bilmiyorum ama benim imzam şereflidir, bu konuda oğlum bile imza atmış olsa peşini bırakmayacağım. Ben yalan söyleyip bırakın beraat etmeyi cennete bile gitmek istemiyorum. Bazı sanıklar gibi oturmalara da katılmadım, ben evde oturmaya bile zamanı olmayan adamım. Yakalandığım söylemlerini de kabul etmiyor tahliyemi istiyorum.”
Tutuklu Nurullah Sarıöz ise yaptığı savunma da suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “Kılıçaslan Vakfından Yılmaz Akansu’nun isteği ve toplantıdaki oy birliği kararı ile görev yaptım. Kılıçaslan Vakfı'nın kuruluş yıldönümünü hatırlayan Yılmaz Akansu, mütevelli heyetini tanımadığını söylüyor. Bunu nasıl söyler, beni heyete alan kendisidir. Silahlı terör örgütüne üye olduğum iddiası beni üzmüştür. FETÖ’ye hiçbir zaman sıcak bakmadım, düşüncelerini onaylamadım. ByLock kullandığım iddialarını kabul etmiyorum, teknoloji konusunda fazla bilgi sahibi değilim” dedi.
Yargılamanın üçüncü gününde savunma yapan son sanık Hacı Osman Büyükata oldu. Büyükata yaptığı savunmada şunları söyledi:
"2008 yılında ABD’de iddianamede yer alan okula gittim. Orada 1915 yılındaki Ermeni meselesini Türklerin ağzından duymalarını sağladıklarını anlattılar. İddianamede geçen okul Cumhurbaşkanımızın takdirlerine mazhar olmuş bir okuldur. Yaptığım yardımları da devlet büyüklerimizin teşviki ile yaptım. Suçlandığım Kimse Yok Mu Derneği yöneticiliğimde terör örgütüne kesinlikle finans sağlanmamıştır. Devlet büyüklerimizin ayakta alkışladığı kurumlarda görev yaptım. Bende devlet büyüklerim gibi kandırılmışım. Allah ve Milletimiz bundan dolayı beni affetsin, tahliyemi istiyorum."
Mahkeme heyeti üç gün sürmesi planlanan davada diğer tutuklu ve tutuksuz sanıkların savunma yapamamaları nedeniyle davayı yarında sürdürmeye karar verdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!