Güncelleme Tarihi:
Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ, (DHA)- KAYSERİ'de geçen yıl 17 Aralık'ta çarşı iznine çıkan 15 askerin şehit olduğu bombalı terör saldırısıyla ilgili 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci gününde saldırıyı gerçekleştiren terör örgütü PKK'lı 'Çektar' kod adlı Kasım Yıldırımçakar'ın tutuklu babası İsmail Hakkı Yıldırımçakar (61) savunma yaptı. Sanık Yıldırımçakar, oğlunu görebilmek için 4 defa Kandil'e gittiğini söyledi.
17 Aralık 2016 günü 1'inci Komando Tugayı'nda çarşı iznine çıkan askrelerik taşıyan 38 AB 180 plakalı halk otobüsüne yönelik yapılan bombalı saldırı ile ilgili görülen davanın ikinci gününde ilk bölümde 'Çektar' kod adlı Kasım Yıldırımçakar'ın tutuklu babası İsmail Hakkı savunma yaptı. Canlı bomba Kasım Yıldırımçakar'ın babası, "Kasım'ın dışında Ubeydullah isimli oğlum da bir dönem terör örgütüne katılmıştı. 2009 yılında Kasım, PKK/KCK tarafından dağa götürüldü. Gidiş o gidiş, bir daha hiçbir şekilde haber alamadık. Oğlum dağa çıktığında durumu emniyete ve istihbarata bildirdim. Onlar da yaptıkları araştırma da Kasım'ın dağa çıktığını söylediler. Bana 'istiyorsan git araştır' dediler. Bunun üzerine resmi pasaport çıkartarak Kuzey Irak'a gittim. Burada anlaştığım taksi sürücüsü beni Kandil diye ifade edilen kampa götürdü. Orada nizamiyesi olan bir yer vardı. Çocuğumu görmek istediğimi söyledim. Azarlayarak 'hayır' dediler. Bir keresinde örgüte katılanların anneleri geldiğinde çocukların gösterildiğini duydum. Eşim Hürriyet'e pasaport çıkartarak aynı güzergahtan Kandil'e gittim. Burada diğer oğlum Ubeydullah'ı gösterdiler. Kasım'ın PKK'nın canlı bombaları olarak ifade edilen Özel Kuvvetlerde görev yaptığını öğrendim. Oğluma ağabeyi Kasım'ı sordum, annesi de Ubeydullah'a örgütten kurtulmasını istedi. Kısa bir zaman sonra Ubeydullah örgüt kampından kaçarak peşmergeye sığındı. Onlar da Ubeydullah'ı Silopiye gönderdi. Oğlum PKK'dan kurtuldu ve şu an askerlik görevini yapıyor" dedi.
Oğlu Kasım Yıldırımçakar ile yüz yüze hiç görüşmediklerini söyleyen tutuklu baba İsmail Hakkı sözlerini şöyle sürdürdü:
"İddianame de yer aldığı gibi örgütün evime gelerek oğlum öldü, taziye çadırı kuralım şeklinde bir görüşmem olmadı. Bombalı saldırı yapan oğluma kim yardım ve yataklık yaptı ise herkesten şikayetçiyim. Ben, Kasım'ın bombalı saldırı yaptığını diğer oğlum Mervan'ın sosyal medyadan gösterdiği haberlerle öğrendim"
CANLI BOMBADAKİ KİMLİĞİN SAHİBİ ÖRGÜTE KATILIŞINI ANLATTI
Davanın ikinci bölümde, bombalı saldırıyı yapan Kasım Yıldırımçakar'ın üzerinde çıkan sahte kimliğin gerçek sahibi tutuklu terör örgütü üyesi Mehmet Oluk, davada PKK'ya nasıl katıldığını anlattı.
4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada savunma yapan Mehmet Oluk, " 2015 yılında ailemde yaşanan sorun nedeniyle Kobani'ye gitmek istedim. Bununla ilgili facebook üzerinden Kobani yazarak bulduğum sayfaları inceledim. Orada Dujar Hague sayfasını kullanan biri bana sayfada niye gezdiğimi sordu. Ben de Kobani'ye gitmek istediğimi söyledim. Bana Şanlıurfa'ya gitmem gerektiğini söyledi. Ben, Şanlıurfayı hiç bilmediğim için başka nasıl gidebileceğimi sordum. O da Diyarbakır HDP il binasına gitmem gerektiğini söyledi. Bunun üzerine gittiğim il binasında bana güvenmeyerek 'kimseyi göndermiyoruz' dediler. Birkaç gün sonra yine İl Başkanlığı'na gittiğimde bana ismini Murat olarak söyleyen kişi yardımcı olabileceğini söyledi. Murat'la buluştuk. Kendisine yine Kobani'ye gitmek istediğimi söyledim. Ticari taksiye binerek yola çıktı. Yolda Murat telefonla görüştüğü kişiye 'Ben köye geliyorum. Yoğurdu nereye getireyim' dedi. Bir saatlik yolculuğun ardında 'hadi in' dedi. Taksi şoförüne de beklemesiNİ söyledi. Beni ağaçlık alana götürdü. Burada bekleyen eli silahlı PKK'lılar ile bir süre görüştü. Sonrası görüştükleri 3 kişinin birinden para alarak uzaklaştı. Beni teslim ettiği örgüt üyeleri nereli olduğumu sordu. Kim olduğumu söyledim. Pikap şeklindeki arabaya bindik geçtiğimiz bazı köylerde yüzümü gizlememi istediler. Kalabalık bir alanı geçtikten sonra gördüğüm kalabalıkların kim olduğu sordum. Onlar da 'örgüte katılanların aileleri' dedi. Yolda giderken bana kod adımın olup olmadığı sordular. Ben kod adım yok deyince 'gerçek adını kullanamazsın' dediler. Ben de kod adımı sosyal medyada tanıştığım 'Dujar Hague' olduğunu söyledim. Bana kimlik, saat ve cüzdanımı vermemi Kobani'de geri vereceklerini söylediler. Kimliğimi ve diğer eşyalarımı ısrar üzerine verdim. İlk gittiğim yerde örgüt kıyafeti giydirerek fotoğrafımı çektiler. Benimle beraber örgüte katılan 7 kişi daha vardı. Batman yakınlarına gittiğimizde kod adını 'Botan' olara bildiğim kişi bizi karşıladı. Kim olduğumuz sorduktan sonra kimliği beni getiren örgüt üyelerinden aldı. Şırnak'a kadar yolculuğumuz araba ile devam etti. Bir ara ben uyumuşum kaktığımda araç durdu. Kayalıklar çevresinde yattık. Sonra iki dereden botla geçerek sınırı geçtik. Ben sınırı geçtikten sonra Kobani'ye geldiğimi düşündüm. Abdullah Öcalan'ın akrabası olduğunu söyledikleri bir kişi konuşma yaptı. Gaye kampında bir süre kaldım. Burada bir kez silahlı eğitim aldım. Sonra yapılan derslerde açıklamalarına itiraz edince beni hasta olduğum iddiasıyla örgütten ayırdılar. Ben bulunduğum kampta toplam 55 gün kaldım" dedi.
'KİMLİĞİM CANLI BOMBANIN ELİNE NASIL GEÇTİ ANLAMIYORUM'
Tutuklu örgüt üyesi Mehmet Oluk, bombalı saldırıyı gerçekleştiren Kasım Yıldırımçakar'ın üzerinde kendi kimliğini çıkması olayını ise," Ben örgütten ayrılarak Diyarbakır'a geldiğimde nüfus müdürlüğüne giderek kimlik çıkarttım. Kimliğim Kasım'ın eline nasıl geçti anlamıyorum. Kod adı Porsibi olan İshak'ı ben kampta görmüştüm. Patlamanın olduğu gün, terörle mücadele polisleri beni aradı. Gittim, burada kimliğimi çıkarıp ibraz ettim. Sonra Kayseri'ye sevk ettiler. 24 gün gözaltına sürenin ardından beni serbest bıraktılar. 5 ay sonra tekrar yakalayarak tutukladılar" diye konuştu. Duruşmaya ara verildi.
FOTOĞRAFLI