Güncelleme Tarihi:
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 102 sayfalık, 31 sanıklı iddianamede, 25 müştekiye yönelik ‘Fetullah Gülen terör örgütü adına hareket eden şüphelilerin dini inanç ve duyguları istismar ederek, kamu kurum ve kuruluşlarının aracı kullanmak suretiyle dolandırıcılık suretiyle arsaları almaya çalıştıkları ve ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs’, ‘silahlı terör örgütü üyelik ve yöneticilik’ suçlarından dava açıldı. Şüphelilerin, yapılan imar değişikliklerini kullanarak Melikşah Üniversitesi yerleşkesi çevresinde bulunan arsaların sahiplerine, arsalarını üniversite veya bulunduğu Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı'na satmaları konusunda hileli hareketlerde bulundukları, özellikle belediye imar değişiklikleri ve üniversitenin kamulaştırma yapacağını belirttikleri, şüphelilerin bazı vatandaşlara kamuoyunda Fethullah Gülen Cemaati olarak bilinen yapıya maddi destekte bulunmalarını isteyerek vatandaşların dini inanç ve duyguları istismar ettikleri ve bu faaliyetleriyle de çok sayıdaki vatandaşın arsalarını değerinden düşük fiyata satın aldıkları iddia edildi.
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava sanık sayısının fazlalığı ve güvenlik gerekçesiyle 250 kişilik konferans salonunda görüldü. Duruşmaya şikayetçilerle birlikte, aralarında bu davadan tutuksuz bulunan Boydak Holding eski CEO'su Memduh Boydak ile sanıklar katıldı. Davada ilk olarak Erciyes Üniversites'inde görevli tutuksuz sanık Abdulhakim Coşkun difade verdi. Coşkun, mütevelli heyet üyesi olarak görev yaptığını belirterek, "Başhekim yardımcısıydım. Erciyes Üniversitesi ilimizdeki vakıf üniversitelerin garantörüydü. Erciyes Üniversitesi'ne böyle bir görev yüklendi. Bir vakıf üniversitesi de tüm bürokratların yardımıyla kurulur. 2012 yılında kendi isteğimle bu görevden istifa ettim. Faaliyetim eğitime yönelikti. Vakıf üniversiteleri topluma ait kurumlardır. Ben olaylardan haberdar değildim. Hukuksuz kanunsuz hiçbir iş yapmadım" dedi.
Yine bir başka suçtan tutuklu bulunan sanık Ahmet Türkmen ise, "Melikşah Mütevelli heyet üyeleri arasında en yaşlı üye bendim. Bu yüzden bir toplantıya katılsam 5 toplantıya katılmazdım. Arsa komisyonunda değildim. Üniversitede yapılan toplantıda şöyle bir karar aldık; Burada oturan gecekonduluların iyi bir evde oturmak hayalleri vardır. Biz onların hayallerini gerçekleştirelim. Bunu yaparken de üniversite yapıldıktan sonra değerlenecek olması göz önünde bulundurularak bir fiyat biçilsin dedik. Nerede işini kaybetmiş, nerede devletle sorunu olan insan varsa gizli tanık olmuş, iftiracı olmuş. Gizli tanık ayaz, ben ne zaman Sıtkı Baş ile görüşmüşüm? Terör örgütü üyesi olmak, adliye imamı olmak nedir? İmam camide olur. Ben hangi adliye çalışanına namaz kıldırmışım? Şemsettin Nursaçan, Necmettin Nursaçan hocamın oğludur. Ben Necmettin hocama büyük saygı duyarım, gecenin kaçında ararsa arasın yanına giderim. Şemsettin itibarının kaybolduğunun farkında değil. Herkes adliye imamı Ahmet Türkmen diyor. Ben kendime imamlık yapamam. 17-25 Aralık sürecinde ben, (Başımızda devlet var. Dilimizi tutalım, dilini tutmayan kaybolur) dedim. 65 yaşında hayatımın en kötü günlerini yaşıyorum" diye konuştu.
Başka suçtan tutuklu sanık Hamdi Kınaş da, iddianamede kendisiyle ilgili sadece iki üç arsa sahibinin şikayetinin geçtiğini belirterek, "Benim arsa sahiplerine baskı yaptırıp azmettirmem söz konusu değildir. Mütevelli heyetinde olan arkadaşların hepsi Kayseri’de hayırsever olarak tanınan, bilinen ve örnek gösterilen insanlardır. Böyle bir suç çok enteresandır, bir türlü kabullenemiyorum” ifadelerini kullandı.
Melikşah Üniversitesi eski Rektörü olan ve başka bir suçtan tutuklu bulanan sanık Mahmut Dursun Mat da, “Ben eğitim, araştırma ve akademik personelin istihdamı süreçlerinin takip edilmesinden görevliydim. Benimle ilgili hiçbir suçlama yok, dosyamın ayrılarak beraatımı talep ediyorum” dedi.
Sanık Bülent Ünsal da, "Sadece kurucu mütevelli heyetinde yer aldım. Eğitim ve öğretime katkı sağlamak için orada bulundum. Hiçbir zaman vakfın toplantılarına katılmadım. Aktif olarak görev almasam da mütevelli heyet üyesi olduğum için suçlanıyorum. 2011-2013 yılları arasında somut bir faaliyetimde yok" dedi.
Başka suçtan tutuklu sanık Mehmet Filiz ise, “Bu davada neden olduğumu anlamış değilim. Mütevelli heyetinin kurucu üyelerindenim. Müştekilerle iddianame ile hiçbir alakam yok. Bu davanın neden açıldığını da bilmiyoruz. 250 kişiyi kim şehit ettiyse gidip onlardan hesap sorulsun. Ocağımız, işimiz darmadağın oldu. Bu insanlara yazık. Ben bu millet için ne yaptım, bir kez bile kötülük yapmadım. Bu milletin başına ne geldiyse cehaletten geldi. 300 yıl önceki Osmanlı’daki cehalet bugün de sürüyor. Osmanlı’da cehaletten yıkıldı” ifadelerini kullandı.
"BU İDDİALARA KARGALAR BİLE GÜLER"
Başka suçtan tutuklu sanık Memduh Boydak ise, “1989’dan beri çalışıyorum. En son Boydak Holding’in CEO’suydum. Bu memlekette hiçbir iyilik cezasız kalmaz derlerdi, inanmazdım. Şimdi o söze çok inanıyorum, sonuna kadar yaşadım. Orman Kanunu’na muhalefet, terör örgütü yöneticiliği, menkul kıymetler şirketi ve şimdi bu nitelikli dolandırıcılık suçundan 4 ayrı davada yargılanıyorum. Türkiye’de bir Allah’ın kulu ailemiz için bu suçu isnat edemez. Bu iddialara kargalar bile güler. Melikşah’ta neden bir terör eylemi olmadı, neden bir terörist öğrenci, öğretmen çıkmadı. Hain darbeden sonra 21 Temmuz’a kadar bu üniversitenin eğitim ve öğretimi devam etti. Nasıl terör yeri anlayamadım” diye konuştu.
Nurettin Okandan ise, "Mütevelli heyeti üyesi olduğum için buradayım. İş adamı olduğum için bu görevi yaptım. Arsa işleriyle Veli Demirci, Necmi Somtaş, Ömer Bozok ve Halit Gazezoğlu ilgilenirdi. Bizim arsa satışlarında kimsenin hakkı kalmasın diye telkinler oluyordu" dedi.
Sanık ve tanıkların dinlendiği davanın ilk günü tamamlanırken, duruşmaya yarın sabah 09.00’da devam edecek.