IHA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2015 15:49
15 Kasım Dünya Komşuluk Günü nedeniyle bir açıklama yapan Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Görevlisi ve Sosyal Medya Uzmanı Mustafa Bostancı, "Yaptığı yemeği paylaşan ailelerin yerini fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan aileler aldı" dedi.
"Teknoloji ve internet yokken, birlikte yaşama kültürü, sadece kendi ailenizden değil, tüm mahalleden haberdar olma kültürü vardı" diyen Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Sosyal Medya Uzmanı Mustafa Bostancı, "Mahalle kavramının içi boşaldı. Sadece kuru bir yazışma adresinde geçiyor artık. Oysa bizim mahalleli, mahallenin bakkalı, mahallenin pidecisi gibi kavramlar bizleri oraya ait kılan, bizi birbirimize bağlayan önemli kavramlardı. Oysa şimdi, gerek aileler, gerek bireyler teknoloji ve internet sayesinde dünyaya açılıyor ama mahalleye kapalı. Ülkenin diğer ucundan biriyle arkadaş olabiliyor fakat komşusunun çocuğunu tanımıyor. Teknoloji ve internet öncesi daha somut, elle tutulur ve duygulara dayalı komşuluk ilişkileri vardı. Komşu Ahmet amca kendi babanız kadar size kızabilir, Nevin teyze anneniz kadar sizi severdi. Sosyal bağlarımızda önemli bir yeri olan geleneksel komşuluk ilişkileri maalesef teknoloji ve internetin de etkisiyle eski günlerini kaybetti" dedi.
İnternetin günümüzde yaygın olarak kullanılmasının komşuluk ilişkilerini zedelediğini düşündüğünü ifade eden Bostancı, "Ziyaret etmenin yerini aramak ve mesaj atmak aldı. Halen ebeveynler komşuluk ilişkilerini sürdürmeye çalışsa da, genç nesil komşusunu tanımıyor. Yaptığı yemeği, keki komşusuyla paylaşan ailelerin yerini, fotoğrafını sosyal medyada paylaşan aileler almaya başladı. Ve bu ailelerin sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Çünkü yeni nesil internet ve sosyal medya üzerinden sosyalleşmeye çalışıyor. Oradan tanışıyor, oradan ilişkiler geliştiriyor ve paylaşımlar daha çok orayla sınırlı kalıyor. Dolayısıyla, bilgisayar ortamları ve akıllı telefonların açtığı her pencere, komşularımıza ve sokağa açılan kapıların, pencerelerin kapanması anlamına gelebiliyor" diye konuştu.
Bostancı, "Biz, ’komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir’ düsturuna sahip bir gelenekten geliyoruz. Komşuda huzur yoksa, kendisini huzursuz hisseden bir ecdadın torunlarıyız. Devlet olarak da, şuan Ortadoğu’da huzur yokken, kendimizi huzursuz hissediyoruz. Bu aile yaşantımıza da aksediyor. İyi ve kötü gününde komşunun yanında olmak, yardımcı olmak, eksiğini gidermek gibi hasletleri yavaş yavaş kaybediyoruz. Azalan komşuluk ilişkileri, toplumsal hassasiyeti ve birarada yaşama kültürünü de olumsuz etkiliyor. Olan biten karşısında hep birlikte tepki verme hassasiyetini kaybediyoruz. Kısacası azalan komşuluk ilişkileri, komşuluk ilişkilerini temel alan bir yaşam kültürünün köküne dinamit koymaktadır" diyerek şu şekilde konuştu:
"Önümüzdeki yıllar ihtiyaç duyulan her şeyin teknolojik imkanlarla yapılabildiği yıllar olacaktır. Fakat insanoğlu sadece maddi ihtiyaçlarla mutluluğu yakalayamaz. Manevi ihtiyaçları giderme noktasında da teknoloji yeterli olmayacaktır. Buradan hareketle, insan mutluluğu teknolojide değil, yine insanda bulacaktır. Ancak o zaman, teknolojiyi gerektiği kadar kullanma bilinci yerleşebilir. İşte o vakit, teknolojinin getirdiği bu hızlı değişimin ben bir noktadan sonra tersine, yani öze dönüş şeklinde seyredeceğine inanıyorum. Daha az paylaşmaya, daha saklı kalmaya, daha az çevreye sahip olmaya doğru bir gidiş başlayacak. Çok arkadaş sahibi olmaktan çok daha az arkadaş sahibi olmanın daha popüler olacağı bir dönem. Komşuluk ilişkileri de bundan nasibini alacaktır. Komşusunu önemsemeyen, haberdar olmayan, birlikte paylaşımda bulunmayan, komşusuyla sosyalleşmeyen aileler de komşuluk ilişkilerinin önemini anlayarak bu konuya daha çok hassasiyet gösterecektir diye düşünüyorum. Teknolojinin yalnızlaştırdığı insan, adeta sanal bir kimlikle yaşayan insan kendi kimliğine, ailesine ve komşularına tekrar bir yolculuk yapacaktır."