Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Ülke olarak önemli bir görev ifa ediyoruz (2)

Güncelleme Tarihi:

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Ülke olarak önemli bir görev ifa ediyoruz (2)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2018 12:55

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Ülke olarak önemli bir görev ifa ediyoruz (2)

Haberin Devamı

'MEZHEPÇİLİK FİTNESİNE ODUN TAŞIMAYIN'
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Batılı ülkelere seslenerek, "Diyoruz ki; sizler mezhep savaşlarının acısını çok çektiniz. Kısa yıllar içinde milyonlarca insanınızı kaybettiniz. Ne olur şu anda İslam dünyasında çıkarılmak istenen mezhepçilik fitnesine odun taşımayın. Çünkü inancı, mezhebi ne olursa olsun insan insandır" dedi.
Erciyes Üniversitesi ile Diyanet İşler Başkanlığı tarafından düzenlenen 'Birlikte Yaşama Ahlakı ve Kültürü' sempozyumuna Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Vali Süleyman Kamçı, ERÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammet Güven, Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, İl Müftüsü Şahin Güven, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Sempozyumda konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İslam dininin birlikte yaşamanın önemini anlattığını söyledi.
'PEYGAMBERLER BİRLİKTE YAŞAMA NOKTASINDA HAREKET ETMİŞLERDİR'
Erbaş, "İslam esasında birlikte yaşamanın önemini kendi ismiyle her zaman ortaya koyuyor. Ne mutlu bize ki bütün peygamberlere gönderilen dinin ismi aynı zamanda bizim ismimizi çağrıştırıyor. Bizim ismimiz ondan türetilmiştir. İslam insanlık için bir nimettir. O yüzden bütün peygamberlere gönderilen dine ad olmuştur. Hz. Musa da İslam peygamberidir. Kendisine inanan İsrail Müslümanlarının peygamberidir. Hz. Musa onlara İslam'ı tevdi etmiştir. Yahudilik ondan 600 sene sonra ortaya çıkan bir inançtır. Hz. İsa da bir İslam peygamberidir. Hristiyanlık ondan yaklaşık 70 sene sonra ifade edilmeye başlanmış bir inançtır. Onun için Hz. İbrahim ve Kuran ne diyor? 'İbrahim ne Yahudidir, ne Hristiyandır, o hanif bir müslimdir'. Bütün peygamberler birlikte yaşamanın temellerini atmak, insanlara iyiliği tebliğ etmek, İslam'ı tebliğ etmek kabul edenleri başının üstüne koymak, etmeyenlerle de birlikte yaşamanın prensiplerini oluşturmak noktasında hareket etmişlerdir" dedi.
'FARKLI İNANÇTAN İNSANLAR MÜSLÜMAN HAKİMİYETİNDE HUZURLU YAŞAMIŞTIR'
Mezhep savaşlarına değinen Erbaş, "Dünyanın başına ne geldiyse ötekinin kendi inancına, düşüncesine zorlamadan gelmiştir. Peygamberler bu zorlamayı yapmamıştır. İslam medeniyetinin dünyada hakim kültür olarak kaldığı her asırda farklı inançtan insanlar Müslümanların hakimiyeti altında gayet memnun ve huzurlu şekilde yaşamıştır. Batı bunu becerememiştir. Örnek vereyim; 1054 yılında Kilise ikiye bölünmüştür. Doğu kilisesi Ortodoksluk, Batı kilisesi Katoliklik ismini almıştır. 1517'ye gelindiğinde Batı kilisesi kendi içinde bir kere daha ikiye bölünmüştür. Protestanlık ortaya çıkmıştır. Reform hareketleri başlamıştır. Protestanlık ortaya çıktıktan sonra 'Sen neden Protestan oldun?', 'Siz niçin Katolik kaldınız?' sebebiyle milyonlarca insan birbirini öldürmüştür. Başka bir sebep yok. 1616-1646 yılları arasında 30 yıl içinde 7 milyon insan ölmüştür. Din savaşları 20'nci asra kadar devam etmiştir. Din savaşları deyince aklınıza Hristiyanlarla Müslümanlar, Müslümanlarla Yahudiler arasındaki savaş gelmesin. Din savaşları kavramının anlattığı mezhep savaşlarıdır. Hristiyanlık içinde ortaya çıkan mezhep savaşlarıdır" diye konuştu.
'DÜNYADA ACI OLDUĞU ZAMAN HERKESİN RAHATSIZ OLMASI GEREKİYOR'
Sözlerini sürdüren Erbaş şöyle konuştu:
"Haçlı seferlerinde Batı'dan kalkıp Kudüs'ü işgale kadar gelirken, Katoliklerin Ortodoks kasabalarda ve köylerde yaptıkları zulümleri tarih kitaplarında okumak mümkün. Neden? Bu da bir mezhep savaşıdır. Şimdi Batılı insanlara sesleniyoruz her zaman diyoruz ki; sizler mezhep savaşlarının acısını çok çektiniz. Kısa yıllar içinde binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insanınızı kaybettiniz. Ne olur şu anda İslam dünyasında çıkarılmak istenen mezhepçilik fitnesine odun taşımayın. Çünkü inancı, mezhebi ne olursa olsun insan insandır. İslam dünyasında şu an büyük bir fitne var. 100 sene önce ırkları birbirine kışkırtarak bin senedir farklı ırkları bir arada yaşatan İslam medeniyetini 40-50 parçaya ayırdılar. Bu yetmedi, o bir medeniyetin 40-50 parçaya bölünmüş o küçük parçaları da şu anda mezhepçilik fitnesiyle parçalanmak isteniyor. Bütün insanlığın bunun için tedbir alması lazım. Bunun için örgütler kurduruluyor. O örgütlere birileri silahlar veriyor. O örgütlerin bir kısmı Sünnilik, bir kısmı başka bir takım adlayışların adeta temsilcisi olarak lanse ediliyor. İnsanlık için gerçekten çok büyük bir fitnedir. Dünyanın herhangi bir yerinde bir acı olduğu zaman ondan herkesin rahatsız olması gerekiyor. 'Benim inancımdan değildir' diye üzülmemek insana yakışmaz. Şu anda Budistler Arakan'lı Müslümanları katlediyor, ya tam tersi olsaydı eğer biz bir Müslüman olarak üzülmemiş olsaydık böyle bir anlayış İslam'a yakışmaz. Çünkü söz konusu olan insandır. İslam insana değer verir. İnsan olduğundan dolayı değer verir."

FOTOĞRAFLI

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!