Güncelleme Tarihi:
Oktay ENSARİ- Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ, (DHA)- ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, imarda çarpık yapılaşmaya göz yuman belediyle başkanı ve diğer paydaşların hapis cezasıyla cezalandırılması gerektiğini söyledi, "Caydırıcı bir ceza olursa, bütün belediye başkanları bunun üzerine gider'' dedi. İmar affında tüm partilerin de ittifakı ile tek istisnanın İstanbul Boğazı ve Sur içi olduğunu ifade eden Bakan Özhaseki, Şehircilik Bakanlığı'nın başlı başına bir bakanlık haline getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Memleketi Kayseri'de, DHA'ya imar affıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Özhaseki, imar affı konusunun alelacele ortaya atılmadığını, bununla ilgili gecesini gündüzüne kattığını söyledi. Ülke genelindeki 26,5 milyon bağımsız yapının yüzde 60'ının imara aykırılık taşıdığını belirten Bakan Özhaseki, "Bu yasaya ben, bir senedir emek veriyorum. Bu bir sene içinde şu anda yazmış olduğumuz nihayetinde bir sayfalık yasanın her bir satırının arkasında emin olun, neredeyse bir aylık çalışma var. Cümleleri bile birkaç kez elden geçirip değiştirilerek her bir kelimenin üzerinde çalışılarak buraya geldi. Niye böyle yaptık. Türkiye'de ilan ettim, çok kesin bilinmemekle birlikte 26,5 milyon bağımsız birim var. Bunun yüzde 60'ı imara aykırılık teşkil ediyorsa, siz siyaset kurumu olarak 'banane kardeşim' diyemezsiniz. Yıkın hepsini de diyemezsiniz. Nihayetinde bu Türkiye'nin bir değeri. O zaman çözüm bulmak zorundasınız. İşte, bu alanda biz de uzun zamandır çalıştık. Bakanlar kurulunda 2-3 kez görüştük. Ekonomik kurulda görüşüldü. OHAL ile çıkarsak mı diye düşündük. OHAL komisyonunda tek tek anlattık. Orada görüşüldü. Ancak, bu zamana tesadüf etti'' diye konuştu
'İMAR AFFI ERKEN SEÇİM YATIRIMI ASLA DEĞİL'
İmar affı konusundaki olumlu eleştirilere katılacağını, hatta bunlardan yararlanacağını dile getiren Bakan Mehmet Özhaseki, bu konunun seçim yatırımı olarak değerlendirilmesinin haksızlık ve insafsızlık olacağına değinerek, şunları söyledi :
''Yani, erken seçim kararı alınacağı bizim aklımızda doğrusu yoktu. Niye, kararımız, bizim gelecek sene Kasım ayında seçimi yapmaktı. Biz de çok rahat davranıyorduk. Hatta ben, bizim bakanlığımızla ilgili bir torba yasasına hazırlamıştım. Torba yasası içinde imar kanunu ile ilgili çok net yeni kanunlar vardı. Kentsel dönüşüm ile ilgili çok net, yepyeni bir anlayış, bir mantık geliyordu. Bunun içinde belki insanların senelerdir beklediği imarı biraz disipline edecek, bir biçime, kıvama getirecek maddeler vardı. Bunların hiçbirini ne yazık ki getiremiyoruz. Şimdi mecburen maliyenin yasası içerisinde bir gelir kalemi ve bir harcama kalemi olduğu için aynı zamanda maliye torbası içinde iki madde halinde düşündüklerimizi getiriyoruz.''
'İMAR AFFIYLA GÖÇ ALAN İLLER RAHATLAYACAK'
İmar affı sayesinde başta İstanbul olmak üzere göç alan büyük illerin rahatlayacağını belirten Bakan Özhaseki, ''İmar affından en çok nereler istifa edecek? En çok göç alan iller istifa edecek. Çünki 50'li, 60'lı, 70'li, 80'li ve hatta 90'lı yıllarda müthiş göçler yaşanmış İstanbul'a, Ankara'ya ve İzmir'e, Muğla gibi turizm kentlerine. Bu iller çok istifade edecek. Aynı zamanda Güneydoğu illeri ve ilçeleri çok istifade edecek. Bir de sonrada büyükşehir olan Kayseri gibi çevresi ile birlikte büyükşehir olan yerlerdeki beldeler ve köyler mahalleye dönüştüğü için 1000'lik ve 5000'lik planı olmayan vatandaşların müthiş sıkıntıları var. Bunlar da çözüm bulacak'' dedi.
'İMAR AFFIYLA FABRİKALARDA ISLAH OLACAK'
Türkiye'de imar affı ve ya imarla ilgili düzenlemeler denilince sadece konutların akla geldiğini, ancak, kentleri çevreleyen fabrikaların ve organize sanayi bölgelerinin de bu çerçeve içinde ele aldıklarının altını çizen Bakan Özhaseki, şunları söyledi:
"Bunlar, tabi şahıslar ve konutlarla ilgili işin tarafı. Bir de fabrikalar tarafı var. Bakın fabrikalar tarafından 2 tane sorun var. Birisi eskiden şehirlerin çeperlerinde oluşmuş fabrikalar vardı. Üretimler burada yapılıyordu. Hala bunlar devam ediyor. Şehir içerisinde kalmışlar. Biraz fabrikayı yenilemişler, biraz geliştirmişler, biraz ilave yapmışlar. Ama hepsi imara aykırılık teşkil ediyor. Binlerce insan çalışıyor içerisinde. İkincisi de organize sanayideki fabrikaların bir kısmı yeni üretim bantları kurduğunda anında makinelerin üstünü kapatmış, içeriye makineleri sokmuş, işçiler çalışıyorlar ve üretim yapıyorlar. 20-30 bin metrekare kapalı alanlarda ruhsatlı bir yapının yanına eklediği ve ilave ettiği yerde biraz lakayt davranmış veya ihmal etmişler. Belki de böyle baksanız yüz binlerce insan böyle fabrikalarda çalışıyor. Şimdi ne yapacaksınız bütün bunları. Bir kere bunlar kayıt altına alınmalı. Şu an bizim yaptığımız kayıt altına almak. Zaten gayrı resmi olarak suyunu, elektriğini vs., her şeyi çekmiş. Ya komşusundan çekmiş, ya da bir yerden aktarmış. Sonra vergilerini ödemiyorlar. Fabrikalar arsa gibi gözüyor. Emlak üzerinden belediyeye arsa vergisi veriyorlar. Ancak, üzerinde 20 daire var. Belediyenin de kaybı var. Bir kısmı maliyeye ait arsaların üzerinde oturuyor.''
'BOĞAZ BİZİM İNCİMİZ'
Gerek mülkiyete ait sorunlar, maliye ile olan ihtilaflar, gerekse de imarla ilgili bütün sorunları tek tek yazdığı ve TBMM'de komisyonunda bütün Meclis üyelerine nelerden kaynaklandığını izah ettiğini belirten Özhaseki, İstanbul Boğazı ve suriçiyle ilgili de konuştu. Ban Özhaseki, şöyle devam etti:
''Burada 2 şey dikkat çekici ki; komisyon üyeleri arkadaşlarımız da bunu hak verdiler ve ısrar edecek gibi gözüküyor. Ben de zaten onlardan önce teklif ettim. Birincisi boğaz bizim incimiz. Boğaz dünyada tek. Öngörümde bulunan yapıların bunlar istisna olması gerektiği hususunu neredeyse bütün partiler ittifakla istiyorlar. Özellikle, bazen kötüye kullanmış gibi gözüken şöhretlerinin yapmış olduğu yerler, gazetelerde boy boy resimleri çıkan yerler falan, kamuoyunu rahatsız ediyor. Bu anlamda partilerin neredeyse tamamı mutabakatı var. İkincisi de Sur içi ile ilgili talepler var. Burada bir yenileme çalışması var. Tarihi Sur içi de özel İstanbul'da binler tarihi ve tescilli eserin olduğu bir yer, orayla ilgili bir çalışma var. Şimdi komisyon devam ediyor. Ve bütün komisyon üyelerinin neredeyse ittifak ettikleri bir şey daha var. Evet, bugüne kadar olanlar artık olmuş. Bu A parti zamanında olmuş, B parti zamanında olmuş. Kimin zamanında olduğu da belli. Eminim burada belki günahı en az olan parti Ak Parti. Niye 50'li, 60'lı, 70'li, 80'li yıllarda yaşanmış bütün bunlar. Çok önemli değil, artık ona bakmıyoruz''
'BELEDİYE BAŞKANLARINA DA HAPİS CEZASI GELMELİ'
Bakan Özhaseki, birtakım af kanunları geldiği halde imardaki çarpıklıklar ve kaçak yapıların önünün halen kesilmemesinin hapis cezası gibi cezai yaptırımların olmayışına bağladı. Kendisinin uzun yıllar belediye başkanlığı yapmasına karşın asıl mesleğinin avukatlık olduğunu ve bir hukuk adamı gözüyle de değerlendirme yaptığını belirten Özhaseki şunları söyledi:
"Bunun önlenememesinin en önemli sebeplerinden biri de kaçak yapı yapanlara sert bir yaptırım uygulanmamasıdır. Biz sene başına kadar olanları şu ana kadar oluşmuş haklara hukuklara eyvallah. Yazıyoruz, kayıt altına alına alıyoruz, devlet vatandaşla helalleşiyor. Mahkemeler çekiliyor. Yıkımlar bitiyor. Herkes rahatlıyor. Fakat bundan sonra artık olmasın. Olmaması için de ne yapılması lazım. Eğer bir arsa sahibi veya onu alan müteahhit ve buna göz yuman belediye başkanı böyle bir iş yaparsa, işte o zaman biraz daha hürriyetinden mahrum kalacak şekilde bir hapis cezası olsun diyorlar. Hukukçu gözü ile söylüyorum. Elbette birtakım sıkıntılar doğmuşsa ve siz bunu kanunla engellemiyorsanız tedbirleri almak zorundasınız. Bazen cezalar çok caydırıcı olmayabilir. Ama, cezalar hakikaten sağlanan avantajlardan sonra devam eden ortamda tekrarı gibi bir şey gözüküyorsa caydırıcı olduğu takdirde bütün suçları önler. Basit misal. Almanya'da bazı vatandaşlar beni götürürken otomobillerine park yeri bulmak için 4 defa aynı sokağı geziyorlar. Otopark yeri bulabilmek için. Özenli davranıyorlar. Türkiye'ye geldiklerinde yolun üstünde ikinci sıraya, üçüncü sıraya çok rahat aynı insanlar, aynı otomobili koyabiliyorlar. Niye buraya geldiğinde ağabey yabancıyım, 5 dakika işim vardı ne var ki bunda. Bir göz yum abi diyorlar. Ama, orada pat diye 300-500 Euro para cezası yazılınca şafak atıyor haliyle adamda. Bakın cezalar bazen caydırıcıdır. Şimdi hiçbir belediye başkanımızın mağdur olmasını asla istemeyiz. Çünkü senelerce belediye başkanlığı yapmış bir insanım. Kayseri'de de müracaatlarda görülecektir, benim belediye başkanlığı dönemime ait bir elin parmakları kadar bile müracaat olmayacak. Kaçakla ilgili. Bunlar yarın bir gün tek tek çıkacak. Bu şehirde benim 20 yıllık belediye başkanlığımla ilgili bir elin parmakları kadar bile müracaat olmayacak. İmara aykırılık, kaçaklık var göz yumma gibi, bunları bilerek söylüyorum. Yaptırmadım, titiz durdum. Caydırıcı bir ceza olursa, bütün belediye başkanları bunun üzerine gider.''
'KESINLİKLE TEK BİR ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI OLMALI'
Şehircilik bakanlığının tek başına bir bakanlık olması gerektiğini, belediyelerin, İçişleri Bakanlığı'na bağlı, mahalli idarelerin de bu bakanlığa bağlı olması gerektiğini belirten Bakan Özhaseki, ''İşte şimdi 24 Haziran bir dönüm noktası. Türkiye yeni bir rotaya giriyor. Yeni bir sisteme geçiyoruz. Orada işlerin çok daha pratik ve hızlı görüldüğü, milletin menfaatine olan işlerini çok daha hızlı yapılacağı bir döneme gidiyoruz. Benim şahsi kanaatim imar ve yapılaşma ile ilgili ne iş varsa bir bakanlıkta toplanmalı. Yani Şehircilik Bakanlığı başlı başına bir bakanlık olmalı. İçişleri Bakanlığı'ndaki Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü bu tarafta olmalı. Yapımla ilgili aklınıza ne geliyorsa, planlama ile ilgili aklınıza ne geliyorsa bu bakanlık bünyesinde toplanmalı. Doğru olan bu. Zaten bunları daha önce de konuşmuştuk. Şimdi yeni hazırlıklar yapılıyor. Komisyonlar bu konuda çalışmalar yapıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın da takip ettiği ve talimatlandırdığı, görev verdiği birçok arkadaş, bu konularda bizim de fikrimizi soruyorlar. Bütün bakanlıklardan fikir soruldu. Ne diyorsunuz? Hangi bakanlıklar bir araya gelirsiniz. Bu konuda doğru olan nedir diye herkes fikrini söyledi. Belki bakanlık sayısı düşebilir. Yeni bakanlıklar ihdas edilebilir. Bazı bakanlıklar, aynı bakanlık bünyesinde toplanabilir. Ama benim şahsi kanaatim Şehircilik Bakanlığı'nın tek olması ve bu Şehircilik Bakanlığı içerisinde 1 planlama meselesi, şu anda 8-10 kurumda planlama var. Öyle şey asla olmaz. Bir tek Şehircilik Bakanlığı ve doğrusu da yereldeki belediyelerin plan konusunda yetkili olması. Yeni 1000'likler 5000'likler şehirlerdeki ilçe ve büyükşehir belediyeleri tarafından yapılmalı. Ama, büyük ölçekli planlar, Türkiye ölçeğindeki planlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılmalıdır. Bakanlık 100 binliklere, 50 binliklere uygun şehirlerin plan yapıp yapmadığını denetlemeli. İstismarlar varsa denetlemeli. Eğer, bu konuda da hakikaten suç teşkil edecek bir şey varsa çok sert vaziyette bunun cezasını vermeli. Yapılacak tek şey bu'' diye konuştu.
FOTOĞRAFLI