Güncelleme Tarihi:
KAYSERİ (AA) - Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "AK Parti iktidarına ve Türkiye'ye milletten başka hiç kimse yön veremez, rota çizemez, politika belirleyemez. Yaşanan birtakım hadiseler ve estirilen fırtınalara göre biz politikalarımıza yön vermeyiz" dedi.
Akdoğan, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti ile Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürlüğü'nce düzenlenen 1. Bölgesel Medya Yarışması'nın ödül töreninde yaptığı konuşmada, ödül almaya hak kazanan bütün basın emekçilerini tebrik etti.
Yerel medyanın son yıllarda etkin hale geldiğini dile getiren Akdoğan, "Kayseri'nin yerel medyada sön dönemde ciddi mesafeler aldığını görüyoruz. Etkin bir yerel medya ağının burada oluşmaya başladığını görmekten de büyük memnuniyet duyuyoruz. Doğrusu ben yerel medyayı daha sahici, daha çoğulcu, daha bağımsız ve daha renkli buluyorum. Ulusal basında gördüğümüzden çok daha güçlü bir yerel basın var ve bu çoğulculuğun temsilcisi durumunda" diye konuştu.
Akdoğan, yerel medyanın 28 Şubat süreci ve 27 Nisan bildirisi döneminde demokrasinin yanında yer aldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Medya kartelleri, holdingleri ve ağları arasında yerel medya kuruluşları büyük bir mücadele ortaya koyuyorlar, farklı seslerin yükselmesini sağlıyorlar. Yerel basın medya tekellerini kırmış ve medya patronları ve baronlarına karşı direncin odağı olmuştur. Yerel basın Türkiye'de milli iradenin korunmasında kritik bir öneme sahiptir. Yerel basın, vesayetçi yapıların müdahale dönemlerinde milli iradenin nefesi olmuştur, kritik roller oynamıştır. Darbe ve müdahale dönemlerinde medyanın psikolojik harekatın parçası olduğunu, anti demokratik girişimlere ya çanak tuttuğunu ya da alkış tutuğunu biliyoruz. Bu yönüyle medyanın aracın kendisi demokrasinin parçası değildir. Araçtan verilen mesaj, muhteva demokrasinin özüdür, parçasıdır. Müdahalelere, bildirilere hukuksuz girişimlere karşı medyanın tavrının bu olduğu herkesçe malum. Bu açıdan baktığımızda yerle medyanın 28 Şubat sürecinde daha sonra 27 Nisan bildirisinden sonra nasıl tavır takındığını, hakkın, hukukun, toplumunun, sivil siyasetin yanında nasıl durduğunu gayet iyi biliyoruz."
- "Türkiye'nin gücü yerelden başlar"
Yeni Türkiye'nin inşasında yerel medya ve ulusal medyanın Türkiye'nin sesi olacağına dikkati çeken Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni Türkiye'nin hikayesi esasi itibarıyla Anadolu'dan yükselen sesin küresel siyasete yansımadır. Yerelin, milli ve yerli olanın öne çıkmaya başlamasıdır. İşte bu yeni Türkiye yolculuğunda, devletin milletle buluşmasında yerel basın itici bir güç oynayabilir ve oynamaktadır. Türkiye'nin gücü yerelden başlar ve yerel basın tam olarak bunu simgelemektedir. Yerel basının güçlenmesi ulusal basındaki çoğulculuğu da güçlendirecek bir faktördür. Bu çerçevede kişisel kanaatim basının olaylar karşısındaki hassasiyetinin ulusal basına da ilham kaynağı olmasıdır. Yerel basının güçlenmesi Türkiye'nin markalaşması açısından kritik bir öneme sahiptir. Artık dünyada ülkeler değil, şehirler yarışıyor, marka şehirler ortaya çıkıyor. Bu marka şehirlerin oluşmasında, bu rekabette yerel basın gerçekten hayati bir rol oynayabilir. Türkiye'de artık çok güçlü, kamuoyu üzerinde büyük etkisi olan yerel medya ağını göz önünde bulundurmak zorundayız."
Akdoğan, AK Parti iktidarı olarak basının sorunlarını çözmek için çalışmalar yaptıklarını dile getirerek, "Basın sektörünün sorunlarını çözmek için özellikle Basın İş Kanunu çalıştayları düzenliyoruz. Basın emekçilerinin sorunlarını nasıl çözebiliriz? Yasal düzenleme ne gerekiyor? Basın emekçilerinin mağduriyet yaşamaması için, Türkiye'de çok büyük meblağlara çalışan köşe yazarı bir gazeteden başka bir gazeteye geçti diye çok büyük olay oluyor, günlerce gündem oluyor ama kayıt dışı çalıştırılan insanlar var. Bu kayıt dışı çalıştırmanın ötesinde çok düşük ücrete çalıştırılan ve kapıya konulan, hakkını arayamayan basın emekçileri var. Bunların meselelerini gündeme taşımak, bunları çözmek, bütün bunlar için bu çalıştayları yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
- "AK Parti iktidarına ve Türkiye'ye milletten başka hiç kimse yön veremez"
Son yıllarda bölgede ve küresel düzeyde yaşanan gelişmelerin yerel medyayı da kapsayan güçlü bir medyayı zaruriyet haline getirdiğini belirten Akdoğan, şunları kaydetti:
"Çünkü bilginin, haberin hızı ve dağılımı gerçekten çok sarsıcı etkiler yapabiliyor ülkeler ve toplumlar üzerinde. Özellikle son dönemde ülkeye ve hükümet olarak bir medya taarruzu ile karşı karşıyayız. Uluslararası güç odaklarının ve lobilerin yaptıkları medya manipülasyonları büyük bir algı savaşı olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin eksen kayması yaşadığı, otoriterleştiği, terör örgütlerine göz yumduğu, Avrupa Birliği'nden uzaklaştığı gibi propagandalar küresel düzeyde bir siyaset mühendisliğini ve psikolojik harekatı ortaya koyuyor. Bunlara karşı ulusal ve uluslararası çıkarlarımızı koruyabilmemiz ciddi bir kamu diplomasisi faaliyetini gerektiriyor. Devletin kurumları olarak, sivil toplum olarak, medya olarak yerel veya ulusal hep birlikte topyekun bir mücadele ortaya koymak, ulusal çıkarlarımızı korumak için bir çaba ortaya koymak gerekiyor."
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, AK Parti'nin milletten aldığı gücünü sonuna kadar kullanacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin tezlerini anlatmak için Türkiye'ye karşı yürütülen propagandaları akamete uğratmak için bir çaba ortaya koymak gerekiyor. Şunu açıkça söylemek zorundayım. AK Parti iktidarına ve Türkiye'ye milletten başka hiç kimse yön veremez, rota çizemez, politika belirleyemez. Yaşanan birtakım hadiseler ve estirilen fırtınalara göre biz politikalarımıza yön vermeyiz. Biz sadece milletin ne dediğine bakarız ve milletin çizdiği rotada yol yürümeye devam ederiz. Nasıl ki içerideki vesayet odaklarına karşı milletin iradesine, emanetine sonuna kadar sahip çıktıysak onların işbirlikçisi, uzantısı olan uluslararası odaklara karşı da ülkemizin menfaatlerine sonuna kadar sahip çıkarız. El birliğiyle bu süreçleri yürütmek zorundayız. Yeni Türkiye'nin inşaası, Türkiye'nin yükselmesi aynı zamanda şehirlerimizin kalkınmasıyla şehirlerimizdeki yerel medyanın güçlenmesiyle mümkün olabilir. Bu yüzden biz işbirliğine ve dayanışmaya sonuna kadar açığız, hazırız."