IHA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 2016 11:39
Köy Koop Birlik Başkanı Erol Akar, hayvan hastalıkları nedeniyle sütteki kalitenin düşmesinden korktuklarını kaydetti.
Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği (Köy Koop) Başkanı Erol Akar, Kastamonu’da hayvancılığın gelişmesinin süte bağlı olduğunu söyledi. Akar, şuanda yıllık 23 milyon litre süt topladıklarını belirterek, hayvan hastalıkları nedeniyle sütteki kalitenin düşmesinden korktuklarını kaydetti.
Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği, hafta sonu Taşköprü’ye bağlı Çetmi köyünde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Akar, toplantı öncesinde basın mensuplarıyla Çetmi köyünde bulunan Süt Toplama Merkezi ile Yem Maddeleri Kırma-Karma Tesisini gezdi. Tesisin 800 bin TL’ye mal olduğunu söyleyen Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği (Köy Koop) Başkanı Erol Akar, tesisin bölgenin ekonomisini çok büyük katkılar verdiğini ve hayvancılığın gelişmesine büyük katkı sağladığını belirtti.
Yaşanan olaylar sonrası faaliyetleri durdurulan Köy Koop olarak 1997 yılında yeniden faaliyete geçtiğini ve yaklaşık 20 yılı geride bıraktıklarını söyleyen Akar, “1977 de kurulan birliğimiz 1980’de ihtilal ile birlikte birliğin faaliyetleri de durduruldu. 1995 yılına kadar hiç bir faaliyet yok sadece kağıt üzerinde kurulu kalmış. 1995 yılından itibaren arkadaşlarımızla biz, bir şeyler yapmaya gayret ettik ve bugün geldiğimiz noktada 2 katlı kooperatif binamız var, araçlarımız, yem tesisimiz, eğitim salonumuz, laboratuarımız ve 40 tane çalışan arkadaşımız var” dedi.
Kooperatifçiliğin, Kastamonu’da da Türkiye’de de maalesef arzulanan yerde olmadığını söyleyen Akar, “Ama biz, kooperatif olarak Kastamonu ekonomisini direk ilgilendiren ormancılık sektörü, hayvancılık sektörü ve süt sektöründe faaliyet gösterip önemli projelere imza attık. Bundan sonrada kooperatif olarak daha farklı projeleri hayata geçirmeye çalışacağız” diye konuştu.
Bunları yanı sıra Kastamonu’da orman köylüsüyle ilgili olarak ilk proje hazırlayanın Köy Koop olduğunu vurgulayan Akar, “Bakanlıkta o zamana kadar orman işçisiyle ile ilgili mevzuat dahi yoktu. Bu çalışmalar kapsamında 760 işçiye yasal sertifikasını verdik. Biz tabii ki can kaybı olmasını istemeyiz. Orman teşkilatı da iş güvenliği için işçilere eğitimler veriyor ama çokta yeterli değil” şeklinde konuştu.
“ORMANLARDAN, KASTAMONU EKONOMİSİNE 162 MİLYON LİRA GELİYOR”
Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğünün yıllık üretim kapasitesinin 2 milyon 500 bin metreküp olduğunu ifade eden Akar, “Bu çok ciddi bir rakamdır. Bu rakam Türkiye’deki üretimin yüzde 10’na tekabül ediyor. Orman işçiliğinden dolayı Kastamonu ekonomisine giren 162 milyon TL gibi bir rakam söz konusu. Orman üretimi yapan kooperatif ortağı sayımız 24 bin 15’tür. Ama bugün çalışan faal işçi sayısı 11 bin 279’dur. Bu insanlar doğrudan orman ürünlerinden elde ettikleri gelir ile ayakta duruyor” şeklinde konuştu.
“ORMAN ÜRETİMİNİN YÜZDE 10’U KASTAMONU’DA YAPILIYOR”
Türkiye’de iki tür orman üretim şeklinin olduğunu söyleyen Akar, “İlki Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın tek taraflı olarak belirlediği kriterlere göre yapılan üretim modelidir. Fakat bu sağlıklı değil. Daha iyi bir model üretilmeli. Bu metot uzun zamandır geliştirilmedi. Orman üretimindeki olumsuz gelişmelerde Kastamonu’daki esnafı, işletmecisini de olumsuz etkiliyor. Bunun dışında orman üretiminin uzun yıllar süresince bir firmaya tahsis yöntemi ortaya çıktı. Bu uygulamanın durdurulması için dava açıldı. Fakat geleceğe bakıldığında, orman köylüsü çok ciddi bir zararın içinde olacak. Herkes orman üretiminden gelen 162 milyon TL’den yararlanıyor. Bu durum ağaç sanayi de etkiliyor. Onlar ileri de bu durumdan zarar görecekler. Eğer orman işletmesinden kazanılan 162 milyon TL orman köylüsüne gitmezse, bu Kastamonu’da herkes için sorun oluşturacak” diye konuştu.
Orman idaresinden gelen bazı sorunların olduğuna dikkat çeker Akar, “Bur sorunlar bizi doğrudan ilgilendirdiği için söylüyorum. Yani bir üretim söz konusu ise orman teşkilatının da bu anlamda güçlendirilmiş olması gerekir. İş makinesi bakımdan hazır olması gerekir, yine personel konusunda ciddi bir sorun var. Muhasebe memurundan tutunda eskiden muhafaza memuru vardı. Şu anda orman muhafaza memuru da yok. Üretimi ölçen biçen eleman sayısı ile ilgili çok ciddi problemler var. Tabii ki buda bizim orman üretimimizi de son derece etkileyen unsur olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.
“ORMANLARIMIZA, KİM DAHA ÇOK PARA VERİRSE ALSIN GÖTÜRSÜN DİYE BİR ANLAYIŞ VAR”
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ormanların çok yıllığına tahsisi ile ilgili son bir yönetmelik çıktığını hatırlatan Akar, şöyle konuştu:
“Yani Ilgaz Dağındaki orman üretimini 20 yıllığına herhangi bir firmaya ihale ile vererek, bu üretimin onlar tarafından yapılması ortamı oluşturuldu. Bununla ilgili yönetmeliği durdurma yönünde dava açıldı ama henüz dava sonuçlanmadı. Ama geleceğe baktığımızda orman köylüsü burada çok ciddi şekilde mağdur olacak. Oraya herhangi bir tüccar veya esnaf hatta yurt dışından birileri kendi ekibi ile gelecek, üretimi yaparak araçları ile taşıyıp 3 günde gidecek. Bizim oradaki orman köylüsü de zaten göç veren ve geçim sıkıntısı içerisindeki insanların daha fazla mağdur edecek. Biz, bunu bir uygulama olarak görüyoruz. Orman üretimini açık artırma gibi kim daha çok para verirse alsın götürsün gibi bir bakış açısı söz konusu.”
Ormanların çok yıllığına tahsisi ile ilgili rahatsızlıklarını Kastamonu’daki siyasilere de ilettiklerini açıklayan Akar, şunları kaydetti:
“Her şeyi günlük gülistanlık anlamında da söylemememiz lazım. Kooperatiflerimizin de sorunları var. Sorunlarımızın kaynaklanmasının nedeni ise sürekli göç veriyoruz. 100 ortaklı bir kooperatif, bu göçten dolayı 20 ortağa, 30 ortağa kadar düşüyor. Nüfus yaşlanıyor, üretim yapacak genç insan bulunmuyor. Fakat bunun çözümü kolay”
Kastamonu’nun gerekli krediyi alamadığını ileri süren Akar, “ORKÖY kredilerinden Kastamonu, gerekli krediyi alamıyor. Orman köylüsüne daha fazla hayvan alımında olsun, diğer alt yapı yatırımlarında olsun daha fazla destek olunabilir diye düşünüyoruz. ORKÖY daha da güçlü hale getirilmesi gerekir. Bundan da orman köylüsünün fazlasıyla yararlanacağını düşünüyoruz” dedi.
"HAYVANCILIĞIN GELİŞMESİ SÜTE BAĞLI”
Kastamonu’da hayvancılığın gelişmesinden bahsedecek olursak bunun süte bağlı olduğunun unutulmaması gerektiğini aktaran Akar, şöyle devam etti:
“Bizim şu an 25-30 tona çıkan süt üretimimiz var. Şu anda bu altyapı olmasa, soğuk zincir olmasa firmaya süt gitme ihtimali yoktu. Geçmiş zamanlarda büyük bir firma gelmiş, başka bir büyük firma gelmiş ama bir hafta sonra gitmişler. Yerel fabrikalarımızın sorunlarıyla da yakından ilgilenilmesi gerekiyor. Yani bugün büyük firma bu sütü almasa 25-30 tonu işleyecek fabrika yok. Biz, hayvancılığı Kastamonu olarak geliştirmek istiyorsak sütün mutlaka pazar bulması, alt yapının güçlendirilmesi ve süt toplama merkezlerinin daha da arttırılması, gerek Özel İdare gerek diğer kaynaklar ile bunların ortaya çıkarılması son derece önemlidir. Süt pazarlaması yapamazsanız hayvancılığı geliştiremezsiniz."
“KASTAMONU’NUN SÜTÜNÜ KALİTELİ HALE GETİRDİK”
Geçtiğimiz yıllarda Kastamonu’nun sütünde ciddi sorunların bulunduğuna işaret eden Akar, “Sütümüzde, kalite sorunumuz vardı. Ödemelerle ilgili sorunlarımız bulunuyordu. Pazar gücü kesinlikle yoktu. Şartlar böyle olunca, dış pazar imkanı yoktu. Bugün geldiğimizde 33 noktada, 100 kooperatif süt toplama çalışması yapıyor. 1997 yılında ilk başladığımızda pazarladığımız süt miktarı 1 milyon 592 bin 352 litre idi. Bunun o tarihlerde sadece yüzde 9’unu soğutabilmişiz. 2015 yılına geldiğimizde, 23 milyon 117 bin 746 litre süt pazarlaması yaptık. Bununda yüzde 80’ini soğuk zincire alıyoruz. 2014 yılında ana sığır desteğinde 4 bin 316 kişiye destek verdik. Toplam ödeme tutarımız 4 milyon 243 bin 450 TL. Sütte 4 bin 764 kişiye destekleme verdik. Toplam ödeme tutarımız 1 milyon 92 bin 611 TL. Burada eksiklerimiz olabilir ama Kastamonu’nun sütü, yapılan çalışmalar neticesinde Türkiye’de örnek gösterilebilecek bir hale geldi. Buradan günlük yaklaşık 50 ton süt, büyük firmaya gidiyor. Süt pazarlamasını yapamazsanız, hayvancılığı geliştiremezsiniz” ifadelerini kullandı.
Kastamonu’da bazı bölgelerde büyükbaş hayvanlarda görülen şap hastalığına karşı alınan tedbirlere de değinen Akar, “Bizim bu konudaki hassasiyetimiz, şapın yayılması durumunda sütte çok ciddi sorunlara neden olmasıdır. Sütün ölçümleri yapılıyor. Firma yetkilileri bu konuda çok titiz davranıyor. Artık 1-2 dakikada sütü test edebiliyorlar. Hayvan hastalıkları yüzünden sütümüzün kalitesinin düşmesinden endişeliyiz” diye konuştu.
“BAKAP BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR PROJEDİR”
Kastamonu Kırsal Kalkınma Platformu tarafından ortaya konulan Batı Karadeniz Kalkınma Projesi’nin (BAKAP) Kastamonu açısından çok büyük öneminin bulunduğunu anlatan Akar, “BAKAP’a benzer projeler, diğer şehirlerimizde yapıldı. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da bu tür kalkınma platformları sayesinde büyük gelişmeler sağlandı. Bizde, bu gelişmelerden faydalanmak istiyoruz. Fakat şuanda BAKAP’ın, KUZKA bünyesinde kurulması yönünde ısrarlar sürüyor. Biz ise, bunun farklı bir yapı olarak kurulması yönündeyiz. Bunlarında diğer platformlarla uygulanabilirliğini gördük. Siyasilerimizde yaptığımız görüşmelerde konunu takipçisi olduklarını söylüyor. Bizimde inanmaktan başka çaremiz yok. İnşallah şehrimiz ve bölgemiz için hayırlısı olur” dedi.
Bunun yanı sıra Kastamonu Kırsal Kalkınma Platformu tarafından hazırlanacak projesi ile Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu’nun (IPAD) Kastamonu’da da uygulanması yönünde bir çalışmalarının olduğunu söyleyen Akar, şöyle devam etti: “Bu IPAD projesi, ülkemizin birçok şehrinde uygulandı ve çok güzel sonuçlar alındı. Bunun Kastamonu’da da uygulanmasını istiyoruz. Bu yüzden siyasilerimizden ve bürokratlarımızdan IPAD projesine gereken destek ve katkıyı vermelerini bekliyoruz”